Diyarbakır'da imara açılarak, binaların yükseldiği Kırklar Dağı'ndaki yapılaşmaya dair tartışmalar devam ederken, alandaki sorunun çözümüne ilişkin DTK Eş Başkanı Selma Irmak, "kimi zaman sistemle benzeşiyoruz" özeleştirisinde bulunarak, böylesi projelerin kendileri açısından utanç olduğunu ve bu konuda herkesin suçlu olduğunu ifade etti.
Diyarbakır'ın tarihi ve doğasıyla özdeşleşen ancak 2010 yılında onaylanan proje kapsamında imara açılmasıyla birlikte gündemden düşmeyen Kırklar Dağı ile ilgili tartışmalar devam ediyor.
2010 yılında 200 konutun yanı sıra, alışveriş merkezi ve 27 katlı lüks bir oteli de kapsayacak şekilde toplam 200 milyon dolar satış maliyetiyle imara açılması ve en son geçtiğimiz aylarda bir girişimcinin 5 bin kişilik dev kongre merkezi için Kültür ve Turizm Bakanlığı'na başvuru yapmasıyla tamamen betonlaştırılmak istenen alan, her kesimden tepki aldı. DTK Eş Başkanı Selma Irmak Kırklar Dağı'yla ilgili gündemden düşmeyen tartışmalara açıklık getirerek, konuyla ilgili önümüzdeki günlerde çalışmalarının olacağını ve bu bağlamda söz konusu alana ilişkin yaşanan sorunları gidermek için harekete geçeceklerini söyledi.
Geçtiğimiz günlerde bir toplantıda Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak'ın "Kırklar Dağı meselesi belediyeyi aşan, AKP'nin de çok fazla kaşıdığı bir konudur. DTK oradaki mülk sahiplerini araştırıp isimlerini açıklasın. Bazı şeylerin siyaset malzemesi yapılmaktan çıkarılması lazım" açıklamasının ardından bu kez gözler DTK'ye çevrilmişti. DTK Eş Başkanı Selma Irmak da konuya ilişkin DİHA'dan Hayri Demir’in sorularını yanıtladı.
"Kürdistan'ı yeniden inşa etmek istiyorsak kendimizden başlamamız gerekiyor" diyen Irmak, bu kapsamda anlayış ve zihniyetin de dönüştürülmesi gerektiğini ifade etti. DTK'nin misyonunun da bu olduğunu söyleyen Irmak, "Biz de kimi zaman sistemle benzeşiyoruz. Bizim de ekolojik ve demokratik bir kent içerisinde doğa ve insana yakışacak bir şekilde kentlerimizi inşa etmemiz gerekiyor. Ancak o zaman demokratik, ekolojik ve özgürlükçü bir yaşamla birlikte kentimizi kurabiliriz, yaşayabiliriz" ifadelerini kullandı.
Kırklar Dağı ve Dicle Vadisi projelerine ilişkin düşüncelerini aktaran Irmak, "Bu projeler bizim için büyük bir ayıp ve utançtır" ifadesini kullandı. Söz konusu projelere ilişkin suçu kimseye atamayacaklarını belirten Irmak, "Bizler kendi ellerimizle bunları yaptık. Biz bunların yapılmasına imkan sunmuşuz. Bu gerçeklikle yüzleşmeli ve bunu açığa çıkartmalıyız. Bu gerçeğimizden kaçmamalıyız. Bu gerçekliği görmediğimiz takdirde kendi kendimizle çelişeceğiz. Bu sorun biz Kürtlerin sorunudur. Bu sorunun üstünü ne kadar örtersek, üstünü kapatırsak o kadar çevreye pis kokular yayacaktır, bu yüzden bunun üstünün kapatılması söz konusu olamaz. Bu bütün projeler için de geçerlidir" diye konuştu.
Irmak, Kürdistan kentlerinde devlet eliyle hayata geçirilen birçok projeyle de kentlerin kimlikleriyle oynandığını ifade ederek, bununla kültür ve tarihin yok edilmek istendiğini söyledi.
Irmak, DTK bünyesindeki ilgili komisyonların bu konularda çalışmalar yürüttüğünü ve bu konuda gerekli raporların hazırlanması konusunda çalışmaların devam ettiğini aktardı. Önümüzdeki süreçte söz konusu projelerde halkla bir araya gelip "betonlaşmaya hayır" diyeceklerini kaydeden Irmak, Kırklar Dağı konusunda suçun sadece yerel yönetimlerde olmadığını söyledi.
"Bu konuda bir günah varsa hepimizin günahıdır" diyen Irmak, "Suçluya kimse taş atamaz çünkü bu konuda herkes suçludur. Bunun görülmesi gerekir. Projeye imza atan müteahhit ve belediyeler kadar orada ev alanlar da suçludur. O kadim toprağın üzerinde ev yapıp ev alan da suçludur. Bu çerçevede hepimiz kendi suçumuzu kabul etmeli ve özür dilemekten çok buna yönelik ortak bir çözüm bulmalıyız" dedi.
Irmak şöyle devam etti:
"Komisyonlarımız gerekli araştırmayı yapacak. Ama belediyelere cesaret vermek, yardım etmek ve yeni kararlar alarak bunun arkasında durmamız gerekir. Saldırılar olacak, çünkü trilyonlarca paranın akıtıldığı bir yer olmuş. Oranın değiştirilmesi çok zordur, zorluklar yaşarız. Bu konuda halkımıza çağrı yapıyoruz ve aynı zamanda müjde veriyoruz. Bu sorunu birlikte çözmek için çabalayacağız. Ama halkımızın bu konudaki desteğine ihtiyacımız vardır. Bütün kurumlar ve anlayışlar bir bütün olarak bazı şeyleri düzeltmek için karşı durmalıyız."