Ebola için temkinli iyimserlik

Ebola için temkinli iyimserlik

Batı Afrika ülkelerinde ortaya çıkıp hızla yayılan Ebola salgını 2014’e damgasını vurdu. Virüsün bu kadar hızlı yayılabileceğini başlangıçta kimse tahmin edemedi. Bu nedenle etkin müdahale gecikti, tarihin en büyük Ebola salgını 7 bin 693 can aldı, virüs 20 bin kişiye bulaştı.

Her şey 2 Aralık 2013’te başladı. Gine’de küçük bir köyde yaşayan 2 yaşındaki Emile birden bire ortaya çıkan karın ağrıları, kusma ve ateşin ardından dört gün sonra hayatını kaybetti. Kısa süre içinde annesi, kız kardeşleri, büyükannesi ve bir hemşire de yaşamını yitirdi. Emile, bilim insanları tarafından Ebola salgınının ‘başlangıç vakası’ sayıldı.

2014 Mart ayı sonu itibariyle Ebola 60 can almış, virüs 100 kişiye bulaşmıştı. Gine Sağlık Bakanlığı Dünya Sağlık Örgütü’ne Ebola salgını çıktığını resmen bildirdi. Ebola kısa süre içinde komşu Sierra Leone, Liberya ve Nijerya’ya sıçradı. Ebola’nın bu kadar hızlı bir şekilde yayılabileceğini kimse tahmin etmemişti.

Kontrolden çıktı

İlk vakadan altı ay sonra sağlık yetkilileri, Ebola’nın ilk ortaya çıktığı 40 yıl öncesinden bu yana en ağır salgının yaşandığını ve salgının kontrolden çıktığını duyuruyordu. Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütünden Florian Westphal şunları söylüyor:

“Salgının kapsamının anlaşılması ve harekete geçilmesi zaman aldı. Yaz sonu itibariyle çeşitli devletler adım atacaklarını bildirdi. Sonra asıl eksikliğin eğitimli personel olduğu anlaşıldı. Bu personelin bulunması, eğitilmesi, salgın bölgelerinde tedavi merkezleri ve diğer yapıların kurulması uzun zaman aldı.”

7 Ağustos 2014’te Ebola Avrupa’ya ulaştı. Salgın bölgesinde görev yapan ve virüse yakalanan rahip Miguel Pajares, İspanya hükümeti tarafından tedavi için uçakla Madrid'e getirtildi, ancak birkaç gün sonra öldü. Bölgeden tedavi için Avrupa ülkelerine giden başka hastalar da oldu. Ardından virüs ilk kez Afrika’daki salgın bölgeleri dışında iki hemşireye bulaştı ama tedavileri sonuç verdi.

ZMapp umudu

Bilim insanları bazı hastalar ölürken, bazılarının nasıl olup iyileşebildiği sorusuna hala yanıt arıyor. Amerikalı doktor Kent Brantly ve hemşire Nancy Writebol, tedavileri sırasında üzerlerinde ZMapp ilacının denendiğini açıkladılar. O ana kadar sadece hayvanlar üzerinde denenmiş olan ZMapp, birden umut oldu. Sonuçta Ebola’ya karşı ruhsatlı hiçbir ilaç yoktu. Yoğun tartışmalar eşliğinde Dünya Sağlık Örgütü Ebola tedavisinde ruhsatsız ilaçların da kullanılabileceği tavsiyesinde bulundu.

8 Ağustos 2014’te Dünya Sağlık Örgütü uluslararası olağanüstü hal ilan etti. Vaka sayısı bin 711’e, ölü sayısı bine yükselmişti. Dünya çapında yardımlar artırıldı, hava köprüleri, tedavi merkezleri kuruldu.

"Yardımlar devam etmeli"

Yıl sonu itibariyle Ebola manşetlerden düşse de uzmanlar her an tetikte olunması gerektiği uyarısında bulunuyor. Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütünden Florian Westphal, salgından etkilenen ülkelerde sağlık sistemlerinin çöktüğünü, yardımların devam etmesi gerektiğini vurguluyor:

“Öncelikle bu salgına hakim olmak gerekiyor. Çeşitli ülke ve hatta bölgelerde farklı durumlar söz konusu. Liberya konusunda temkinli iyimserlik için neden var. Ama orada da farklı bölgelerde tablo farklı. Sierra Leone’de de salgının tamamen üstesinden gelinebilmiş değil. Temkinli ve dikkatli olmak gerek. Her gün yeni vakalar ortaya çıkıyor. Önce salgını kontrol altına alıp yeni vakalara hızlı tepki vermeyi başarabilirseniz o zaman ülkedeki sağlık sistemini bütün olarak yeniden düzeltmeye odaklanabilirsiniz. Ve bunun için 2015 ve 2016'da da uluslararası yardımlara ihtiyaç olacak. Salgından etkilenen ülkeler bunun altından tek başına kalkamaz.”

Salgının vurduğu Batı Afrika ülkelerinde sadece sağlık sistemi değil, sosyal ve ekonomik durum da kötüleşti. Karantina önlemleri, seyahat ve nakliyat kısıtlamaları, bu ülkelerde huzursuzluklara, panik alımlara, fiyatlarda artış ve gıda sıkıntısına yol açtı. Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütünden Florian Westphal, üç ay öncesine göre medyada daha az yer aldığı için Ebola krizinin unutulmamasını umduklarını belirtiyor ve “Artık televizyonda pek görülmüyor diye krizin aşıldığı yanılgısına düşülmemeli” diyor.