ECONOMIST: ''TÜRKİYE AVRUPA'NIN ÇİNİ'' LONDRA (A.A)

-ECONOMIST: ''TÜRKİYE AVRUPA'NIN ÇİNİ'' LONDRA (A.A) - 22.10.2010 - İngiliz Economist dergisi bu haftaki sayısında Türkiye'ye 14 sayfa ayırarak, ekonomiden dış politikaya, iç siyasetten AB'ye kadar değerlendirmelere yer verdi.  ''Davutoğlu etkisi'' başlıklı makaleyle, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun vizyonuna ve ''komşularla sıfır problem'' politikasına yer veren dergi, ayrı bir makalede de ''Türkiye, Batı'ya sırtını mı dönüyor'' diye soruyor. ''Hayır ama, Avrupa ve ABD başarısını kabullenmezse dönebilir'' yanıtının verildiği makalede, şöyle denildi: ''Savaş sonrası dönemin çoğunda Türk ekonomisi, Çar Nikola'nın ifadesiyle Avrupa'nın hasta adamıydı. Bugün enflasyon daha düşük, bankalar sağlam ve Türkiye OECD içinde en hızlı büyüyen ekonomi. İmalat ve inşaat sektörü çok güçlü. Türkiye, bugün mobilya, araba, çimento, ayakkabı, televizyon ve DVD oynatıcıları üretiyor. Bir anlamda Avrupa'nın Çin'i demek de mümkün.'' -''BÖLGENİN BREZİLYASI''- Dış politikada ise, Türkiye'nin ABD'den sonra dünyanın ikinci büyük ordusuyla NATO'nun eski bir üyesi ve Norveç'le birlikte, Sovyetler Birliğiyle sınırı olan iki ülkeden biri olduğu kaydedildi. Makalaede şunlar kaydedildi: ''Ama Türkiye, Batı yanlısı duruşu nedeniyle, bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu'nun parçası olan ülkeler dahil komşularını ihmal etti. Burada da bir dönüşüm var. Güçlü ekonomisinin desteğiyle diplomatik açıdan Ortadoğu'da, Balkanlar'da hatta Afrika'da oldukça aktif hale geldi. Gerçi müttefiklerinin her zaman bundan memnun olduğu söylenemez ama Türkiye bir anlamda yerel bir diplomasi devine dönüştü, bölgenin Brezilyası oldu.'' Batılı güçlerin böyle bir ilerlemeden memnun olacağının düşünülebileceğini ancak, müreffeh, mağrur bir Türkiye'nin birçoklarını huzursuz ettiğini kaydeden dergi, ''Bu kadar kalabalık bir ülkeyi, AB'ye kabul etmelerinin istenmesi olasılığı Avrupalıları titretiyor. Türkiye konusundaki gönülsüzlüğü nedeniyle Avrupa'yı azarlayan ABD şimdi Ankara'nın yeni maceracı dış politikasından rahatsız. Batı'daki karşıtları İslami köktenciliğe kaydığı ve Türkiye'nin bir şekilde kaybedilmekte olduğu fikrinin arkasına gizlenme eğiliminde. Bu tamamen yanlış bir kanı. Batı'da bunu böyle görenlerin sayısı arttıkça, Türkiye'nin gerçekten kaybedilmesi olasılığı da artacak.'' -''AB TARİHİ BİR HATA YAPAR''- Türkiye'nin Brezilya ve İran'la iyi ilişkilerine de değinilen makalede, ''İsrail konusunda Erdoğan zaman zaman Arap sokaklarına oynadı. Ama, Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimi örneğinde olduğu gibi Türkiye'nin şikayetlerinin çoğunun tartışmalı bir yanı yoktu. Hükümetin Gazze yardım filosuna öncülük edenlerle ilişkisi olması yanlış birşey ama İsrail gemideki dokuz kişiyi öldürmesiydi bu bir felakete dönüşmeyecekti. Dahası Türk hükümeti, demokrasilerin yapmaya çalıştığı şeyi yapıyor, halkının görüşlerini yansıtıyor'' denildi.  Dergi Türkiye'nin AB üyeliği konusunda ise, şimdiye kadar birliğin müzakerelere başlayan hiçbir ülkeye ''Hayır'' demediğini, ama Fransa, Almanya, Avusturya ve Hollanda liderleriyle, halklarının büyük kısmının Türkiye'nin üyeliğine kesinlikle karşı olduğunu aktardı.  Kıbrıs'ı aşılması neredeyse imkansız bir engel olarak tanımlayan dergi, ''Eğer AB, kendi Çin'ini dışlamayı tercih ederse, bölgesindeki en hızlı büyüyen ekonomiye sırtını çevirecek, Doğu'ya nüfuz etme umudunu yitirecek. Dünyada artık esamelerinin okunmadığından yakınmaya başlayan Avrupalılar için bu tarihi bir hata olur'' ifadesine yer verdi. Economist iç dengeler konusunda, Türkiye'de siyasetin, Türkiye'nin kendisi kadar renkli ve ilginç olduğunu, partilerin kurulup bir anda kapandığını, siyasetçilere yasaklar getirildiğini, her türlü büyüklükte ve yapıda koalisyonun denendiğini ve ordunun sık sık hükümetleri devirdiğini belirterek, ''Ama 2001'deki ekonomik kriz bu gidişatı değiştirdi'' dedi.