Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), 'Dünya Sosyal Güvenlik Raporu'nda', Birleşmiş Milletler (BM) Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesi'nin, uygulamaya nasıl yansıdığı değerlendirildi. Rapora göre, dünyada sadece dört kişiden birinin sosyal güvencesi bulunuyor.
BM Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesi gereği her insanın ihtiyacı olduğu takdirde, sosyal hizmetlerden yararlanma hakkı bulunuyor. Ancak raporda ise dünya nüfusunun yüzde 27'sinin tüm hayatı boyunca yetecek bir sosyal güvenceye sahip olduğu gözler önüne serildi.
Raporda, sosyal güvencenin ne kadar iyi ya da kötü olduğunun ülkelerin ekonomik gelişimlerine bağlı olduğu ve yine aynı zamanda bir ülkenin ekonomik gelişiminin de sosyal sistemine bağlı olduğuna dikkat çekiliyor.
Uluslararası Çalışma Örgütü'nden Christina Behrendt Deutsche Welle'ye yaptığı açıklamada, sosyal güvenliğe yatırım yapan kalkınmanın eşiğindeki ve gelişmekte olan birçok ülkede, olumlu gelişmelere tanık olduklarını belirtiyor.
Raporda, Çin'de şu sıralar neredeyse tam kapsamlı bir emeklilik sistemi, Brezilya‘da da yıllardır yoksul ailelere de destek sağlayacak bir sosyal sistem oluşturulduğuna yer veriliyor. Ve yine Hindistan'da 'Mahatma Gandi Ulusal Kırsal İstihdam Garantisi Planı‘ ile kırsal kesimdeki milyonlarca kişinin 100 günlük istihdamlarının, garanti altına alındığı belirtiliyor.
Raporu hazırlayan uzmanlar arasında yer alan Christina Behnhardt, ülkelerde sosyal güvenliğe yapılan tüm bu yatırımların, iç piyasa ve milli ekonomiler üzerinde olumlu etkileri olduğunu ifade ediyor.
Rapora göre, Avrupa'da ise ekonomik konsolidasyon önlemleri kapsamında, sosyal güvenlik hizmetleri ağır şekilde azaltılıyor. Özellikle de Avrupa'nın güneyindeki ülkelerde olumsuz gelişmeler gözlendiği belirtiliyor. Christina Behrendt, kısa süre önce Yunanistan'da yapılan kısıtlamaların ardından, yoksulluk ve sosyal güvencesizlikten etkilenen çocukların sayısında artış gözlendiğini ifade ediyor.
Uluslararası yardım örgütü Oxfam da yüksek işsizlik oranlarıyla sosyal sistemi baltalanmış İspanya ve Yunanistan gibi Avrupa ülkelerinin, tasarruf programlarının yol açacağı sonuçlar konusunda uyarıyor.
Oxfam Almanya bölümünden kalkınma finansmanı raportörü Tobias Hauschild, özellikle de Yunanistan'da belirli sağlık hizmetlerinin alınamaması nedeniyle çocuk ölümlerindeki aşırı artışlara dair haberleri kaygı verici bulduğunu belirtiyor. Tobias Hauschild, mevcut durumun, sosyal eşitsizliğin de arttığı, ilkel sosyal güvenlik sistemlerine geri dönüş anlamına geldiğini belirtiyor.
Oxfam kısa süre önce dünyanın en büyük ekonomileri sayılan G20 ülkelerindeki sosyal sisteme dair bir analiz de yaptı. Oxfam'ın raporunda da, bazı ülkelerde yoksul ile zenginler arasındaki makasın her geçen gün daha fazla açıldığı ortaya koyuldu.
Tobias Hauschild, G20 ülkeleri arasında istisnalar olsa da, bu durumun dünya genelinde yaygın olduğuna dikkat çekiyor ve G20 ülkeleri gibi dünyanın önde gelen sanayi ülkelerini oluşturan G7 ülkelerinin de, sosyal güvenlik sistemlerine yönelik çalışmalar yapması gerektiğine dikkat çekiyor.
Tobias Hauschild, 2015 yılının eylül ayında yapılacak ve yeni kalkınma hedeflerinin belirleneceği Birleşmiş Milletler Zirvesi'ne atıfta bulunarak, Uluslararası Çalışma Örgütü İLO'nun yeni raporunun etkileri olacağını umduğunu belirtiyor.