Eczacıbaşı: Türkiye bu büyüme modeliyle 2023'e gidemez

Eczacıbaşı: Türkiye bu büyüme modeliyle 2023'e gidemez

Türkiye’nin belirli bir büyüme modeliyle iyi bir noktaya geldiğini söyleyen Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, “Türkiye 2023’e yönelik çok büyük hedefler koydu. Bu modelle bu hedefe gidebilir miyiz? Ben gidebileceğimizi düşünmüyorum” dedi.

Dünya ve Türkiye ekonomisini değerlendirirken, Türkiye’nin son 10 yılda normalleştiğini ifade eden Eczacıbaşı, gelişmekte olan ülkelerin ekonomiye katkısına vurgu yaptı. Tuncer Köseoğlu’nun Taraf’taki haberine göre, Almanya’da gazetecilerle bir sohbet toplantısı düzenleyen Eczacıbaşı, gelişmekte olan ülkelerin ekonomik olarak giderek güçlendiğini ve gelişmiş ülkelere oranla daha hızlı büyüdüğünü belirterek, grup olarak bu ülkelere yatırımda geç kaldıklarını söyledi.

 

Türkiye güven veriyor

 

Eczacıbaşı, “Gelişmiş ülkelere verdiğimiz ağırlığı azaltmak, gelişmekte olan ülkelere kayan ekonomik gücün sonuçlarını iyi görmek ve bu yönde hareket etmek istiyoruz. Normalleşme ve güven artışı yaşadı Türkiye. Normalleşme deyince ne kastediyorum? Türkiye’nin makroekonomik dengeleri normalin çok dışındaydı. Türkiye’nin yaşadığı krizler normal değildi, olağanüstü krizlerdi. Şimdi de bazı sorunlar elbette var, olmaması mümkün değil. Sorunu olmayan ekonomi yok. Onun için de normaliz. Tasarruf açığı var, cari açık var. Ama ekonomiyi tarumar eden krizler yaşamıyoruz. Tam tersine başkaları yaşarken, finansal sistemin gücüyle mali çalkantı yaşamadan krizleri atlatabiliyoruz” dedi. Ekonomide yaşanan istikrarın son derece önemli bir güven kazanımı sağladığını belirten Eczacıbaşı, “Hem yerli hem yabancı yatırımcıda Türkiye ekonomisinin kurumsal ve fiziki altyapısının artık belirli düzeye gelmiş büyük bir ekonomi olduğuna dair bir bilinç yerleşti. Krizlerden çabuk toparlanma özelliği iyice ortaya çıktı. Son krizden de Türkiye olağanüstü hızla toparlanıp rekor büyümeye ulaştı. Bunlar son 10 yıldaki istikrar döneminin sonuçları. İkincisi, kamu ekonomisine güven çok arttı. Kamu yönetiminin sorunlara hakim olduğu, yetkin insanların işin başında bulunduğu, gereken tepkilerin zamanında verildiği bilinci yerleşti. 2011 büyüme açısından yüzü güldüren bir yıl oldu. Fakat cari açık da yüzde 10 düzeyine geldi. Tehlike olarak görüldü. Soğutma operasyonu devreye girdi. İsabetli bir politikaydı. 2012’de büyüme hızı da düştü. Bunu isabetli bir politika olarak görüyorum. Sağlam zemin üzerine kurulan bir yıl yaşayacağız. Beklenmedik gelişmeler olmazsa, daha iyi bir yıl yaşayacağız” dedi.

 

Kendimize güvenimiz geldi

 

Eczacıbaşı, şöyle devam etti:

“Bizler açısından gerçek bir transformasyon. Çünkü hep ‘biz yapamayız, biz başaramayız, enflasyonu çözemeyiz, turizm yapamayız, ihracat yapamayız, yabancı sermayeyi getiremeyiz’ demişiz. Şimdi tam tersi bir psikoloji hakim oldu. Yapıyoruz işte. Diğerlerinden daha sağlam mali sistem kurabiliyoruz. Bunun getirdiği psikolojik güç son derece önemli. Girişimcilik, yatırım çok büyük ölçüde moral işi. Elinde o gücü görebilme işi. Bu büyük bir kazanım.”

Türkiye’nin belirli bir büyüme modeliyle iyi bir noktaya geldiğini söyleyen Eczacıbaşı, “Türkiye 2023’e yönelik çok büyük hedefler koydu. Bu modelle bu hedefe gidebilir miyiz? Ben gidebileceğimizi düşünmüyorum. Biz bir kalite devrimi gerçekleştirdik. Çok da başarılı oldu. Türkiye kaliteli ürünler üretir oldu. Ancak bu artış günümüzün standart teknolojilerini kullanan sanayilerde oldu. Bu sanayilerde rekabet fiyatta yapılıyor. Daha düşük maliyetli rakipler karşımıza çıktığında ihracatçıların işi zorlaşıyor. Dolayısıyla artık, maliyete dayalı rekabet gücünden, inovasyona dayalı rekabet gücüne erişmemiz lazım” dedi.

 

Marka almak kolay değil

 

Eczacıbaşı markalarından Vitra’nın gelişmiş ülkelere yaptığı yatırımları azaltmayı düşündüklerini belirten Bülent Eczacıbaşı, “Gelişmekte olan ülkelere kayan ekonomik gücün sonuçlarını iyi görmek ve bu yönde hareket etmek istiyoruz. Bunun somut adımı Rusya’da yaptığımız yatırım. Karo tesisimizi devreye aldık. Şimdi de sağlık gereçleri yatırımı yapmak istiyoruz. Bunu belli bir sürede oturttuktan sonra mutlaka başka gelişmekte olan ülke pazarlarına dikkatimizi yönelteceğiz. Bunların içerisinde Hindistan da var” ifadesini kullandı. Vitra olarak ikinci stratejilerinin inovasyonu geliştirmek olduğuna vurgu yapan Eczacıbaşı, “Türkiye’nin muhtaç olduğu konulardan bir tanesi de markalaşmak. Dünya pazarlarında üstünlük, getirdiği sağlıklı kar marjları piyasa payları ve istikrarlı büyüme. Almanya’da üç marka satın aldık. Daha fazla olmasını arzu ederiz. Arayışlarımız sürüyor ama ne kadar zor olduğunu da görüyoruz. Marka almak kolay değil. Üç tane seçebilmek için 40 tane incelemek zorundasınız. Ekseri çok pahalı olduğunu görüyorsunuz. Bu hata sık yapılıyor. Markalara çok para ödeniyor. Sonra da bu paralar çıkarılamıyor. Kendimizi marka alma hevesine kaptırma hatasına düşmüyoruz” dedi.