Economist dergisi 'Tarihi sular altında bırakmak" başlıklı bir makaleyle Ilısu Barajı'nın suları altında kalacak Hasankeyf'i sayfalarına taşıyor.
Hasankeyf için "Tam seyredilecek bir manzara" diyen dergi bu manzarayı, "her biri geniş bir bina büyüklüğündeki ortaçağdan kalma bir köprünün direkleri, Dicle Nehri'nin sularından yükseliyor. Bazıları hala ev ve ahır olarak kullanılan, bir zamanlar kilise olarak da kullanılan binlerce neolitik çağdan kalma mağarayla dolu yamaçlar yukarıda. Biraz daha üstte, Bizans harabelerine ev sahipliği yapan bir hisar, bir Eyyubi camisi ve sıra sıra antik mezar taşları yukarıdan aşağı bakıyor. Altta sayısız arkeolojik harikanın yattığı sanılıyor." satırlarıyla anlatıyor.
Şu anda üç bin kişiye ev sahipliği yapan Hasankeyf'in 12 bin yıl boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yaptığını ve dünyanın en uzun süre devamlı yaşam sürülen yerlerinden biri olduğunu hatırlatan dergi "Birkaç ay içinde, artık hiçbir şey kalmayacak" diyor.
Dergi Ilısu Barajı'nın milyarlarca metreküp suyu vadiye dolduracağını ve hisar dışında, tüm Hasankeyf'in ve nere yakın çok sayıda köyün 136 kilometre boyunca uzanan baraj gölünün altıda kalacağını belirtiyor. Economist "Uzmanlar projenin tümünün 100 bin kadar kişiyi evlerinden edeceği uyarısında bulunuyor" diyor Hasankeyf sakinlerine evlerini boşaltmaları için 8 Ekim'e dek süre verildiğini belirtiyor. Economist şöyle devam ediyor
"Nehrin karşı tarafındaki yüksek alanda, Yeni Hasankeyf diye bilinen renksiz yerleşimde belirsiz bir gelecek bekliyor onları. Bazı böle sakinleri şimdiden yeni evlere taşındı ve yetkililer antik şehirden birkaç anıtı çıkarttı. Bir minare, bir türbe bir Roma kapısı ve hamamı sel sularından kurtarılarak yeni yerleşime götürüldü. Eski evlerinde bu antik eserler insanlık tarihiyle dolu, yabani kuşların ötüşleriyle canlanan kireçtaşı yamaçlara bakiyordu. Yeni yerlerinde ise sıra sıra birbirinin aynı evlere ve dinamitlerle parçalanmış yamaçlara bakıyorlar."
Dergi, Hasankeyf'teki birçok kişinin geçimini turizmden ve hayvancılıktan kazandığını söylüyor ve yerel eylemci Rıdvan Ayhan'ın "yeni projenin her ikisini de yok edeceğini" söylediğini aktarıyor. Ayhan "Çoğu kişi büyük kentlere göç etmek zorunda kalacak. Ataları buraya su için yerleşti ve şimdi onlar su yüzünden terk etmek zorunda kalacak." diyor.
"Hasankeyf'in yok oluşu on yıllardır planlanıyordu" diyen Economist, ilk planların 1950'lerde gündeme geldiğini ve inşaatın 2006'da başladığını söylüyor. Dergi, ülkedeki protestolara ve yeni barajın su kıtlığına yol açmasından korkan Irak'ın muhalefetine karşın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın projeyi ilerlettiğini belirtiyor. Economist ayrıca 1200 megavat elektrik üretimiyle ülke ekonomisine yılda 412 milyon dolarlık katkı yapılacağını vurguluyor.
Yazı şu satırlarla sona eriyor;
Teoride, Hasankeyf kolayca Unesco Dünya Mirası listesine alınabilir ve böylece Türkiye sular altında bırakmadan önce tekrar düşünebilirdi. Ancak bir mesele var. Sadece ulusal hükümetler bir yerin Unesco listesine girmesini önerebiliyor. Erdoğan ve bakanlarının, şimdiden yok olmaya mahkûm ettikleri bir anıtı korumak istemeleri de çok düşük bir ihtimal.