DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, seçimlerde ittifaklarla ilgili tutumunu açıkladı. Aksakal, AK Parti, MHP, CHP ve İYİ Parti’yle ittifak için konuşabileceklerini HDP’yle ise mümkün olmadığını söyledi.
Aksakal, Gazete Duvar'dan Serkan Alan'ın sorularını yanıtladı. Aksakal, şunları kaydetti:
-Seçim kanununda değişiklik yapılmasına dair önerilerinizi Cumhurbaşkanı, bakanlar ve siyasi partilere sunmuştunuz. Bu önerileriniz karşılık buldu mu?
Bunun üzerine çalışacaklarını söylemişlerdi. Mesela bizim önerilerimiz içerisinde, 20 milletvekilinin bir araya gelip bir partide grup kurup, o partinin seçime girme yeterliliğini sağlaması kuralının kaldırılması vardı. Bu hakkaniyetsizlikti. Bunun önlenmesi lazım diye de önerimiz vardı. Bugünkü teklifte bunu getirdiler ve bu önerimiz gerçekleşmiş oldu. Bu doğru bir adım ama hazine yardımının hakça paylaşımı konusuna hiç dokunulmadı. Buna yönelik adımları da önermiştik.
-Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeniz ses getirmişti. "DSP Cumhur İttifakı’na mı dahil oluyor" sorusu gündeme gelmişti.
Cumhurbaşkanı ile görüşmemizden önce Kemal Bey, Meral Hanım ile de görüştük. Sayın Mustafa Destici, Gültekin Uysal, Karamollaoğlu ile de görüştük… Hiçbirisinde, "DSP’nin bir ittifak içerisinde veya kendilerine ait bir ittifak içerisinde yer alıp almayacağı hususu" ya da "İttifakta yer alır mısınız? Almaz mısınız?" konusu ima yolu ile dahi konuşulmadı.
-"Hâkim partiler" dediniz. Bu sıfatı hangi kritere göre söylüyorsunuz?
Bugün itibariyle eğer baraj yüzde 7’ye inerse, yüzde 7 oyu garanti edebilecek partiler hâkim partidir. Bugün itibariyle kamuoyu araştırmalarına göre AK Parti, CHP, MHP, İYİ Parti ve HDP hâkim parti pozisyonuna girmiş bulunuyor.
-DSP’ye bu zamana kadar hiç “ittifakımıza katılın” çağrısı gelmedi mi?
Hayır hiç olmadı. Zaten ortada bir seçim yok. Seçimler 2023 yılında yapılacak savını ortaya atan bir iktidar var. Erken seçimlerin yapılabilmesi için 360 milletvekilinin Meclis’te el kaldırması gerekiyor. Bu karar alındıktan sonra partiler bir ittifak içerisinde yer alacak mı, almak isteyecek mi bu konuşulabilir.
-Peki seçim atmosferi yaklaştığında DSP olarak siz ittifak oluşturma girişimi içerisine girecek misiniz?
Bunu şimdiden söyleyebilmek çok doğru değil. Siyasette, rahmetli Demirel’in de dediği gibi 24 saat çok uzun zaman. Yarın siyaset mekanizması Türkiye’de hangi noktaya evrilir bunu kestirebilmek çok güç. Bu ekonomide de böyle. DSP, seçimlere katılma yeterliliği olan bir parti. 600 milletvekili adayımızı belirlemeye çalışıp seçimlere tek başımıza katılma hazırlığını yapmalıyız. Siyasi parti seçimlere katılmak için kurulur. Bir siyasi parti başka bir siyasi partinin iktidar olması için kurulmamalıdır.
-2021 yılında yaptığınız bir açıklama var. "Erdoğan artık ulusalcı, ittifaklar dışında kalamayız" diyorsunuz.
Bunlar birbirinden bağımsız söylemler. "İttifaklar dışında kalamayız"ın karşılığı biraz önce anlattığım hadise. Eğer DSP yüzde 10’luk seçim barajını aşamayacağını öngörüyorsa, yüzde 10’luk barajı aşacak bir yapıyı, ama kurgulamak ama içinde yer almak noktasında mutlak suretle bir karar alacaktır. Çünkü parlamentoya girmenin başka yolu yok. İttifak bugün sadece DSP’nin değil AK Parti’nin de en büyük ihtiyacı. Aynı şekilde CHP’nin de ihtiyaç duyduğu bir mekanizma. Diğer partilerin ittifak yapısı içerisinde bulunma arzusu ya da stratejisi yadırganamaz.
Sizin nitelediğiniz hâkim partilerden size ittifak daveti olursa masaya oturur musunuz?
Oturulur konuşulur tabii ki. Karar partilerin yetkili organları tarafından verilir. Bir genel başkan çıkıp "biz filan ittifakta yer alıyoruz" diyemiyor. Buna partimizin organlarında karar verilir.
-Peki ittifak amacıyla masaya otururken kırmızı çizgileriniz neler?
Bizim kırmızı çizgimiz çok net. Anayasanın ilk üç maddesinde yazılan kriterler bizim kırmızı çizgimiz. Bu kriterlerle sorunu olan bir siyasi yapıyla bizim yan yana durmamız ya da birlikte hareket etmemiz söz konusu olmaz. Çok açık ifade ediyoruz, HDP gibi bir partiyle herhangi bir ittifak içerisinde asla olmayız. Bu kendimizi inkâr anlamına gelir. Ama bunun dışındakilerle politikalarımızdaki farklılıklar üzerinde tartışılabilir.
AK Parti ve MHP’yle ittifak çerçevesinde oturup konuşabilirsiniz değil mi?
Evet. CHP’yle de İYİ Parti’yle de görüşürüz. Bunlar siyasetin doğası içerisindeki hadiseler. HDP’yle niye görüşmeyiz? Bu da çok net. HDP bugün çıkar, "PKK terör örgütüdür, biz bunu anladık. Kürt sorunun çözümü parlamentoda karşılık bulacaktır. PKK’yı reddediyoruz, silahları bırakıp teslim olmalıdır" derse olabilir. HDP bugün legal bir partidir ama işleyişi itibariyle meşruiyetini kaybetmiş bir partidir.
-Tabanınızı oluşturan DSP seçmeni, AK Parti ve MHP’nin yer aldığı Cumhur İttifakı’nda olmanızı nasıl karşılar?
DSP tabanı, Cumhur İttifakı’nda olmayı içine sindiremeyeceklere de Millet İttifakı içerisinde olmayı içine sindiremeyeceklere de sahiptir. Öyle il başkanlarımız, parti üyelerimiz var ki "Asla CHP’yle yan yana gelmeyelim", "Asla AK Parti’yle olmayalım" diyorlar. Bu demokratik bir tartışma içerisinde makul görülebilecek durumlar. Biz bunları yadırgamamalıyız. DSP’nin Cumhur İttifakı içerisinde yer aldığında, AK Parti’ye iltihak etmesi (katılmak) gibi bir durum söz konusu değil. Millet İttifakı ya da başka bir ittifak kurulduğunda da bu durum böyle. Bugün Saadet Partisi’nden bir milletvekilinin CHP listelerinden milletvekili seçilmeleri ne kadar mübahsa, DSP’nin de başka parti liste içerisinden seçilmesi o kadar makbuldür.
CHP, İYİ Parti, DEVA Partisi, Saadet Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti’nin oluşturduğu altılı masayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu partilerin liderlerinin imzaladığı ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ modeline destek veriyor musunuz?
Türkiye mutlak suretle 150 yıllık parlamenter sistem geleneğini devam ettirmelidir. Mevcut Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin doğru bir sistem olmadığını getirenler bile anlamış durumda. Bunu düzeltmek elbette kolay ama imkân dahilinde mi derseniz, biraz zamana ihtiyacı var. Bazı ortak paydaları yakalayabilmek gerekiyor.
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem terimi başlangıcında çok doğru bir terim değil. Parlamenter sistem zaten güçlüdür. Güçsüz bir parlamenter sistem düşünülemez. O parlamenter sistem demokratik mi değil mi ona bakmak gerekiyor. DSP olarak demokratik parlamenter sistem olarak adlandırıyoruz ve bu önerilerin içerisine parlamenter sistemi oluşturan ana unsurun eklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Örneğin bir milletvekili. Nerede itibar sahibi? En basitinden protokollerde bile geride. Bugün bir milletvekili TÜİK’in ve Millî Eğitim Bakanlığı’nın içerisinden giremediyse, siz buna istediğiniz kadar güçlendirilmiş parlamenter sistem deyin. Siz milletvekilini, halkı, her türlü değerin önüne koyabiliyorsanız o zaman parlamento güçlüdür. Altı siyasi partinin 'Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem' metninde milletvekillerine dair de bir şey görmek isterdim.
-Altılı masanın mutabakat metni size göre yeterli mi?
Bence çok yeterli ve tatmin edici görünmedi. Toplum tarafından da görünmedi. İçeriği itibariyle, sadece temennilerle oluşmuş bir metin görüntüsü arz ediyor. Öte taraftan altılı masa bir ittifak çatısını da tanımlamıyor. "Bu bir ittifak masası değil" diyorlar. Sadece Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçeceğiz iradesini ortaya koyan partiler. Eee biz de öyle istiyoruz. DSP’nin dışında da parlamenter sistem isteyen partiler vardı. Neden altı parti bir masaya oturdu da 10 siyasi parti oturmadı?"