DÜNYANIN ORDUSUNU TÜRK FİRMA GİYDİRİYOR  ANKARA (A.A)

-DÜNYANIN ORDUSUNU TÜRK FİRMA GİYDİRİYOR  ANKARA (A.A) - 02.02.2011 - Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) yanı sıra Şili'den Kazakistan'a, İngiltere'den İsrail'e kadar 24 ülkenin ordusunun, ayrıca UNICEF VE Kızılhaç gibi uluslararası kuruluşların üniforma, bot, hücum yeleği, çanta gibi ihtiyaçlarını merkezi Ankara'da olan Yakupoğlu Tekstil ve Deri Sanayi A.Ş (YDS) tedarik ediyor.  Kendi sektöründe CE standartlarına uygunluk etiketiyle ihracat yapan ve Türk Standardları Enstitüsü'nde (TSE) akredite bir laboratuvara sahip ''tek Türk şirketi'' olan YDS, Ankara'nın Çubuk ilçesinde biri tekstil ürünleri biri bot üretimi üzerine 2 tesisiyle alanında ''dünyanın sayılı üreticileri'' arasında yer alıyor.  Askeri alanın haricinde polisler, itfaiyeciler ve sanayi kuruluşları için de özel üretimler yapan YDS, yıllık üretiminin yaklaşık yüzde 35'ini ihraç ediyor.  YDS Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Yakupoğlu, 65 bin metrekare kapalı alanda üretim yapan 2 tesise sahip olduklarını ve 27'si mühendis olmak üzere bin 400 personelle hizmet verdiklerini bildirdi.  Firmanın, teknolojisini de kendisinin ürettiğini anlatan Yakupoğlu, ortaya çıkardıkları yeni teknolojiyi yurt içinde ve yurt dışındaki firmalara da sattıklarını ifade etti.  ''Ucuz'' ürünlerde Çin ve Hindistan ile, ''teknolojisi yüksek'' ürünlerde ise Avrupalı şirketlerle rekabet ettiklerini aktaran Yakupoğlu, şunları kaydetti:  ''Her iki alanda da rekabet edecek gücümüz çok yüksek. Avrupa'da Yunanistan hariç başta İngiliz ordusu olmak üzere neredeyse tüm Avrupa ülkelerine ihracatımız var. Almanya'ya çok sınırlı bir ihracat yapıyoruz. Çünkü onlar biraz daha milliyetçi yaklaşıyorlar duruma. Yine aynı şekilde ABD ordusuna mal vermek neredeyse imkansız. ABD ordusu, 'Made in ABD' olmayan hiçbir ürünü kullanmıyor. Ortadoğu'da çok etkiniz. İsrail ordusunu neredeyse tepeden tırnağa biz giydiriyoruz. Suudi Arabistan'ın özel kuvvetleri bizim ürünlerimizi kullanıyor. Asya'da çok etkiniz ve gelir düzeyi yüksek olan Afrika ülkeleri de yine önemli pazarlarımızdan.  Bunun dışında, İtalyan jandarma ve itfaiye teşkilatının botlarını da yine biz veriyoruz ki İtalya, dünyada ayakkabıcılıkta önemli bir otoritedir. Fermuarı, hatta bağcıkları bile yanmayan bot ürettik. İtalyan itfaiye teşkilatına bu botlarımızdan gönderiyoruz. Yine hem Türkiye'de hem dünyanın bir çok yerinde polis teşkilatlarının da kıyafetlerini biz tedarik ediyoruz. Rusya'da iş yapamıyoruz. Rusya, çoğunlukla düşük kaliteli ürünler kullanıyor. Zaten orada iş yapmak ülkenin kendi şartlarını göz önüne alınca gerçekten çok zor. Biz de şu an o piyasaya girmeyi çok istemiyoruz. Kısaca söylemek gerekirse ABD, Yunanistan ve Rusya dışında neredeyse dünyanın tüm ülkelerine ihracat yapıyoruz. Ürünlerimiz, bu ülkelerin askeri, polisi, itfaiyesi ve sanayi şirketlerince kullanılıyor.''  Türkiye'de nihai tüketicinin çoğunlukla ''ucuz'' ürünlere yöneldiğini öne süren Yakupoğlu, büyük sanayi kuruluşlarının, TSK'nın ve Emniyet Teşkilatının ise YDS'nin ürünlerinden vazgeçmediğini kaydetti.  -''ASKERLERİMİZ -40 DERECEYE KADAR ÜŞÜMEYECEK''- Vedat Yakupoğlu, tekstil ürünleri ve botlarda özel bir doku kullandıklarını belirterek, bu teknolojinin, ürünün su geçirmemesini ve ısı kaybının olmamasını sağladığını bildirdi.  Özellikle asker ve polis için üretilen ürünlerde bu teknolojiyi kullandıklarını aktaran Yakupoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:  ''Kıyafetlerle ilgili her şey kumaşla başlıyor. Kumaşların nefes alabilir olması ve dikiş yerleri çok önemli. Keza ayakkabı ve botlarda da yine aynı şekilde derisi, tabanı ve kumaşının kalitesi çok önemli. Kullandığımız özel teknoloji sayesinde ürünlerimiz -40 dereceye kadar üşütmeme, su geçirmeme ve terletmeme özelliğine sahip. Askerlerimiz çok soğuk havalarda da operasyonlar düzenliyor. Ürünlerimiz sayesinde askerlerimiz -40 dereceye kadar üşümeyecek.  Şu an Erzurum'da gerçekleştirilen 25. Dünya Üniversiteler Kış Oyunları'nda görevli yaklaşık 6 bin 500 kişinin botlarını da biz verdik. Eminim çok rahat etmişlerdir ve ayakları hiç üşümüyordur. Bu günlere geldiğimizi gördükçe üzüldüğüm tek bir şey var. 'Keşke Sarıkamış'ta 90 bin şehit verirken de biz olsaydık' diyorum. O zaman da bu ürünler olsaydı değil 90 bin, 1 kişi bile donarak şehit olmazdı.''