DTP'liler Apo'ya karşı suçluluk psikolojisi içinde

DTP'liler Apo'ya karşı suçluluk psikolojisi içinde

T24 - Ankara Üniversite'si Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Abdülkadir Çevik, "DTP'liler Apo'ya karşı suçluluk psikolojisi içinde" dedi.  İstanbul'da Avrasya 1 Vakfı'nda Osmanlıdan Türkiye Cumhuriyeti'ne geçiş sürecinde yaşanan kimlik sorunları başlıklı bir konferans veren Prof. Dr. Çevik: "Bir insanın taa doğum öncesinden başlayarak kimliğinin nasıl geliştiğini, terörist ve terörizmin  büyük gruplarının psikolojilerini anlatıyorum" açıklamasında bulundu.

Zaman gazetesinden Nuriye Akman Prof. Dr Çevik ile terörün ya da siyasetin liderleriyle, teröristin ve terörden mağdur olanların psikolojisini anlama üzerine bir röportaj gerçekleştirdi.

1980'den bu yana politik psikolojinin kurucusu Prof. Vamık Volkan'la birlikte çalışan Çevik, 1992'de Başbakanlık bünyesinde kurulan politik psikoloji merkezinin iki yıl müdürüydü. Daha sonra Politik Psikoloji Derneğini kurdu. Toplumsal aktörleri ve olayları psikolojinin verileri ile değerlendirmek bir ölçüde bilimsel, bir ölçüde politik bir faaliyet. Prof Çevik, objektivitesini korumak, çalışmalarını sadece bilimsel kılmak için, başkanı olduğu kendi derneğinin dışında hiçbir derneğe, kuruma üye olmadığını söylüyor. Vamık Volkan'ın Sovyetlerden kopan Baltık cumhuriyetleriyle ilgili çalışmasında ve Filistinlilerle İsrailliler arasındaki sorunları açıklamak için psikolojinin evrensel kavramlarını kullandığını hatırlatıyor ve aynı ekolden bir bilim insanı olarak, kendisinin de sadece Freud'un yaklaşımıyla değil, nesne ilişkileri kuramı, gelişim kuramı ve diğer kuramların sentezini yaptığını belirtiyor.Politik görüşünüzü hangi kavramla ifade edebilirsiniz? Milliyetçi, ulusalcı, muhafazakâr, liberal, demokrat. Hangisi sizi en doğru bir biçimde tanımlar?

Hepsi. O yüzden hiçbir parti ile bağlantılı olamıyorum. Ben dinimi bilen bir insanım. Kuranı Kerimin Arapçasını okuyan, bilen bir insanım. Müslüman ve Türk kimliğim var. Aynı zamanda vatanperverim. Ancak Türkçü değilim. Ben kendimi imparatorluk geleneğinden gelen ve herkesi kucaklayan bir yapıda hissediyorum. İmparatorluk geleneği bizim genlerimize işlemiş bir şeydir. Onun için dışlayıcı olamam hiçbir zaman. Herkesin düşüncesine saygı duyarım.

1992'de dönemin başbakanı Demirel'in talimatıyla kurulan, sizinle beraber iki kişinin daha çalıştığı başbakanlık politik psikoloji merkezinin müdürüydünüz.

Hükümetler değişince biz 1997 'de asli görevimize, üniversiteye döndük. Merkez 1997'ye kadar devam etti. MGK bünyesinde miydi bu merkez?

Konuşlanmamız oradaydı, organik bağ yoktu.

Askerler gelip size burada ne yapıyorsunuz, ne ediyorsunuz demiyorlar mıydı?

Valla biz bize yapıyorduk.

Sadece bir oda mı verildi size?

Odalar verildi, sekreter hanıma, bana, Birsen hanıma. Ama kendi toplantıları olduğu zaman bizi davet ediyorlardı. Bize onlar görev vermedi. Biz başbakanlığa bağlıydık.

O dönemlerde Kürt kelimesinin telaffuzu dahi bir problemdi.

Onun için biz kendilerini Kürt olarak gören vatandaşlarımız diye yazdık raporlarımıza. (Sol elini başının üstünden dolandırıp sağ kulağını gösteriyor)

Askerler ne dediler o raporlara?

Mesela rahmetli Doğan Beyazıt Paşa vardı. O zaman milli güvenlik genel sekreteri. Beni davet etti. Bir gün öğleden sonra aşağı yukarı akşama kadar ona anlattım, açıkladım o raporu.

Tepkisi çok insaniydi. "Bizim demek ki ne kadar iş yapmamız gerekiyor" dedi o zaman Allah rahmet etsin. Birçok siyasiden çok daha açık görüşlüydü.

2002'den beri Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsünde mastır dersi veriyorsunuz. Dışişleri Akademisinde ders veriyorsunuz. Bir de Emniyet genel müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığında dersleriniz var.

Emniyette epeydir dersim yok.

Derslerde ne anlatıyordunuz?

Bir insanın taa doğum öncesinden başlayarak kimliğinin nasıl geliştiğini anlatıyorum. Terörist ve terörizm büyük grupların psikolojilerini anlatıyorum. Siyasi bir şey değil anlattığım. İşe yaradığını şöyle hissediyorum, dersler dışında da beni konferanslar vermeye davet edebiliyorlar. Uluslararası toplantılara da çağırıyorlar. Geçen yıl Nato toplantısında terörizm psikolojisi konusunda konferans verdim.

Zihniyet dünyasında değişim yaratıyor mu bu anlattıklarınız?

Tabii tabii. Hocam biz bu konuları yeterince bilmiyoruz ama o kadar çok ufkumuzu açıyorsunuz ki diyorlar. Bunlar subay. Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsünde mastır, doktora yapan kişiler. Emniyette de öğrenciler değil, polisler, meslek için eğitim olarak alıyorlar bunu. Siviller ve polislerde master yapıyor.

Anlattığınız kavramları uygulamaya asker koyabiliyor mu?

En azından bir Kürt kimliğinin varlığını görebildiler.

Bunda sizin de rolünüz olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Gayet tabii. Bir toplumun psikolojik kimliğinde hangi faktörlerin önemli rol oynadığını anlatıyorum. Bunlar, toplumun zaferleridir, travmalarıdır, tarihsel süreçlerin o toplumun yapısıyla nasıl örtüştüğüdür. Geçmişimizle bugünümüz arasında bu bütünleştirmeyi yapamayışımızın psikolojik sebepleri neler olabilir? Bugünkü konferansımızın konusu da buydu. Bütün bunların algılandığını ve değerlendirildiğini yapılan tezlerde görüyoruz. Mesela bu tezlerden birini jandarma subayı olan bir öğrencim yaptı. Jandarmanın topluma yönelik faaliyetleri var ya, okulları iyileştirme, işte köylerde hizmet yapma, bunların toplum üzerindeki etkilerini araştıran bir tezdi.