Durmuş Yılmaz'ı ağlatan yangın

Durmuş Yılmaz'ı ağlatan yangın

T24 - Göreve gelişi gibi gidişi de tartışmalı olan Durmuş Yılmaz hakkında tartışılmayan tek gerçek  Merkez Bankası Başkanlığı görevinde gösterdiği başarı olsa gerek. Sadece Türkiye’nin ‘en başarılı bürokratı’ olmakla kalmadı Yılmaz, 2009’da dünyanın en başarılı Merkez Bankası başkanı seçildi. Durmuş Yılmaz'ı 5 senedir takip eden Hürriyet gazetesi muhabiri Aysel Alp'in Yılmaz ile yaptığı söyleşi şöyle: Hem de dünya ekonomisinin en büyük krizinde… 2010’da ise A sınıfı 7 merkez bankası başkanı arasına yazdırdı adını. ABD Merkez Bankası Başkanı Bernanke’nin bile C notu aldığı bir seçimde…

5 yıl boyunca gazeteci olarak izlediğim Yılmaz’ın, misafiri olarak evindeydik geçen hafta. Eşi Düriye Hanım ile karşıladı bizi. Yeni evine taşınma telaşına bir de Köşk’teki yeni odasına taşınma telaşı eklenmişti. Zorlu beş yılın mı yoksa günün yorgunluğu muydu üzerine çöken, ayırmak zordu.

İki saat süren sohbetimize başkanlık şapkasını çıkarmanın verdiği rahatlıkla başladı… ‘Misafirim olarak  hoş geldiniz’ uyarısı kalem-kağıt, teyp kullanmamızı engelliyordu. Özal dönemi, altın borsasının kuruluşu, kredi kartı kullanımı, üzüm bağı, zenginlik tarifi, ilk maaşıyla annesine aldığı transistorlü radyosu, damadının kendisine hediye ettiği el yazması İstiklal Marşı, özel sektör yerine Köşk’ü tercih etmesinin nedeni, yaş tartışmaları derken konu kütüphanesine ve kitaplarına geldi.  MARKS DA VARDI KUR’AN DA Ciltlerce kitabının yandığından söz etti, büyük bir hüzünle. Şaşırmamla toparlanmam bir oldu. “12 Eylül’de mi” diye çıkıverdi soru. “Evet’ yanıtıyla ‘kendiniz mi yaktınız’ sorusu eş zamanlı gelmişti. İkinci evet üzerine ise, ‘yani sol kitaplar mı vardı kütüphanenizde’ sorusu…  Belli ki çok anlatmak istemiyordu bu ‘kötü anısını.’ Ama ısrar ettik. Marks, Engels, Bertrand Russell, Arnold Joseph Toynbee, Hayek gibi iktisat, felsefe, tarih ile din ve  edebiyat alanında yüzlerce kitabı yanmış Yılmaz’ın. Çok özel Kur’an bile varmış yananlar arasında. Peki ama neden? 450 CİLT KİTAP  “Yaklaşık 450 cilt kitabım yandı” diye iç geçirdi önce. Sonra başladı anlatmaya…  “İngiltere’de okurken, aylık 55 sterlin de burs alıyorum. Bu para geçimimi sağladığı gibi kitap almaya da yetiyordu. Cilt cilt kitaplar alıyordum. Hayek’in tüm kitaplarını, Toynbee’nin 12 ciltlik A Study of History - Tarih Bilinci serisini ve daha yüzlercesi… Öğrenciliğim boyunca  okudum aldıklarımı. Okudukça da Uşak’taki evimize götürdüm kitaplarımı.  Derken 12 Eylül oldu, ben Merkez Bankası’nda çalışıyorum. Annem ve kitaplarımın büyük bölümü ise Uşak’ta.  Annem okuma yazma bilmiyordu ama sert ve kararlı bir kadındı. 12 Eylül öncesi kitaplarımı samanların arasına gizlemiş. Ama darbe olunca, bir söylence çıkmış. Ellerinde bir alet varmış, samanın altındaki kitapları bile buluyormuş, diye. Annem bunu duyunca, evdeki ocakta sabahtan akşama değin cilt cilt yakmış kitaplarımı.  Okuma yazması olmadığı için ayırmamış bile, Kur’an dahil yakmış. Öyle ki komşular kapıya gelip, ‘sen ne yakıyorsun’ bütün köyü perişan ettin, diye sormuşlar. Ama bizimki hiç yanıt vermemiş.” İyi ama siz ne yaptınız durumu öğrenince? “Uşak’a gidince öğrendim durumu ve oturdum ağladım. Annem, ‘ağla ağla, ben ağlayacağıma sen ağla’ diyordu yalnızca.”  DİVAN EDEBİYATI'NI ÖĞRENMEK İSTİYOR Bu sohbetin ardından Yılmaz’ın henüz tam olarak yerleştiremediği kütüphanesine geçiyoruz. İktisat kitaplarının yanı sıra, Necip Fazıl, İskender Pala serileri dikkatimizi çekiyor. Kendisi gibi Uşaklı olan Pala’dan Divan edebiyatı öğrenmek istediğini söylüyor.  Pir Sultan, Aşık Veysel, Tarık Buğra seçiliyor aralardan… Anadolu’nun sazını da sözünü de çok sevdiğini söylerken, dünya klasiklerinin ise kutulardan henüz çıkmadığını öğreniyoruz.  AFTAN YARARLANIP HUKUK OKUYACAK Köşk’e danışman olsa da bundan sonra kitaplara daha fazla zaman ayırmayı umuyor Yılmaz. Bir de içinde uhde kalan bir hayalini gerçekleştirecek yaşamının yeni döneminde. Yarım bıraktığı hukuk fakültesini bitirecek. Ankara Hukuk Fakültesi üçüncü sınıftan ayrılmak zorunda kalan Yılmaz, torba affından yararlanıp üniversiteye geri dönecek. 2011-2012 eğitim öğretim döneminde öğrenci olacak yeniden.  Kütüphanesinin içeriği, okuma aşkı bu ak saçlı adamın başarısının hiç de tesadüf olmadığını gösteriyor. 4 yaşında babasız kalışı, Uşak’ın bir köyünde doğması, 8 kardeşin en büyüğü ve erkek oluşu… Annesinin sert ve kararlı mizacı… Onun için koşulları zorlaştırsa da, okuma aşkıyla ‘adeta kaçıyor’ kaderinin elinden. Sabanın başına değil, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın başına geçiyor...