Kanun hükmünde kararnameyle (KHK) mesleklerinden ihraç edilmelerinin ardından "İşimi geri istiyorum" talebiyle Ankara Yüksel Caddesi'nde başlattıkları açlık grevini cezaevinde tutuklu olarak sürdüren ve 189 günü geride bırakan eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın yargılandığı davanın ilk duruşması 14 Eylül Cuamartesi günü Ankara Adliyesi 19. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Gülmen ve Özakça 'güvenlik' gerekçesiyle adliyeye getirilmedi. Mahkeme duruşmaya katılamaya Gülmen ve Özakça'nın 'savunma yapmadıkları' gerekçesiyle tutukluluk hâlinin devamına karar verdi. Davanın bir sonraki duruşması 28 Eylül'de Sincan Hapishanesi Kampüsü'nde görülecek.
Ankara İl Jandarma Komutan Yardımcısı tarafından mahkemeye gönderilen yazıda, Nuriye Gülmen ve Semih Özçakça’nın duruşmaya neden getirilmeyeceğine yönelik tutanak yer aldı. Tutanakta, açlık grevlerinin 194. günü olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın bilinçlerinin açık olduğu, aşırı kilo kaybı, kas erimesi, işitme kaybı gibi bir takım rahatsızlıkları olduğu, bu nedenle cezaevi kampüsü içerisinde bulunan hastanede tutuldukları anlatıldı. Cezaevi Jandrarma Tabur Komutanlığı’nın 14 Eylül tarihinde Akıncı, 28. Mekanize Tugay Komutanlığı, Selam Tevhid Davalarına baktığı, ayrıca Ankara Adliyesi’nde duruşması olan 150 tutuklunun, Sincan Adliyesi’nde 30 tutuklu ile çeşitli hastanelere sevk edilen 200 tutuklunun sevklerinin yapıldığı ifade edilen yazıda, Gülmen ve Özakça’nın getirilmesi için personelin yetersiz olduğunu öne sürüldü.
Duruşma öncesinde polis, adliyenin bahçesindeki gruba müdahale etti. Müdahalede 39 kişi gözaltına alındı. Öte yandan, davada yargılanan isimlerden Acun Karadağ, avukatlarının gözaltına alındığını söyleyerek savunma için ek süre istedi.
18:15 - Gülmen ve Özakça'nın tutukluluk hâlinin devamına karar verildi. Bir sonraki duruşma 28 Eylül'de Sincan Hapishanesi Kampüsü'nde görülecek
17:45 - Adliye önünde gözaltına alınan 27 kişinin isimleri açıklandı:
17:20 Avukat Zafer Kazan: Bu iddianameyi derhâl iade etmeliydiniz. Bu iddianame kıyas yapıyor.Türk Ceza Kanunu'nda kıyas yasaktır!
17:15 Avukat Zafer Kazan: Düşünmek bile istemiyoruz ancak Nuriye ve Semih öleceklerse bırakın özgür ölsünler
17:00 Sakarya Baro Başkanı Avukat Zafer Kazan: Burada önemli olan artık duruşma tutanağına yazılanlar değil, sizin vicdanınızdır. Tarih bunu yazacak. Hak arama mücadelesi kişinin kendisine ilişkindir saygı gösterilmelidir. Bugün de bir hak aranıyor; işini geri istiyorlar.
16:40 Avukat Ömer F. Eminağaoğlu: NuriyeSemihi getirmeyip adil yargılama ilkesini çiğneyenlere suç duyurusunda bulunulmalıdır. Hak arama mücadelesi kişinin kendisine ilişkindir saygı gösterilmelidir. Bugün de bir hak aranıyor; işini geri istiyorlar.
16:30 Ankara Barosu Başkanı Avukat Hakan Canduran: Sayın heyet, sizden talebim yargılama yetkisini İşişleri Bakanı'nın elinden alın ve gerçek bir yargılama yaparak Nuriye ve Semih'in tahliyelerine karar verin.
16:20 Av. Hakan Canduran: İçişleri Bakanı mahkemenizin yerine geçerek hüküm kurmuş ve Nuriye ile Semihi terörist ilan etmiştir.
16:10 Av. Betül Kozağaçlı: Yalan söylüyorlar. Diyor ki İçişleri Bakanı, 'Onlar eve gidince yemek yiyorlar'; bugün buraya gelselerdi küçücük kaldıkları ortaya çıkacaktı. Ama getirmediler, görünsün istemediler.
15:50 Av. Betül Kozağaçlı: "Benim bürom 12 Eylül'de yani saldırıya uğradı. Büromuzda baskında Nuriye ve Semihle ilgili savunma metinlerimize el konuldu"
15:45 Nuriye Gülmen'in Twitter hesabından: Avukat Nazan Betül Vangölü Kozağaçlı konuşmaya başladı.
15: 42 Avukat Murat Yılmaz: Bu dosyada suç ve cezada şahsilik ilkesi bertaraf edilerek müvekkillerin işlemediği suçlardan yargılanması yapılmaktadır.
15:35 Avukat Murat Yılmaz: "7 şubattan beri teknik takip yapılmış ancak tekbir suç unsuru bulunmamıştır. çünkü yoktur."
15:05 Ankara Adliyesi'nde polis, gruba biber gazıyla müdahale etti, 24 kişi gözaltına alındı.
14:44 Nuriye Gülmen'in Twitter hesabından: Avukat Murat Yılmaz "Davaya 1130 avukat yetki verdi ve 100 ün üzerinde avukatla basına 3 dakikalık açıklama yapacaktık" dedi.
14:41 CHP'li Ali Haydar Hakverdi: Savcı "savunmalarının alınmamış olması" gerekçesi ile tutukluluk devamı istedi.
14:39 CHP'li Ali Haydar Hakverdi: Dışarıda kalan avukatlara polis müdahalesi ile duruşma salonunda da itirazlar yükseliyor. Duruşma durdu.
14:35 Sanıklardan Acun Karadağ, avukatlarının gözaltına alındığını söyleyerek savunma yapmayı reddetti. "Avukatlarım gözaltına alındığı için ek süre talep ediyorum."
13:15 Polis, adliye önünde bekleyen gruba müdahale etti.
12:00 Gülmen ve Özakça'nın 'güvenlik' gerekçesiyle duruşmaya getirilmeyeceği belirtildi.
Nuriye ve Semih ile Dayanışma Platformu, ikilinin ailesi ve sevenleri, “Nuriye ve Semih’i yalnız bırakmayalım. Bu hepimizin davası. Herkes Ankara Adliyesi’ne” diyerek çağrıda bulundu. Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın "Adliyeye değil, işlerine gitsinler" denildi.
KHK ile ihraç edildikleri işlerine iade talebiyle açlık grevlerinin 190. gününde olan ve tutuklu bulunan akademisyen Nuriye Gülmen ile öğretmen Semih Özakça, 23 Mayıs'tan bu yana tutuklu. Gülmen ve Özakça'nın sağlık durumlarının tehlikesi ise sürüyor. Gülmen ve Özakça, çok fazla kilo kaybı yaşadı, mide, böbrek ve kas ağrısı çekiyor ve artık yürüyemiyor.
Gülmen ve Özakça Ankara Adliyesi 19. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek davaya gelmek isteyerek neden açlık grevi yapmak istediklerini ve taleplerini anlatmak istemişti. Ancak Gülmen ve Özakça 'güvenlik' gerekçesiyle adliyeye getirilmeme kararı alındı.
TIKLAYIN- Gülmen ve Özakça'nın avukatları dava öncesi gözaltına alındı
Evrensel'den Birkan Bulut ve Cansu Pişkin'in haberine göre duruşmada savunma yapacak avukatlardan Aytül Kaplan, mahkemenin Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın duruşmada hazır edilmesi için müzekkere yazdığını hatırlatarak, “Getirileceklerini düşünüyoruz” demişti. Nuriye ve Semih'in de savunma için hazırlıklarını yaptıklarını belirten Kaplan, duruşmadan iki gün önce avukatlara yapılan gözaltılara tepki gösterdi. Bunun avukatların duruşmaya katılımını azaltma amacı güttüğünü ifade eden Kaplan, “Ancak biz tam tersi bir refleks bekliyoruz. Meslektaşlarımızın böyle bir dayanışma içerisine gireceklerini düşünüyoruz” dedi.
Gülmen ve Özakça'ya refaket edenlerin anlatımlarına değinen Kaplan, güneş görmeyen, havalandırması olmayan odalarda kaldıklarını söyledi. Hastaneye sevk edilmelerinin ardından avukat görüşlerinin kısıtlandığını aktaran Kaplan, şu ifadeleri kullandı:
“Hapisanede 7 saat görüşme hakkımız vardı. Şimdi öğleden önce ve sonra birer saat. Sağlık durumlarını bahane ediyorlar. Ancak biz bunu onlardan daha çok düşünüyoruz. Odalarına girerken, maske takıyor, dezenfektan kulanıyor ve eldiven giyiyoruz. Öncelikle meslektaşlarımıza çağrımız; Nuriye ve Semih için orada olmanın yanı sıra gözaltına alınan mesektaşlarımızla dayanışma için gelmeleri. KHK ile işlerinden atılanların katılımı da önemli. Çünkü Nuriye ve Semih'i eylemi en çok onları ilgilendiriyor.”
Evrensel’e konuşan Ankara Baro Başkanı Hakan Canduran da “Kabul edin, etmeyin ama açlık grevi, sürüyor. Birlikte çalıştıkları bir davada en çok güvendikleri kişilerin sudan sebeplerle alınması durumunda kimse iyi niyetli bir yaklaşım aramaz” şeklinde konuştu. Gözaltına alınan avukatların yıllardır savunma mesleğini sürdürdüklerini belirten Canduran, “Kaçacaklar mı?” diye sordu. Burada bir hukuka uygunluğun dışarıdan bakılınca görülmediğini ifade eden Canduran, Semih ve Nuriye'ye devletin ve yargının bakışının da güvenilir olmadığını söylemişti.
Bu duruşmaya avukatlar çıkamayınca kimin ne kazanacağını soran Canduran, “Ülkemizde hukuk ayıpları işleniyor. Sanki insanları savunmasız bırakma, benden olmayanın savunmasına kimse giremez anlayışı, mahkeme karşısında yalnız bırakırım düşüncesi hakim olmaya başladı. Bu durumlar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) gidince ülkemizi nasıl savunacağız? Bu ancak Ortaçağ engizisyon mahkemesine has bir tavırdır” diye konuşmuştu.
Gülmen ve Özakça’nın avukatlığını üstlenen Halkın Hukuk Bürosu üyelerine önceki gün İstanbul ve Ankara’da operasyon yapılmış, 16 avukat gözaltına alınmıştı.
Özgürlükçü Hukukçular Platformundan Avukat Ruken Gülağacı, avukatların gözaltına alınmasının Gülmen ve Özakça’nın savunma hakkına ve onların haklı taleplerine yönelik saldırı olduğunu söyledi. Bu gözaltı işleminin birçok davayı savunmasız ve avukatsız bıraktığını kaydeden Gülağacı, “İlk hedefin Nuriye ve Semih olduğunun farkındayız ama gözaltına alınan arkadaşlarımız birçok devrimcinin, yurtseverin, Kürt’ün, işçinin, kadının avukatlığını da yapıyor. Onların 1 günlük gözaltı ya da tutuklanmaları savunma hakkına yönelik uzun süredir devam eden saldırının yeni bir boyutu. Biz ÖHP olarak, duruşmaya daha güçlü katılım sağlayacağız ve hem Nuriye ve Semih’in yanında olduğumuzu hem de arkadaşlarımızın sürdürdüğü bu hukuk mücadelesinin arkasında olduğumuzu söyleyeceğiz” dedi.
Türk Tabipleri Birliği İnsan Hakları Kolu, 190 gündür açlık grevinde olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın bugün görülecek davalarına ilişkin yazılı bir açıklama yapmıştı. Mahkeme heyetinin ve Adalet Bakanlığı’nın savunma yapacak koşulları sağlamasının kritik önem taşıdığı belirtilen açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
“Açlık grevinin bedenlerinde yarattığı hassasiyet nedeniyle zorla taşıma, kelepçeli taşıma, tedaviye zorlama gibi etkenler, doku yıkımını artırarak hayati tehlikenin artmasına yol açacaktır. Cezaevlerinin sağlıklı bir insan için bile, kapalı ve güneş ışığından yoksun ortam, yetersiz havalandırma, sınırlı fiziksel koşullar nedeniyle sağlığı bozucu etkileri bulunmaktadır. Uzamış açlık durumundaki insanlarda bu etkenler ölümcül sonuçlara yol açabilecektir. Açlık grevi sürecinde yaşamı olumsuz etkileyen cezaevi koşullarından kurtulmaları için, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça acil olarak tahliye edilmelidirler."
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, açlık grevlerinin 76. gününde çıkarıldıkları mahkemece "tutuklanmamaları halinde adaletin işleyişine zarar verecekleri" ve "adli kontrol koruma tedbirlerinin yetersiz kalacağı" gerekçeleriyle 23 Mayıs 2017 tarihinde tutuklanmıştı.
KHK ile ihraç edilmeden önce Nuriye Gülmen Selçuk Üniversitesi'nde akademisyen, Semih Özakça ise Mardin'de ilkokul öğretmenliği yapıyordu.
Savcılık, Gülmen ve Özakça'yı DHKP-C üyeliği ve propagandası ile suçlamıştı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da Gülmen ve Özakça'nın DHKP-C üyesi olduğunu söylemişti.
Açlık grevindeki tutuklu eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın ilk duruşması görülüyor. Savcı, mütalaasında Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın tutukluluk hâllerinin devamını istedi.
Davada tutuksuz yargılanan Acun Karadağ'a hakim "Hala çalışıyor musunuz?" sorusunu yöneltti. Karadağ ise "KHK ile ihraç edildim" şeklinde yanıt verdi.
Karadağ şunları söyledi:
"12 Eylül tarihinde avukatlarım saldırıya uğradığı, gözaltına alındığı için ek süre talep ediyorum. 12 Eylül tarihinde avukatlarıma yapılan bu saldırı savunma hakkıma da müdahaledir."
Karadağ'dan sonra sözü Avukat Murat Yılmaz aldı. Yılmaz, "Duruşma salonu önünde adliye önünde saldırıya uğradık. Bu yüzden sinirliyiz. sert olacağız! Davaya 1130 avukat yetki verdi ve 100'ün üzerinde avukatla basına 3 dakikalık açıklama yapacaktık. 3 dakika, 18 meslektaşımızın gözaltına alınmasını anlatacaktık. Ben ve pek çok avukat tekme yedi" dedi.
Yılmaz, hapishanede dün saat 16:00'da Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın mahkemeye getirilemeyeceğine ilişkin tutanak tutulduğunu söyledi.
Nuriye ve Semih için derhâl beraat kararı talebinde bulunan Av. Murat Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Personel yetersiz deyip duruşmaya getirmiyorlar. Yüksek caddesini yüzlerce çevikle kapatan, adliyeyi ablukaya alan, güvenlik gerekçesi ve personel yetersizliği sebebi ile Nuriye ve Semih’i duruşmaya getirmiyor. Biz bunun gerçek neden olmadığını biliyoruz. Nuriye ve Semih’e yöneltilen suçlardan biri de "kamuoyu yaratacakları", "gezi benzeri eylemlere yol açacakları" iddiaları. Geziyi yaratan devlettir. Eğer devlet haklara saldırı yaparsa buna karşı itiraz da olur. Defalarca saldırdılar olmadı en son tutukladılar. Baktılar olmuyor İçişleri Bakanı direk devreye girdi ve dedi ki 'hakkında verilmiş örgüt üyeliği kararı var.' Ama böyle birşey yoktu. 7 Şubat'tan beri teknik takip yapılmış ancak tekbir suç unsuru bulunmamıştır. çünkü yoktur. AYM'nin kararında Açlık Grevi korunması gereken bir hak olarak yorumlanmıştır. Nuriye ve Semih'in duruşmaya getirilmemesi, duyulan korkunun göstergesidir."
Avukat Yılmaz'ın savunmasının ardından sözü Avukat Betül Vangölü Kozağaçlı aldı. Kozağaçlı, şunları söyledi:
"Nuriye ve Semih’in avukatlığını yapan, ziyaret eden savunmasını hazırlayan bir kısmı büro arkadaşım gözaltında. KHK’ler ve OHAL üzerinden bedelleri ödettirilmeye çalışılıyor. Tüm bu saldırılara direnenler var, itiraz edenler var. Neden Nuriye ve Semih tutuklu? Çünkü işlerini geri istedikleri için açlık grevi kararı aldılar. Sesleri tüm dünya tarafından duyuldu. Nuriye ve Semih için bugün yüzlerce insan burada. Hepsi aynı dünya görüşüne mi sahip, hepsi Nuriye ve Semih gibi mi düşünüyor? Hayır. Bu kadar insanı bir ara getiren Nuriye ve Semih'in haklı ve meşru talepleri. Avukat arkadaşlarım gözaltında fakat biz buradayız, olacağız. Birlikte yargılandığım meslektaşım duruşmada söylemişti "Hukuk diye helvadan put yapmışsınız acıkınca yiyorsunuz." Durum aynen böyle. Bugün Nuriye ve Semih’in buraya getirilmemesinin nedeni "yiyorlar" yalanlarının ortaya çıkacak olmasıdır. Size 1030 kişilik yetki belgesi sunuyorum. Nuriye ve Semih avukatsız kalmaz. Ellisini alırsınız yenileri gelir. Bugün Nuriye ve Semih’in buraya getirilmemesinin nedeni "yiyorlar" yalanlarının ortaya çıkacak olmasıdır. Nuriye ile Semih çok onurlu bir davranış sergiliyorlar. Taleplerinin karşılanmasını,özgürlüklerini ve beraatlerini talep ediyoruz."
Avukat Ömer Faruk Eminağaoğlu:
"Görevleri sanıkları duruşmaya getirmek olanların bu görevlerini yapmamaları sebebi ile suç duyurusunda bulunmanızı talep ediyorum; ayrıca mevzuatımızda açlık grevi yapmak diye bir suç yoktur. Sanıkların başka işledikleri bir suç da yoktur. Açlık grevi ifade özgürlüğüdür, hiçbir yasal düzenlemede suç olarak tanımlanmadığı için derhal beraat kararı verilmelidir. Okuduğunuz jandarma tutanağından da anlaşılacağı üzere sanıkların fiziksel olarak kaçma durumları yoktur. Kaçma şüphesinden de bahsedilemez."
Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkan Yardımcısı Avukat Münip Ermiş:
"Dışarıda çevik amiri bir taraftan tekmeliyor, bir taraftan da 'derdinizi içeride anlatın' diyordu. Bir yıldır OHAL ve KHK sebebi ile insanlar sürekli bize gelip işten atıldığını anlatıyor. Yargı mekanizması ortadan kaldırılmış, komisyon kurulmuş. 'Biz dava açamayız' diyoruz bize gelen insanlara. Çünkü KHK ile engellenmiş."
Avukat Duygu Demirel:
Müvekkillerimiz Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ölmek için değil yaşamak için açlık grevi yapıyorlar. İşleri, ekmekleri için.
Ankara Baro Başkanı Avukat Hakan Canduran:
"Nuriye ve Semih’in tutuklama gerekçesini "tutuklanmazlar ise adaletin tecellisine zarar verirler" şeklinde tarihe utanç olarak düşecek bir gerekçe yazıldı. Benim de içinde olduğum 111 aydın Nuriye ve Semih ile ilgili insanı bir gazete ilanı verdik. İçişleri Bakanı Nuriye ve Semih'i terörist bizi teröre destek verenler olarak hükme bağladı. Mahkeme olarak hüküm kurma yetkisini bakanlığın elinden alın ve bu iki masumu bırakın. Bizim sizden istediğimiz lütfen İçişleri Bakanından yargılama yetkisini alın, Nuriye ve Semih'in işlerine iade edilmelerini sağlayın. İçişleri Bakanı mahkemenizin yerine geçerek hüküm kurmuş ve Nuriye ile Semihi terörist ilan etmiştir. Sizden ricamız yargılama yetkisini İçişleri Bakanı'nın elinden alarak bağımsız bir mahkeme olduğunuzu göstermenizdir."
Van Baro Başkanı Avukat Murat Timur:
"İki nedenle katılıyorum bu duruşmaya. Biri avunmayı temsil eden 18 avukat arkadaşımızın burada olamaması, diğeri Türkiye'nin her yerinde işi elinden alınan, haksızlığa uğrayanlara Nuriye ve Semih’in umut olması. Bu siyasi bir tiyatro. Bu tiyatroda olmakta utanıyorum. Vicdanınıza sesleniyorum! Her şeyi kaybedebiliriz ama vicdanımızı kaybetmemeliyiz.Tutukluluk hakkında karar verirken bunu unutmayın."
Adana Baro Başkanı Avukat Veli Küçük:
"Ülkemizde hukuk devleti ve demokrasi askıya alınmıştır. 15 Temmuz'da darbe engellendi derken 20 Temmuz'da sivil dikta ilan edildi. Nuriye ve Semih uluslararası ve anayasadan kaynaklanan haklarını talep etme haklarını kullanmıştır. Haksızlığa uğradıkları için biat etmemiş ve bu sebeple hedef seçilmişlerdir. Sayın heyetinizin tarihsel sorumluluğu vardır."
Antalya Baro Başkanı Avukat Polat Balkan:
"Ben de 111 imzacıdan biriyim ve Sincan'da Semih'i ziyaret edenlerdenim. Darbe engellendi bu iyi ancak 20 Temmuz'dan sonra yapılanlar sebebi ile yine biz zarar görüyoruz. Bir cenaze defnedildikten sonra mezardan çıkarılıyor bunu yapanlar ile masum insanlar ancak adalet sağlanır ise bir arada yaşayabilir."
Sakarya Baro Başkanı Avukat Zafer Kazan:
"Burada önemli olan artık duruşma tutanağına yazılanlar değil sizin vicdanınızdır, tarih bunu yazacak. Hak arama mücadelesi kişinin kendisine ilişkindir saygı gösterilmelidir. Bugün de bir hak aranıyor; işini geri istiyorlar. Ben Nuriye ve Semih yaşasın istiyorum. Kişisel düşüncem açlık grevini bırakmaları; ancak bu mesele böyle çözülmez. Ekmeklerini istiyorlar. Bu iddianameyi iade etmeliydiniz. Bu iddianame kıyas yapıyor. Ceza hukukunda kıyas yasaktır. Kıyasla delil yaratılmıştır. Hiç istemeyiz, düşünmek bile istemiyoruz; ancak Nuriye ve Semih ölecekler ise bırakın özgür ölsünler. 40 kiloya düşmüş insan nasıl kaçsın? Ölmeyi göze alan insan neden kaçsın? Tutukluluğun gereği ne?"
Mahkeme Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın tahliye talebini 'kuvvetli suç süphesi, tutukluluğun ölçülü olması ve delillerin henüz toplanmaması' gerekçesiyle reddetti. Duruşma 28 Eylül'e ertelendi. Bir sonraki duruşma Sincan Cezaevi'ndeki duruşma salonunda görülecek. Sanık Acun Karadağ'a ise 3 avukat sınırı getirildi.
Tutanakta, şöyle denildi:
“Bilindiği üzere aşırı sol terör örgütü yandaşlarının provokasyon çıkarmak ve her iki tutuklunun açlık grevi faaliyetine destek ve moral vermek, istismar etmek amacıyla başta ilimiz şehir merkezinde, ülkemizin değişik şehirlerinde ve Sincan Cezaevi Kampüsü nizamiye bölgesinde zaman zaman izinsiz toplantı ve gösteri faaliyetleri icra etmeye çalışmaktadır. Bu duruşma nedeniyle yapılan istihbari çalışmalar neticesinde özellikle DHKP-C terör örgütü yandaşlarının “Semih ve Nuriye’ye uzanan eller kırılacak, 14 Eylül’de Nuriye ve Semih’e özgürlük, 14 Eylül’de Ankara Adliyesi’nde buluşalım” gibi sloganlarla sosyal medya üzerinden örgütlenerek duruşma günü provokasyon çıkarmak amacıyla Sincan Cezaevi Kampüsünden Ankara Adliyesine giden yol güzergahında, Ankara Adliyesi etrafında, duruşma salonu içerisinde ve çevreside ses getirici bir takım provokatif eylemler yapacakları değerlendirilmektedir.
Bu nedenlerle her ne kadar duruşmada hazır edilmesi talep edilen tutuklu sayısının iki kişi olmasına rağmen, yukarıda arz edilen bilgiler kapsamında çok sayıda cezaevi personeli görevlendirilerek emniyet tedbirleri alınması gerekmektedir.
Ayrıca ade geçen tutukluların (194’üncü günde) açlık grevinde olması ve buna bağlı çok ciddi sağlık problemlerinin olması nedeniyle ambulansla sedye ve tekerlekli sandalye ile nakillerinin yapılması gerektiği, Ankara Adliyesi tutuklu ve hükümlü nezarethaneler bölgesinin fiziki koşullarının ve hijyen şartlarının bu duruma müsait olmaması, duruşmanın icra edileceği duruşma salonunun zemit üst katta olması sebebiyle nezarethaneler bölgesinden duruşma salonuna çıkılacak merdivenlerin dik ve dar olması, tutukluların tekerlekli sandalye ve sedye ile çıkarılmasına müsait olmaması nedenleriyle tutukluların duruşma salonuna çıkarılmasında çok ciddi hayati risklerin oluşabileceği değerlendirilmektedir.
Yukarıda icra edileceği arz edilen faaliyetlerin yoğunluğu, bu faaliyetlere görevlendirilecek personel sayısının fazla olması, bu nedenle personel yetersizliği, oluşabilecek sağlık sorunları nedenleriyle tutuklu Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın duruşma gün ve saatinde hazır edilemeyeceğine dair iş bu tutanak tarafımızdan tanzimle imza altına alınmıştır. (13 Eylül 2017-Saat 16:00)
İşte o tutanak:
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın yargılandığı dava öncesi Ankara Adliyesi önünde eylem yapan yurttaşlara müdahale eden polis, 24 kişiyi gözaltına aldı.
Duruşma öncesi içlerinde bazı CHP ve HDP'li milletvekillerinin de bulunduğu bir grup basın açıklaması yapmak istedi. Adliye önünde basın açıklaması yapılmasına izin vermeyen polis, biber gazı ile eylemcilere müdahale etti; 24 kişiyi gözaltına aldı.
Halkın Hukuk Bürosu'nun aktardığına göre, gözaltına alınanların bir kısmı şöyle: Engin Karataş, Cengiz Çaglar, Arjin Çaglar, Cafer Keleş, Sultan Aydoğdu, Cemile Temizkalp, Özlem Yılmaz, Nurcan Ortakçı, Gülbahar Yeter, Reyhan Ünal, Melike Pala, Ruken Arslan, Selma Tokaç, Sibel Balaç, Murat Yüksel, Neslihan Albayrak, Aleyna Sert, Furkan Bircan, Barış Orhan, Esmanur Kaşran, Deniz Sönmez, Betül...
Avukatlara duruşma salonu önünde müdahale
Duruşma başladığı sırada çevik kuvvet polisi duruşma salonunun önünde bekleyen avukatlara müdahale etti. Polis, avukatları merdivenlerden aşağı sürükleyerek indirdi. Polisin müdahalesine duruşma salonundaki avukatlar da tepki gösterdi.