İngiliz Economist dergisi, Türkiye'de cezaevlerinde süren açlık grevlerinin Türkiye ve Kürtler arasında yeni bir gerilime yol açtığını yazdı. Dergi, açlık grevinde olan tutklu ve hükümlülerin, taleplerinde ısrarcı olduğunu, hükümetin umursamaz taleplerine rağmen anadilde savunma karşısında ödün verdiği kaleme aldı.
Economist, "Ölmeye başlarlarsa ne olacak?" sorusunun giderek daha ağır bir hal almaya başladığını, açlık grevlerinin 'kritik eşiğe' geldiğini vurguluyor.
Sadece şekerli su ve vitamin alan tutuklu ve hükümlülerin, anadilde eğitim-savunma, Abdullah Öcalan'ın hapishane koşullarının düzeltilmesi talepleri karşılanana dek greve devam etmeye ant içtiğini yazıyor. Dergi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın idam cezasını geri getirme tehdidiyle yanıt verdiğini belirtiyor.
Economist şöyle devam ediyor;
'Erdoğan 'bırakın, devam etsinler' diye homurdanarak, grevcilerle alay etti. BDP'li beş milletvekili greve katılınca da, umursamaz bir tavırla 'bazılarının gerçekten rejim yapmaya ihtiyacı var' dedi. Ama hükümet yine de, yeni bir yasayla ana dilde savunma hakkı talebi karşısında ödün verdi. Ankara'daki AB Büyükelçisi Jean-Maurice Ripert, bunun 'siyasi diyalog için bir alan yaratabileceğini' söyledi. Ama grevciler büyük ihtimalle Öcalan avukatlarıyla görüştürülene kadar durmayacak. Öcalan'ın durumu gizemini koruyor. 15 aydır avukatlarıyla görüştürülmedi. Hükümet, İmralı'ya giden feribot bozuk olduğu için diyor. Kimse buna inanmıyor. Eylül'de kardeşi Öcalan'ı ziyaret etti. Döndüğünde PKK liderinin bakımsız olduğunu ve Erdoğan'ın gizli barış görüşmelerine nokta koymasına yol açan PKK'nın son dönemdeki eylemlerini eleştirdiğini söyledi.'
Öcalan mı istemiyor, hükümet mi?
Economist, Öcalan'ın kardeşinin, Öcalan mı avukatlarını istemiyor, yoksa hükümet mi engel oluyor? sorusunu yanıtlamadığını söylüyor. Dergiye göre, 'Öcalan görüşmek istemiyor' teorisini savunanlar, Öcalan'ın tecritten, ev hapsine alınana dek avukatlarıyla görüşmek istemediğini savunuyor. İkinci teoriyi savunanlarsa, hükümetin Öcalan ve örgüt arasındaki bağı kopartıp, örgüt içinde bir liderlik mücadelesini tetiklemeyi amaçladığını düşünüyor.
"Eğer öyleyse, bu strateji başarısız oldu. Öcalan'ın örgüt üzerindeki etkisi azalmış olabilir. Ama, milyonlarca Kürt kendisine saygı gösteriyor" şeklinde yazan Economist şu şekilde devam etti:
"Bıyıklı PKK liderinin dev posterleri, komşu Suriye'deki Kürt bölgelerinde görülüyor. Bu bölgelerde PKK bağlantılı PYD Beşar Esad birliklerinin çekilmesinden sonra denetimi ele aldı. Türkiye, PKK'nın bölgede artan nüfuzunun önüne geçmek için, uzun süredir Kuzey Suriye'de bir uçuşa yasak bölge oluşturulmasını istiyor. Orta Doğu'daki felaketlerden yorulan Amerikalılar 'hayır' diyor. Ama NATO'nun, Ankara'ya desteğini göstermek için, Türkiye'nin isteği üzerine Suriye sınırındaki Kilis'e Patriot füzeleri konuşlandırması bekleniyor"
'Daha çok cenaze olabilir'
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün bu füzelerin Türkiye'yi olası bir kimyasal silah saldırısına karşı koruyacağını söylediğini aktaran dergi, Batılı diplomatların Türk basınında çıkan haberlerin tersine, Patriot füzelerinin bir uçuşa yasak bölge oluşturamayacağını söylediğini aktarıyor.
Yazı şöyle sona eriyor; 'Diplomatlar, füzeler 'Türkler'e sevildiklerini hissettirmek' için diyor. Türk tankları PYD'nin denetimindeki bölgelere hâkim tepelerde konuşlanmış halde. Geçen ay, PKK sempatizanları bir cenazede havaya ateş açtı. Açlık grevlerindeki çıkmaz sürerse, daha çok cenaze olacaktır"