Ebola virüsü insanlığı şimdiye kadar hiç bu denli korkutmamıştı. Bilim insanlarının Kongo'da 1976'da keşfettikleri virüs bugüne kadar Kongo, Sudan, Uganda ve Gabun'da 20 kez salgın halinde ortaya çıkmıştı. 2000 ile 2001 yılları arasında Uganda'da 425 kişi Ebola'ya yakalanmıştı. Aradan dört yıl geçtikten sonra ortaya çıkan yeni bir salgından ise 149 kişi etkilenmişti. Daha sonraki iki yılda Ebola'nın etkili olduğu Uganda'da virüs bulaşanların sayısı 30 civarındaydı.
Uganda Virüs Araştırmaları Enstitüsü'nde görevli Virolog Trevor Schoemaker, önceki yıllarda virüsün erken teşhis edilemediği için hızla yayıldığını belirterek, “Önceki yıllarda, virüsün insanlara bulaştığı aylarca gizli kalıyordu. Bu süre içinde de çok sayıda kişiye bulaşıyordu" diye konuştu.
İlk belirtilerin ortaya çıktığında kan örneklerinin tahlil için ABD'ye gönderildiğini ifade eden Schoemaker, bu nedenle tahlil sonucunun belirlenmesi ve yardım ekiplerinin bölgeye gelmesinin günler hatta haftalar aldığını belirtti. Bu sorunun farkına varan Schoemaker ile ekibi 2010'da Uganda'da bir laboratuvar kurdu.
Schoemaker, laboratuvarda kan testinin sonucunun bir günde alındığını belirterek, pozitif bir sonucun çıkması durumunda derhal önlemler alındığını vurguladı. Uganda'da sorun önemli ölçüde denetim altına alınmış görünüyor. Ancak diğer ülkelerde durum farklı.
Şu anda Uganda dışında Ebola ile mücadele eden ülkelerde hastaneler dolmuş durumda. Yetersiz tedavi koşullarının doğurduğu olumsuz sonuçlar nedeniyle buralarda halkın sağlık sistemine güveni de az. Sierra Leone'de 1991 ile 2002 yılları arasında süren iç savaşta aralarında hekimler ve hasta bakıcıların da bulunduğu halk göç etmek zorunda kaldı.
German Doctors adlı yardım kuruluşunun Afrika Koordinatörü Katja Ment kendi idarelerinde bir hastanenin de bulunduğu Sierra Leone'de eğitimli yerli halkın kalmadığını belirterek şöyle konuştu:
“Hastane yöneticimiz, radyodan anons edilerek, halkın bulundukları bölgeyi terk etmemesinin istendiğini bildirdi. Ancak anonsu duyan halk panik halinde evlerini terk ederek çalılık alanlara gizlenmiş. Polis çevreyi ablukaya aldı, ancak halk bir yolunu bulup kaçmaya çalışıyor.”
Katja Ment, halkın devlete güvenmediğini, bu nedenle salgın konusundaki uyarıları ciddiye almadığını belirterek, böylece virüsün hızla yayıldığına dikkati çekiyor.
Ebola virüsünün etkili olduğu Uganda dışındaki bölgelerde halkın daha hareketli olduğu biliniyor. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre bu durum hastalığın şimdiye kadar görülmeyen bir süratle Batı Afrika'da hızla yayılmasına neden oluyor.
Dünya Sağlık Örgütü Sözcüsü Fedela Chaib salgının önlenmesi için bölgede seyahat sınırlamasına gidilmesi gerektiğini belirterek, “İnsanlar çok sık seyahat ediyorlar. Bu nedenle, Ebola vakalarının çok sık görüldüğü bölgelerde halka seyahat sınırlaması getirilmeli. Ancak bu yolla virüsün diğer bölgelere taşınmasının önüne geçilebilir” diye konuştu.
Hastalıkla mücadelede en etkili yöntem aydınlatma kampanyaları. Uzmanlar bu bağlamda radyolardan çağrılar yapıyorlar, camilerde, kiliselerde, okullarda etkinlikler düzenliyorlar. Kampanyaların etkisi özellikle Liberya'da kendisini gösteriyor. İmamlar ve rahipler sürekli uyarılara bulunuyor. Liberya iletişim kurumu, cep telefonlarına mesaj yollayarak Ebola hakkında bilgi veriyor.