Dünya’da hangi bölgeler, iklim değişikliklerinden daha fazla etkileniyor?

Bilim insanları, bölgeler üzerindeki iklim değişikliğinin etkilerinin nasıl olacağını gösteren bir harita yayımladı. 2000 ile 2013 yılları arasında toplanan uydu görüntüleri kullanılarak oluşturulan Vegetation Sensitivity Index adında yeni bir metrik kullanılarak üretilen bir harita haritada, 3 farklı faktör kullanıldı: hava sıcaklığı, su bulunabilirliği, ve bulut örtüsü derecesi. Bilim insanları bu faktörlerin zamanla değişimini ve yine aynı süreçteki bitki örtüsündeki farklılaşmaları değerlendirerek, değişen iklim şartlarına karşı hangi bölgelerin daha fazla duyarlı olduğunu belirledi.

University of Bergen’den araştırmacı Alistair Seddon’un belirttiğine göre; Nature dergisinde yayımlanan bu çalışma, ekosistemlerin görece tepki hızlarının değerlendirmesinde sayısal bir metodoloji sağlıyor. Ayrıca, yapılan bu çalışmada elde edilen veriler, ulus ölçekli ekosistem değerlendirmeleri için de oldukça kullanışlı olabilir. Uydu ölçümleri hâlâ devam ettiği için, bu haritanın sürekli güncellenmesi de mümkün.

Yapılan çalışma kapsamında, bütün dünya 3.2 kilometre karelik bloklara bölündü. Bu blokların her biri de hassaslık seviyelerine göre işaretlendi. Bazı bölgeler ise, Sahara ya da Antarktika gibi, tamamen kurak ya da buzla kaplı olarak etiketlenmiş. Bu bölgeler haritada gri renkte görünüyor.

Yukarıdaki haritada, yeşil alanlar iklim değişikliğine karşı en az hassasiyeti olan bölgeleri gösteriyor. Yani, yeşil ile işaretli alanların sıcaklık, su bulunabilirliği ve bulut örtüsündeki değişikliklere daha iyi uyum sağlayabiliyor. Kırmızı ile işaretli alanlar ise iklim değişikliğine oldukça duyarlı bölgeler ve değişen hava modellerinin en sert etkilediği bölgeler. Örneğin; 

Güney Amerika’nın kuzey yarısı ve Avrupa’nın İskandinav bölgesi kırmızı ile işaretlenmiş yani bu bölgeler iklim değişikliklerinden oldukça fazla etkileniyorlar.

Harita, yeni gelecek uydu görüntüleri ile geliştirmeye devam edilerek, iklim değişikliğinin Dünya’nın farklı noktaları üzerindeki uzun süreli etkilerinin daha iyi anlaşılmasını sağlayabilir.