İngiltere'de yayınlanan Economist dergisi, Türkiye'deki kadına yönelik şiddet ve taciz sorununu ele aldığı makalede, Hollywood'daki cinsel taciz vakalarına tepki olarak başlayıp, daha sonra yayılan #MeToo #SenDeAnlat hareketine atıfta bulunarak, "Türkiye'nin #SenDeAnlat anı henüz gelmedi, ama zamanı çoktan geldi de geçiyor bile" diyor.
"Saldırı kurbanları için yaşadıklarını kamuoyuna açıklamak asla kolay değil" diyen Economist, şarkıcı Sıla Gençoğlu'nun 1 Kasım'da Twitter'da, erkek arkadaşının kendisin dövüp, yerlerde sürükleyerek başına bir kül tablasıyla vurduğunu anlattığını hatırlatıyor.
Dergi, Sıla'nın ayrıca, "Ama sessiz kalarak kendime, bu ülkenin kadınlarına ve şiddete karşı duran herkese ihanet edeceğimi de biliyordum" dediğini de aktarıyor.
Economist, Sıla'nın bu açıklamalarından sonra konuyla ilgili sosyal medyada etiketler ve haberler fırtınasının yaşandığını belirtiyor.
Economist, Türkiye'de aile içi şiddetin alarm verecek kadar yaygın olduğunu belirtirken, BM'ye göre her beş Türk kadınından ikisinin, hayatlarının bir döneminde eşleri tarafından fiziksel ve cinsel saldırıya uğratıldığını söylüyor.
Eşleri veya bir aile üyeleri tarafından öldürülen kadın sayısınınsa, geçen yıl 409'a çıktığı ve bu sayının dört yıl önce 237 olduğu söyleniyor.
"Sıla'nın durumunun aksine, çoğu taciz vakası duyulmuyor ve kayıtlara geçmiyor" diyen dergi şöyle devam ediyor;
"Hacettepe Üniversitesi ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın çalışmasına göre, Türkiye'de fiziksel ve cinsel şiddet gören kadınların sadece yüzde 11'i yetkili makamlardan yardım istiyor. Çalışmaya göre birçoğu tacizi önemsiz göstermek eğiliminde. Kurbanlar ayrıca, bir sığınma evine gitmeye ya da boşanmaya karar verdiklerinde, akrabaları ve ailelerine rezil olacaklarından korkuyor. Tutumlar da geçmişe saplanmış halde. Aynı çalışmaya göre, Türkiye'deki kadınların yüzde 54'ü bir erkek, karısının kendisini aldattığından şüphelenirse şiddet kullanmasının kabul edilebilir olduğunu düşünüyor."
Economist, Türkiye'de ev dışında çalışan kadın oranının son 10 yılda yüzde 25'ten yüzde 34'e yükseldiğini söylerken, bu oranın hala Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü OECD ortalamasının yaklaşık 20 puan altında olduğunu vurguluyor.
Türkiye'nin ayrıca, Dünya Ekonomik Forumu'nun cinsiyet ayrımı endeksinde son sıralarda olduğu kaydediliyor.
"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da bir zamanlar feministlere sempatisi var gibi görünüyordu. Kadına karşı şiddetin Türkiye'nin en büyük sorunlarından biri olduğunu söylemişti" diyen Economist, Erdoğan hükümetinin kadın yakınlarını namus için öldürenlere ceza indirimi öngören tüm yasal düzenlemeleri çöpe attığını söylüyor.
2012'de geçen bir yasayla da, medeni durumuna bakılmaksızın tüm kadınların tacizci eşlerine karşı uzaklaştırma kararı isteme hakkı, kurbanlara barınma ve iş eğitimi verilmesinin öngörüldüğü belirtiliyor.
Ancak dergi, yasanın 'yarım yamalak uygulandığını' ve koruma isteyen kadınların sadece yüzde 23'ünün alabildiğini söylüyor.
Yazı şu satırlarla sona eriyor;
"Ve Erdoğan giderek daha tutucu bir hale geliyor. İki yıl önce partisi, tecavüz hükümlülerinin kurbanlarıyla evlenmesi halinde serbest kalmalarını öngören bir yasa teklifini gündeme getirdi, ancak bu fikir kamuoyundaki tepkiden sonra rafa kaldırıldı. Hükümet kadınların istihdamdaki oranının gelecek beş yılda yüzde 40'a çıkartılmasını vaat ediyor. Ancak bu konuda kendileri pek örnek olmuyor. Erdoğan'ın kabinesindeki 17 bakandan sadece ikisi kadın. Türkiye demokrasisindeki çürüme, kadın hakları hareketini de es geçmedi. 25 Kasım'da, Erdoğan'ın aile içi şiddete karşı yeni bir kampanyayı açıklamasından sadece günler sonra, polis İstanbul'da çoğu kadın eylemciye karşı biber gazı kullandı. Kadına karşı şiddeti protesto ediyorlardı."