Haftalık The Economist dergisi son sayısında Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerini değerlendirdi. Dergiye göre ilişkiler çöküyor ve Avrupa'nın mevcut koşullarda yapacacakları, dış politikada ne kadar ciddi olduğu konusunda bir sınav olacak.
Economist'in Avrupa sayfalarında Charlemagne köşesindeki yazı şöyle:
"Mustafa Kemal Atatürk, Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılması sonrası Türkiye'yi Avrupa'ya, daha geniş anlamda da Batı'ya demirledi..
"Türkiye Cumhurbaşkanı'nın arka arkaya attığı adımlarla gücünü daha da artırması ülkeyi doğusundaki komşularına daha da yaklaştırdı. Türkiye'nin AB üyeliği için yaptığı başvuru da artık alay konusu oldu. Son dönemde yaşanan iki gelişme, durumu daha da kötüleştirdi.
"12 Temmuz'da Türk Hava Kuvvetleri, Rus yapımı S-400 hava savunma sistemini teslim aldı. Bu durum, Türkiye'nin, NATO'nun F-35 savaş uçağı programından dışlanmasını da beraberinde getirdi.
"Daha sonra 15 Temmuz'da AB, Kıbrıs çevresindeki doğalgaz arama çalışmaları nedeniyle Türkiye'ye yaptırımlar uygulamaya başladı. Kıbrıs, kuzeyindeki üçte biri Türkiye tarafından kontrol edilen birlik üyesi bir ülke.
"AB'nin, yakın komşusunun kendisinden uzaklaşmasını durduramaması da kendisi açısından üzüntü verici bir durum. Birlik kendisini mahçup hissetmeli."
"Geçmişte birliğin Türkiye konusunda uzlaşmacı bir tavır takındığı dönemler oldu. Özellikle de Türkiye göçmen krizi sırasında para ve vizeler karşılığında AB'nin sınır muhafızı olarak davranmayı kabul ettiğinde. AB liderleri sık sık Türkiye'nin otoriterliğe kayışını eleştirmektense, sessiz kalmayı tercih ettiler."
"Diğer dönemlerde ise AB, "Anadolu" coğrafyasına dudak bükerek Türkiye'yi dışladı, birliğe üyelik perspektifi olmadığını savundu ve şimdi de Erdoğan'ın günahlarını cezalandırmak için ceza kesiyor.
"Tüm bunların sonucu ise olabilecek en kötü durum. AB, "havuç-sopa" politikasıyla Türkiye'yi cezbederek yeniden yanına çekebilir ya da boyun eğmeye zorlayabilir. Ancak AB'nin artık Türkiye'ye karşı kullanabileceği ne yeterli havucu ne de yeterli sopası var. "