Bahçeli "Dün hedef Ecevit'ti, bugün Erdoğan" dedi; koltuğunu kaybeden Ecevit MHP liderinin 'erken seçim' çağrısı için ne demişti?

Bahçeli "Dün hedef Ecevit'ti, bugün Erdoğan" dedi; koltuğunu kaybeden Ecevit MHP liderinin 'erken seçim'  çağrısı için ne demişti?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin partisinin bugünkü grup toplantısında yaptığı konuşma ve özellikle erken seçim tartışmaları ile ilgili olarak kullandığı, “Dün siyasi belirsizlikten bahseden tehlikeli zihniyetin çırakları bugün erken seçim dayatmalarıyla aynısını tekrarlamaktadır. Gerçekten de Kemal Derviş’in yetiştirmeleri CHP’de köşe başlarını tutmuştur. Dün hedef Bülent Ecevit’ti bugün Recep Tayyip Erdoğan’dır” ifadeleri, Türkiye için tarihi bir dönemeç olan 3 Kasım 2002 seçimine giden sürecin anımsanmasına yol açtı. Zira 3 Kasım 2002 seçiminin yapılmasını, erken seçime o dönem Ecevit’in başbakanlığındaki koalisyon hükümetini oluşturan partilerin son derece kırılgan ve zayıf biçimde girmesini sağlayan isim de Bahçeli’ydi.

1999 depremi, özel bankaların batışı, Ecevit’in rahatsızlanması ve bir türlü çözülemeyen yapısal problemler Türkiye’nin tarihindeki en büyük ekonomik krizlerden birini yaşamasına yol açtı. Tarihe 2001 krizi olarak geçen bu dönem, 19 Şubat 2001’deki MGK toplantısında dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, çıkan tartışma sonrası, Başbakan Ecevit’e anayasa kitapçığı fırlatması ile başladı. Borsa bir anda yüzde 14 değer kaybetti, dolar bir haftada Türk lirası karşısında yüzde yüz değer kazandı. Bankaların gecelik faizleri yüzde 760’lara kadar yükseldi. Bülent Ecevit başbakanlığındaki koalisyon hükümetinde, MHP lideri Devlet Bahçeli ve dönemin ANAP lideri Mesut Yılmaz başbakan yardımcısı olarak görev yapıyorlardı. Üç isim Çankaya Köşkü’nde yaşananlardan sonra yeni bir yol haritası belirlemek zorundaydı.

Ekonomik tablo çok ağırdı. Koalisyon hükümeti, çözümü, Dünya Bankası’nda görevli Kemal Derviş’i bakan olarak görevlendirmekte buldu. Ecevit tarafından davet edilen Derviş, kısa zaman içerisinde özellikle MHP’li bakanlarla ters düşmeye başladı.

Beklenmedik seçim çağrısı

Derviş, ekonomiye ilişkin yapısal önlemler alınmasının zorunlu olduğunu belirterek, Ecevit’in desteğiyle programını sürdürüyordu. Ecevit ise bir yandan sağlık sorunlarıyla, bir yandan partisinin içindeki huzursuzluklarla, bir yandan da koalisyon hükümetindeki çatlaklarla boğuşuyordu.

Aynı dönemde Refah Partisi'nin kapatılmasından sonra Milli Görüş hareketinden kopan aralarında Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Abdüllatif Şener gibi isimlerin bulunduğu siyasetçiler 1 Ağustos 2001 tarihinde Adalet ve Kalkınma Partisi'ni kurdu.

DSP’de ise liderlik kavgası başladı.

2002 başında sağlık sorunları ağırlaşan, uzun süre önce hastanede, sonra evinde yatmak zorunda kalan Ecevit, “sağ kolu” olarak görülen Hüsamettin Özkan’dan gelen, “Başbakanlıktan çekil” çağrısını geri çevirdi. Ecevit’in bu teklife tepki göstermesi üzerine Özkan, Başbakan Yardımcılığı görevinden istifa etti.

Hemen ardından Özkan, İsmail Cem ve Kemal Derviş’in Yeni Türkiye Partisi adındaki partiyi kuracakları haberleri açığa çıktı. Özkan ve Cem, DSP’den ayrıldı. Derviş ise projenin ölü doğmasına yol açan bir karar vererek yeni partiye katılmadı. Sürpriz biçimde CHP saflarına geçti. Derviş, öteden beri siyasi istikrar olmadan ekonomik refahın olamayacağını söylüyor, bu sözleri özellikle MHP tarafından, “hükümeti yıkmak istiyor” iddialarına yol açıyordu.

Bahçeli’nin sözleri: Dün hedef Ecevit’ti bugün Erdoğan

Bahçeli’nin bugün grup toplantısında yaptığı konuşmadaki iddialar, bu algıya dayanıyor. Bahçeli, bugün, o dönemi anlatırken yine Derviş’e yüklenerek, şunları söyledi:

“4 Temmuz 2002’de 57. koalisyon hükümetini oluşturan partilerin genel başkanları olarak Türkiye ekonomisinde yaşanan sorunlarla ilgili Başbakanlık Konutu’nda bir toplantı yapmıştık. Bu toplantıya ekonomi bürokratları, bakanları pek tabii Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş de katılmıştı. Bakanlık görevini DSP kontenjanından üstlenmiş bu kiralık batı komiseri, o günkü toplantıda defalarca siyasi belirsizlikten bahsetmiş, yeni bir siyasi senaryoya ihtiyaç olduğunu sürekli vurgulamıştı. Derviş, merhum Ecevit’in koltuğundan inmesini sağlayacak, koalisyon hükümetini dağıtacak, kendisine verilen talimat listesinde ne var ne yoksa uygulamasına refakat edecekti. Dün siyasi belirsizlikten bahseden tehlikeli zihniyetin çırakları bugün erken seçim dayatmalarıyla aynısını tekrarlamaktadır. Gerçekten de Kemal Derviş’in yetiştirmeleri CHP’de köşe başlarını tutmuştur. Dün hedef Bülent Ecevit’ti bugün Recep Tayyip Erdoğan’dır. İsimler değişse de oyunlar hep aynı oyundur. Kurgu aynıdır, kumpas aynıdır, komplo aynıdır. 57. hükümet gitti gitmesine Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk kabinesi gitmeyecek, sayın Cumhurbaşkanımızı göndermeye gücü asla yetmeyecektir.”

Ecevit nasıl gitti?

Derviş’in etkisi bilinmez ancak Ecevit’in ABD’nin Irak’taki planlarına karşı çıktığı için gönderildiğine yönelik yazılan çok sayıda haber, yazı, kitap arşivde duruyor.

Bu iddialar yeni değil. Ancak somut olarak Ecevit’in başbakanlık koltuğunu kaybetmesine 3 Kasım 2002’de erken seçime gidilmesi yol açtı.

Bu kapıyı açan isim de Bahçeli’ydi. Tıpkı erken seçim isteyerek Erdoğan’a başkanlık sisteminin kapılarını açması gibi…

Bahçeli, anketlerde koalisyon ortakları DSP ve ANAP’ın, hatta MHP’nin diplerde görüldüğü, ekonominin rayına oturmadığı, koalisyona yönelik kamuoyu algısının en negatif olduğu dönemde, 15 Temmuz 2002’de sürpriz bir erken seçim çağrısı yaptı.

O dönem uzmanlar bu çağrıyı, “koalisyon partileri için intihar” olarak nitelendirdi ve haklıydılar.

Ecevit’in sitemi

Erken seçim çağrısına ANAP lideri Yılmaz olumsuz yanıt verdi. Ecevit de şaşkındı ve seçimi istemiyordu. Bahçeli’ye sitem ettiğine yönelik iddialar çok sayıda habere yansıdı. Seçimi istemediğini açıktan da dile getiriyor, Bahçeli’yi ikna etmeye çalışacağını söylüyordu.

O dönem katıldığı televizyon programında, “Erken seçim çağrısı çok erken. MHP’yi vazgeçirmeye çalışıyorum” diyen Ecevit, AB konusunda koalisyon ortağı 3 partiyi de tatmin edecek çözümler bulunması durumunda Bahçeli’nin de erken seçimden vazgeçmesini umduğunu belirtti. Başbakan Ecevit, aynı programda, koalisyon ortaklarına danışmadan erken seçim çağrısı yapan Bahçeli’ye sitemini ilettiğini de vurguladı.

Ecevit, bir başka programda ise MHP’yi ikna edebilmek için, “Rejim sorunu” uyarısı yaptı. AKP’nin birinci parti olması, sonradan kapatılan HADEP’in barajı aşması halinde, Türkiye’nin rejim sorunu yaşayacağını belirterek MHP’yle uzlaşmaya çalıştı ancak yine başarısız oldu.

“Kimse nedenini bilmiyor”

Ecevit, gazeteci Mehmet Çetingüleç’in kitaplaştırdığı anılarında da o dönemi şu sözlerle anlattı:

“’Sayın Bahçeli, Kasım ayı sonunda seçim yapılmalı’ dedi. Halbuki kısa bir süre önce bütün koalisyon ortağı partiler ‘erken seçime gerek yok’ demişlerdi. Ama birdenbire bir karar değişikliği oldu. Bunun nedenini anlayamadık. Öyle tahmin ediliyor ki, Sayın Devlet Bahçeli kendi partisine yönelik birtakım tertipler düzenlendiği izlenimi edinmiş ve o karara varmış. Kimse içyüzünü bilmiyor tam olarak. Öyle bir nedenden veya başka bir nedenden bilemiyorum, erken seçim istedi ısrarla... Ne tertibi olduğunu ben bilmiyorum, kimse de bilmiyor... Bu türlü dedikodular dolaşıyordu o sırada.. Sayın Mesut Yılmaz da, Sayın Devlet Bahçeli'den yana oldu ve erken seçim tekliflerini kabul etti. Ben de, "İçimize sindiremiyoruz ama madem ısrar ediyorsunuz parti meclisimizi toplayıp görüşünü alalım" dedim. Parti meclisi erken seçime karşı çıktı. Ama ona rağmen, koalisyon içindeki uyum ortamı dağılmıştı. Bu arada Kemal Derviş de erken seçimi kamuoyunun gündemine getirdi. Tabii bu, içerde ve dışardaki ekonomi çevrelerini hükümetin gidici olduğu noktasına getirdi. Oysa enflasyon düşmüş, ekonomi canlanmştı. Çok büyük bir fırsat kaçırıldı. Kemal Derviş tahrik etti. Onun arkasından işte YTP denen bir partinin kuruluşuna katkıda bulundu. Sonra onları da bıraktı. CHP'ye girdi ve bu şekilde değişik oyunlar tertipler meydana gelmişti. Türkiye'de o sırada içeriden ve dışarıdan çok yoğun tertipler düzenlendi. Bunun için şu veya bu kişi demiyorum..."

Üç parti de baraj altında kaldı

1999 seçiminde sandıktan birinci parti olarak çıkan DSP, 3 Kasım 2002 seçiminde sadece yüzde 1,22 oranında oy alabildi. 1999 seçiminin ikinci partisi olan ve Türkiye’yi erken seçime götüren MHP yüzde 8.3’le, ANAP yü de 5,12 ile baraj altında kaldı. AKP, yüzde 34 oyla iktidara geldi. Barajı yüzde 19’la aşan CHP, Meclis’te tek muhalefet partisi olarak yer aldı. Türkiye, Bahçeli’nin erken seçim çağrısıyla tarihi bir dönemeç yaşadı.