Dünyanın en gizli yerlerinden biri: Wa

Dünyanın en gizli yerlerinden biri: Wa

Myanmar'ın doğusunda yer alan Shan Eyaleti'ndeki Wa bölgesi, sakinleri dışında çok az insanın gördüğü bir yer. BBC muhabiri Jonah Fisher fiili olarak özerk bir yapısı bulunan bu eyalete gitti izlenimlerini yazdı.

Wa, dünyanın en gizli yerlerinden biri.

Burayı Google haritalarından arayın, bulamayacaksınız.

Vize için başvurun, reddedileceksiniz.

Ancak Myanmar ve Wa Eyaleti'nde devir değişiyor.

Hâlâ tam anlamıyla net olmayan bazı nedenlerle, BBC'nin de içinde olduğu küçük bir uluslararası ve yerel gazeteci topluluğu, ilk kez buraya rehber eşliğinde bir geziye davet edildi.

Buraya Myanmar'ın kuzeydoğusundaki, Çin sınırından uzak olmayan bir sınır karakolundan giriş yaptık.

Girişte Myanmar askerleri tarafından sıkı bir şekilde arandık.

Daha sonra yerel bir TV kanalı olan Wa TV'den refakatçilerimiz tarafından sıcak bir şekilde karşılandık.

Gözlerinin içi gülerek "Wa Eyaleti'ne hoşgeldiniz" dediler ve bizi pick-up arabalarına götürdüler.

Bu, uzun zamandır beklenen bir ilk buluşma gibiydi.

Wa halkının tarihini göz önünde bulundurduğumuzda, biraz gergindik.

İngiliz sömürgeciliği döneminde burası Vahşi Wa olarak biliniyordu.

O dönemde Wa'lar, gaddar bir şekilde savaşmalarıyla, düşmanlarının başlarını kesip sonra da direklere asmalarıyla nam salmıştı.

'Kafa avcılığıyla' ilgili yapılan korkunç şakalar eşliğinde isyancıların bölgelerine yol aldık.

Wa Eyaleti ortalama olarak Galler büyüklüğünde.

Nüfusu yaklaşık yarım milyon. Tam anlamıyla devlet içinde devlet. Çin'le sınırı bulunuyor.

Özerklik statüsü Wa isyancılarının 1989'da merkezi hükümetle yaptıkları barış anlaşmasına uzanıyor.

Savaşı durdurmaları karşılığında isyancılara istedikleri gibi topraklarını yönetmeleri hakkı verildi.

Bundan sonra Wa da ellerinde en kazançlı ekine, haşhaş çiçeğine yöneldi.

Bir sonraki on yılda Wa Eyaleti ve Altın Üçgen dünyanın önde gelen afyon ve eroin üreticilerinden biri olarak nam yaptı.

Öyle görünüyor ki, dikkatli bir şekilde organize edilmiş gezimiz, en azından bir bölümüne bakılırsa, Wa'nın uyuşturucudan vazgeçtiğini göstermek amacını taşıyordu.

Bu yüzden ilk günlerimizde haşhaş çiçekleriyle yer değiştirmiş ekinlerin olduğu yerlere götürüldük. Çay, kahve ve kauçuk...

Wa'nın ikinci kenti Mong Mao'da Tayvanlı bir işadamı yanımıza gelerek, sahibi olduğu bakımlı, düzenli, güzel kokulu siyah çay tarlaları hakkında bizimle konuştu.

Bize, Wa Eyaleti'nde üretilen hemen hemen her şey gibi çayın da Çin'e satıldığını söyledi.

Doğrusu, Wa Eyaleti Myanmar'dan çok Çin'e benziyor.

Kullanılan para birimi Çin Yuanı. Konuşulan temel dil, Mandarince.

Elektrik ve cep telefonu ağları gibi altyapı da sınır vasıtasıyla Çin şirketlerinden geliyor.

"Myanmar'ın parçası olmanın bize faydası var mı bilmiyorum" diyen İnşaat Bakanı Yeng Gar yüksek sesle gülerek ekliyor: "Ama ne bağımsızlık ne de Myanmar'a dahil olmak istiyoruz".

Bu strateji şu ana kadar iyi çalışmış. Wa son 20 yıldır, kurnazca iki komşunu birbirine karşı kullanarak bir denge kurmuş.

İyi donanımlı isyancı ordusu Burma ordusunu yeterli uzaklıkta tutarken, Çin ile olan iş ilişkileri Wa'nın altyapı oluşturmasına ve zenginleşmesine izin verdi. Burada bize gösterilen yol ve okullar, daha "sadık" Myanmar eyaletlerini kıskandıracak cinsten.

Ama uyuşturucu hâlâ büyük bir sorun. Görebildiğimiz kadarıyla afyon yetiştiriciliği neredeyse sona ermiş ancak uyuşturucu alışkanlığı kapalı kapılar ardında devam ediyor.

Birleşmiş Milletler ve ABD Dışişleri Bakanlığı'nın raporlarında Wa, yerel dilde 'yaba' denilen metamfetamin hapların üretildiği başlıca yerlerden biri olmakla suçlanıyor.

'Ziyaret programımız' içinde ne yazık ki metamfetamin üretilen yerler yok. Ama refakatçilerimizi Adalet Bakanı Li San Lu ile görüşme ayarlamaya ikna ediyoruz.

Bakan şaşırtıcı şekilde açık sözlü davranıp bize metamfetamin üretiminin hâlâ büyük bir sorun olduğunu ve sadece bu yıl 2 ton hapın ele geçirildiğini söylüyor. Bakana göre bunun suçlusu ise 'yabancılar'.

İnanması güç ama Bakan, "Yerli halk yaba yapmayı bilmiyor" diyor: "İçindeki maddeler Çin, Hindistan ve Tayland'dan getiriliyor, üretimi ise burada yapılıyor. Biz kurbanlarız".

Bakan'a daha fazla soru sormak istiyoruz ama refakatçilerimiz içeri girip bize 'bugünlük işimizin sonuna geldiğimizi' söylüyor.

Akşam, korumaları atlatarak, eyaletin başkenti Panghsan'da "rehbersiz bir tura" çıkıyoruz.

Dolaşırken, Wa'daki yasa dışı işlerin uyuşturucu haplarla sınırlı olmadığını görüyoruz.

Hemen her sokakta, nesli tükenmekte olan hayvanlara ait parçaların satıldığı bir dükkân var.

Kaplan dişi ve kafatasları, fil dişleri, karıncayiyen derisi, bu dükkânlarda açıkça satılan bazı parçalar.

Kasanın arkasında duran görevli müşterilerinin çoğunun Çinli olduğunu ve Wa dışına gönderilerin rahatça yapılabildiğini söylüyor.

Myanmar'ın en ünlü "yaban hayatı" pazarı Mong La buraya yaklaşık 100 km mesafede. Panghsan'da ise bu iş çok daha organize yapılıyor, satılan parçalar da çok daha lüks ve pahalı.

Bu ürünler tezgahlarda değil, süpermarketlere benzeyen dükkânlarda satılıyor. Burası, Çin'deki kârlı markete açılan bir kapıya benziyor.

Dükkânları cep telefonlarımız ile gizlice kameraya çekiyoruz. Myanmar'ın en büyük kenti olan Yangon'a döndüğümüzde, çektiğimiz görüntüleri Dünya Doğayı Koruma Vakfı'ndan (WWF) Nick Cox'a gösteriyoruz:

Cox, "Görüntüler, bu pazarın sandığımızdan daha büyük olduğunu gösteriyor" diyor ve devam ediyor: "Nesli tükenmekte olan hayvanların vücut parçalarının işlenerek lüks dükkânlarda satıldığını görmek, bu sorunun hâlâ yerinde durduğunun kanıtı. Bu ürünlere yönelik hâlâ büyük bir talep ve çok fazla para veren insanlar var".

Wa'lı yetkililer, nesli tükenmekte olan hayvanlardan yapılan ürünlerin ticaretini kendi sorunları olarak görmüyor.

Dışişleri Bakanı Zhao Guo An, "Burada bu hayvanlardan yok, tüm ormanlarımızı kauçuk ağacı dikmek için kestik" diyor.

Bu sözler Wa'nın bir özeti gibi. Ulusal ve uluslararası yasalarla bağlantıları olmadan, kendi yasalarıyla yaşıyor ve bunu değiştirmek istemiyorlar.

Geçmişte Wa'yı daha federal bir yeni Myanmar'ın inşa sürecine katma çalışmaları da büyük başarısızlıklarla sonuçlandı. Çin'in baskısıyla müzakerelere katılan Wa heyeti, yanlış akreditasyon kartları verildiği gerekçesiyle görüşmeleri daha ilk gün terk etmişti.

Verdikleri mesaj ise netti: Wa mevcut durumdan ve bunun sağladığı özgürlükten memnun.