İngiliz Economist dergisi, Doğan Medya Grubu'nun Erdoğan Demirören'e satışına ilişkin haberinde, Aydın Doğan'ın satışı ortaklarına dahi danışmadan gerçekleştirdiğini iddia etti. Economist bu iddiayı grubun içindeki kaynaklara dayandırdı.
Satışa ilişkin haberde, Erdoğan'ın, "yarı bağımsız medyanın son kalesinin 1.2 milyar dolara satılması ile, Afrin harekatından bir hafta sonra bir zafer daha kazandığı" yorumu yer aldı. Ülkede, Aydın Doğan'ın, "eğer imparatorluğunu Erdoğan'ın adamlarından birine satmaz ise tutuklanma riski ile karşı karşıya olduğunu inananların" olduğu da vurgulandı.
Economist dergisinde satışa ilişkin şu ifadeler öne çıkıyor:
"Bu ülkenin en büyük medya holdingi sahiplerinden biri için son kurşun oldu. Doğan Medya Grubu uzun yıllardır hükümet baskını altındaydı. Türkiye'nin devrilen laik düzeninin sembollerinden biri olan grubun yaşlanan sahibi Aydın Doğan'ın peşinde vergi müfettişleri ve savcılar vardı.
"Bu satışla Erdoğan ve müttefikleri, başkanlık ve parlamento seçimleri öncesinde neredeyse tüm büyük medya şirketlerini kontrol altına aldı. Analist Esra Arsan'a göre, Türkiye'de dağıtımda olan gazetelerin yüzde 90'ı hükümete yakın işadamlarının elinde.
"Doğan Grubu'nun yeni sahibi Erdoğan Demirören, bu sektöre, medyanın tamamını kontrol altına alma hedefinde olan hükümet tarafından itildi.
"2013 yılında, PKK ile devlet arasında yapılan görüşmelere ait detayların, gazetelerinden birinde yer alması sonrası gerçekleşen bir telefon konuşması sızmış, Türkiye Cumhurbaşkanı tarafından bu konuşmada öylesine azarlanmıştı ki, gözyaşları içinde "bu işe nereden girdim?" diye sorduğu duyulmuştu.
"Doğan grubu 2009 yılında, Erdoğan hükümetine yakın bir hayır organizasyonu ile ilgili yolsuzluk iddialarının Hürriyet gazetesinde yer alması sonrası 2.4 milyar dolarlık vergi cezasına çarptırılmıştı. Bu ceza sonrası Doğan, grup bünyesindeki Milliyet ve Vatan gazetelerini, 2011 parlamento seçimleri öncesi satmak zorunda kalmıştı."
"Doğan grubu çalışanları, satışa kaçınılmaz olarak baksalar da, bunun olayın şokunu azaltmadığını söylüyor ve haber merkezindeki havayı cenaze eviyle karşılaştırıyor. Geçmişte lafını sakınmayanların ilk olarak kovulması bekleniyor."
Economist'in satışa ilişkin yazısı, ismi açıklanmayan bir yazarın şu cümleleriyle bitiyor:
"Uslu olsak ve kendimizi sansürlemeye devam etsek de bu onlara yetmeyecek çünkü kalplerimizden geçenleri biliyorlar. Ne yazdığımız değil neyi temsil ettiğimiz önemli."