Dünyada artan doğalgaz fiyatları gübreyi vurdu; gıda fiyatlarında yüzde 15 zam bekleniyor

Dünyada artan doğalgaz fiyatları gübreyi vurdu; gıda fiyatlarında yüzde 15 zam bekleniyor

Dünyada artan doğalgaz fiyatları gübrenin tonunu bir günde 500 TL artırdı. ZMO Başkanı Baki Remzi  Suiçmez, bu durumun üretimi düşürerek fiyatları artıracağına dikkat çekerken; TÜSİAD Gıda ve Tarım Çalışma Grubu Üyesi Emrah İnce ise, vatandaşa yansıyacak en az yüzde 15'lik bir zamma işaret etti.

Doğalgazın gübre üretimindeki ham maddelerden biri olduğunu anımsatan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Genel Başkanı Baki Remzi Suiçmez, geçen hafta gübrenin tonunun bir günde 500 TL birden arttığı bilgisini verdi.

Sözcü'den Gamze Bal'ın haberine göre Suiçmez, yaptığı değerlendirmesinde “Gübre zaten yıl başından bu yana yüzde 150 zamlanmıştı. Doğalgaz fiyatlarındaki artışla birlikte bu zam yüzde 200’ün üzerine çıktı. Mevcut durumda zaten pahalılıktan dolayı yeterince gübre alamayan çiftçi, şimdi toprağa daha da az gübre atmak zorunda kalacak. Bu da hem verimi hem rekolteyi olumsuz etkileyerek gıda arzını düşürüp, fiyatları yükseltecek” dedi.

Benzer değerlendirmeyi yapan TÜSİAD Gıda ve Tarım Çalışma Grubu Üyesi ve Yeni Çiftçi Platformu Kurucusu Emrah İnce de “Gübre, çiftçi ekonomisi içerisinde yüzde 15-20’lik bir pay alıyor. Bu durumun nihai ürün fiyatlarını da yüzde 15’in üzerinde enflasyon kadar artırıcı bir etki yapacağını öngörüyorum” dedi.

Ancak bu oran, beklediğimiz üretim ve verim şartları dahilinde geçerli” diyen İnce, “Eğer üretim yalnızca gübre fiyatlarından dolayı düşmez de buna çiftçinin üretimden uzaklaşması, ekim alanlarının daralması gibi başka faktörler de eklenirse bu durum da gıda fiyatlarını ayrıca yukarı taşıyan bir etki yapacaktır” diye konuştu.

"Girdilerde somut indirime gidilmeli"

ZMO Başkanı Suiçmez, gübrede yaşanan son zamlardan sonra çiftçinin tarlasına gübre atabilmesi ve üretim rekoltesi ile verimini koruyabilmesi için acil çözüm olarak girdilerde somut indirimler beklediklerini kaydetti.

Ancak Suiçmez, gübredeki artışların doğalgaz zamlarından sonra daha görünür olduğuna dikkat çekerek, yurt içinde yüksek kur ve ithalata bağımlılık gibi nedenlerle tüm girdilerde yıllardır durdurulamayan artışların da gözden kaçırılmaması gerektiğinin altını çiziyor.

Son bir yılda yem fiyatlarının TÜİK’e (Türkiye İstatistik Kurumu) göre yüzde 30 arttığını, sahadaki gerçek fiyat artışlarının yüzde 60-70’lere çıktığı bilgisin veren Suiçmez, tohum ve tarımsal ilaçta da benzer artışların olduğuna vurgu yaptı. Suiçmez, gübrenin yılın ilk 9 ayında yüzde 150 zamlanmasına rağmen TÜİK’in gübredeki yıllık artışları yüzde 62 olarak açıkladığını da sözlerine ekledi.

Suiçmez, “Yüksek döviz kuruna bağlı olarak girdiler sürekli zamlanıyor. Çiftçinin maliyeti arttıkça vatandaşın ucuza tüketmesi beklenemez. Kısır döngünün bitirilmesi üretim maliyetlerinin düşürülmesinden geçer ancak öyle bir politika da yok. Aksine kuru zıplatıcı kararlar alınıyor. En son politika faizinin düşürülmesinde olduğu gibi… Bu yüzden biz ne enflasyonda ne de gıda enflasyonunda düşüş bekliyoruz” diye konuştu.

"Tarımdan kopuşu hızlandıracak"

Tekfen Tarım Eski Genel Müdürü olan, halihazırda yenilikçi tarım teknolojilerini aktaran Yeni Çiftçi Platformu Kurucusu Emrah İnce ise, gübredeki son artışların tarımdan kopuşu hızlandıracağına, çiftçinin tarımdan ve ekimden uzaklaşmasına yol açacağını dile getirdi.

Dünya piyasalarındaki bu dalgalanmalar tüm ülkelerin tarım sektörünü olumsuz etkileyecektir” diyen İnce, “Bu dalgalanma şüphesiz ki her ülkede farklı olmak üzere çiftçinin tarımdan ve ekimden uzaklaşmasına sebep olacak. Hangi ülkede ne kadar olacak kestirememekle birlikte Türkiye de bundan nasibini alacaktır” diye konuştu.

Tüm bunların gıda fiyatlarında yukarı yönlü etki yaptığına dikkat çeken İnce, şöyle devam etti:

Bu durum bugünden yarına düzelecek bir durum da değil. Türkiye’de yapılacak havza bazlı planlamalarla ve bitki desenindeki bölgesel planlamalarla hep birlikte inisiyatif alınmalı. Bu inisiyatifin içinde bakanlık da olmalı çiftçi de çiftçi birlikleri de. Bu şekilde üretimi yönlendirmek gerekiyor. Bu denklem makro bir planlamayla çözülebilir. 3-5 yıllık kararlı bir duruşla, Türkiye’nin bu sorunu çok rahat çözebileceğini düşünüyorum.