-ECZACIBAŞI: TÜRKİYE İKİNCİ NESİL REFORMLARA HAZIR FRANKFURT (A.A) - 20.03.2011 - Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, Türkiye'nin birinci nesil reformları artık arkasında bıraktığını belirterek, ''Bence Türkiye artık ikinci nesil reformlara hazır. Bu reformlar Türkiye'nin rekabet açığını kapatacak reformlar olmalı ve Türkiye'yi inişli çıkışlı büyüme sürecinden, cari açık ve sıcak para bağımlılığından kurtaracak ve gerçek anlamda sürdürülebilir büyüme hızlarını mümkün kılacak reformlar olması gerekir'' dedi. Vitra ve Burgbad markalarıyla Frankfurt'ta düzenlenen ISH Fuarı'na katılan Bülent Eczacıbaşı, bir grup gazeteciyle sohbetinde ABD, Avrupa, Türkiye ekonomisi ile Ortadoğu ve Afrika'daki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunarak çeşitli konulardaki sorularını yanıtladı. Ortadoğu'daki gelişmelerin nelere yol açacağını bugünden öngörmenin mümkün olmadığını, ancak enerji fiyatlarındaki artışların tüm dünyada mutlaka etki yapacağını ifade eden Eczacıbaşı, Libya'nın Avrupa için önemli bir petrol ihracatçısı olduğunu, bu çalkantıların Suudi Arabistan'a sirayet etmesi halinde etkilerinin daha büyük olacağını, ancak bugün için öyle bir risk görünmediğini anlattı. Eczacıbaşı, enerji fiyatlarından etkilenecek ülkelerin başında Türkiye'nin geldiğini, bölgede İsrail ve Güney Afrika gibi ülkelerin enerji fiyatlarına karşı çok duyarlı olduğunu ve Hindistan ile Güney Kore'nin de bu süreçte darbe alabilecek ülkeler olduğunu belirtti. -CARİ AÇIK UYARISI- Türkiye'nin geçen yıl çok olumlu bir büyüme süreci yaşadığını, ancak son yılların ortalama büyüme hızı açısından performansının parlak olmadığını ifade eden Eczacıbaşı, geçen yıl bu büyüme hızının beraberinde getirdiği olumsuzluğun cari açık artışı olduğunu ve açığın yüzde 6'nın üzerine çıktığını hatırlattı. Eczacıbaşı, ''Türkiye, bir önceki yılın birkaç katı düzeyinde bir cari açıkla karşı karşıya kaldı. Bu artış hızı geçen yılın son aylarında hızlandı ve yüksek büyüme hızını beraberinde getirdi. Geçen yılın artış hızını bu yıla projekte ettiğimizde, bütün yıl için bunun böyle devam edeceğini düşünürsek, Türkiye yüzde 8-9 cari açıkla karşılaşacak demektir'' diye konuştu. Türkiye'nin zaman zaman yüksek büyüme hızları elde etse de ortalama düzeyde hızla büyüyen ülke görünümünde olduğunu, yüksek büyüme hızlarının etkisinin yaşanan krizlerle giderildiğini dile getiren Eczacıbaşı, ''Cari açık konusu çok önemli, hafife alınacak bir konu değil. Bundan artık bizim sanayimizin yapısını, ihracatımızın yapısını değiştirerek, rekabet gücümüzü artırarak muhakkak kurtulmamız gerekiyor. Bu kadar çok şey başaran Türkiye, muhakkak bunu da yapabilir, yapabileceğimizden kuşkum yok. Önemli olan hedefi çok net belirlemek ve doğru politikaları belirleyerek uygulamaya koymak. Bunun yapılacağına da inanıyorum ve sıranın da buna geldiğini düşünüyorum'' dedi. -''İŞ ADAMLARINA GÜVEN GELDİ''- Bülent Eczacıbaşı, iş adamı olarak bazı psikolojik faktörlerin çok önemli olduğunu düşündüğünü ve iki konuda iş adamlarına çok büyük güven geldiğini belirterek, şunları söyledi: ''Bir tanesi kamu yönetimine yönelik güven geldi. Ciddi bütçelerin yapıldığı ciddi politikaların uygulandığı, tahminlerin, planların tuttuğu ve gerekli kararların zamanında ve doğru biçimde alındığı bir kamu yönetimi görmeye başladı iş adamları. Bu çok büyük bir güven unsuru oldu yerli ve yabancı yatırımcılar açısından. İkincisi de bir öz güven geldi. Biz bütün dünyada rekabet edebiliriz, biz çok uluslu şirketlerle de rekabet edebiliriz. Onlar Türkiye'ye mallarını ihraç etseler de onlarla da rekabet edebiliriz. Onların kendi ülkelerine gider yatırım yaparız, orada şirketler satın alırız, Ar-Ge de yaparız, inovasyon da yaparız, ürün de geliştiririz, ihracatımızı da artırırız. Bunları yapamamamız için bizim hiçbir nedenimiz yok. Biz sadece Türkiye'de mal satan, dışardan know how almadan hiçbir iş yapamayan şirketler değiliz. Böyle bir öz güven geldi. Bunların son derece önemli olduğuna inanıyorum. Tabii her şeyimizi halletmiş değiliz, sorunlarımız var. Her ekonominin sorunları var. Ama inanıyorum ki saydığım çok önemli değişimler... Bunlara birinci nesil reformlar diyebiliriz. Bunları Türkiye artık arkasında bıraktı. Bence ikinci nesil reformlara hazır artık Türkiye. Bu reformlar Türkiye'nin rekabet açığını kapatacak reformlar olmalı ve Türkiye'yi inişli çıkışlı büyüme sürecinden kurtaracak cari açık bağımlılığından korkusundan ve sıcak para bağımlılığından kurtaracak ve gerçek anlamda sürdürülebilir büyüme hızlarını mümkün kılacak reformlar olması gerekir. Bunlar için ortamın hazır olduğunu düşünüyorum. Sağlam bir altyapımız var artık. Bu reformları gündeme getirmeliyiz. Ve bunları belki bu yılın ikinci yarısından itibaren uygulamaya koymalıyız diye düşünüyorum.'' -İKİNCİ NESİL REFORMLAR- Eczacıbaşı, bu reformların neler olduğuna ilişkin de şu bilgileri verdi: ''İş gücümüzü daha verimli kılmak için niteliksiz iş gücünün nitelikli iş gücüne çevirmek için eğitim reformunu gerçekleştirmemiz gerekiyor. Meslek eğitimi sistemimiz çalışmıyor. İlk ve ortaöğretim kalitemiz OECD standartlarının çok altında. İlk ve ortaöğretim meslek eğitimi kanalıyla ara iş gücü yetiştirmiyor. Elit yüksek öğrenim kurumlarına öğrenci yetiştiriyor. Bunların bazıları bu kurumlara giriyorlar, giremeyenler ortada kalıyorlar ve bu işsizlik sorununa niteliksiz iş gücü olarak katkıda bulunuyorlar. İlk ve orta öğretim kurumlarının kaliteleri arasında çok büyük farklar var. Bu kalite farkları istihdam piyasasına da yansıyor. İkincisi enerji fiyatları. Enerji konusunda rekabet gücü açısından karşı karşıya bulunduğumuz engeller, elektrik maliyetinin sanayicimize getirdiği yükler, dünyada rekabet ederek ayakta kalmak durumunda olan sanayi kuruluşlarımız için büyük sorunlar yaratıyor. Bu konuda ciddi çalışmalara ihtiyaç var. Üçüncüsü katma değer yaratan sanayileri geliştirmemiz, teşvik etmemiz gerekiyor. İhracatın da daha yüksek katma değer yaratan bir yapıya kavuşturulması gerekiyor. Burada çeşitli sektörler düşünülebilir ama Türkiye'nin çok avantajlı olduğu alanlar var. Endüstriyel tarım geliştirilebilir, muhakkak geliştirilmeli, turizm potansiyeli çok yüksek bir alan. Yazılım alanı son derece önemli bir alan. Markalaşmanın önemi çok açık. Markalaşmanın özendirilmesi, desteklenmesi katma değer açısından çok önemli. Ar-Ge'nin teşviki, Ar-Ge açısından da hükümetimiz çok önemli girişimler, atılımlar yaptı. Bunların daha da ileri götürülmesinde fayda var. Ar-Ge'ye bütçeden yapılan desteklerin AB standardı olan yüzde 3 düzeyine çekilmesi hedef alınmalı, çok uluslu kuruluşların Türkiye'de Ar-Ge üsleri kurmaları, belki vergi önlemleriyle teşvik edilmeli ve Türkiye'de Ar-Ge'ye dayalı inovasyon iklimi muhakkak yaratılmalı. Böyle bir atılımın artık Türkiye'de gündeme getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.'' -''CİDDİ BİR İLGİ VAR TÜRKİYE'YE KARŞI...- Eczacıbaşı, ''Ciddi bir ilgi var Türkiye'ye karşı... Türkiye'de yatırıma ikna etmek için eskiden biz uğraşırken, şimdi bu durumun çok değiştiğini görüyoruz. Onlar bizi, Türkiye'de birlikte yatırım için iknaya çalışıyor'' dedi. Bir gazetecinin ''Seçimden sonraki tabloyu nasıl görüyorsunuz. Başta basın özgürlüğü olmak üzere son dönemde hükümete hem içerde, hem dışarda eleştiriler var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?'' yönündeki sorusuna Eczacıbaşı, seçim sonunda koalisyon ihtimalinin çok düşük göründüğünü, ancak yine de belli olmayacağını ifade etti. Seçimden sonra ortaya çıkacak hükümetin önceliklerinin, Anayasa değişikliği önceliği de olabileceğini ve bu önceliklerin ekonomi yönetiminin önüne geçmesi gibi bir riskin de düşünülebileceğini ifade eden Eczacıbaşı, ancak ekonomi yönetiminin bugünkü gibi sağlam ellerde devam edeceğini düşündüğü için bu riski çok fazla görmediğini söyledi. Bülent Eczacıbaşı, basın özgürlüğü konusunda hükümete yönelik eleştirilerle ilgili bir soru üzerine de Türkiye'nin bölgesinde örnek ülke olması için pek çok neden olduğunu, Türkiye'nin kendi bölgesinde zaten ayrışmış bir ülke ama daha hala gelişmekte olan ülkeler sınıfını tam olarak geride bırakmış olmadığını anlattı. Ezcacıbaşı, şöyle devam etti: ''Geçmişte müdahaleler yaşamış olması, demokrasinin kesintilere uğramış olması, bütün bu nedenler biraraya geliyor ve bizi birçok ülkeye göre üstünlüklerimiz olmasına rağmen, tam istediğimiz noktaya ulaştıramıyor. Ama ben daha çok ikinci nesil reformlar derken, ekonomi ve ekonomik yapıyla ilgili konular üzerinde durdum. Ama hiç kuşkusuz demokrasimizin kalitesi, hukuk devleti olmanın koşulları bunların içinde en ön sırada gelen konular...'' -''GELİR DAĞILIMINDAKİ EŞİTSİZLİK''- Eczacıbaşı, bu açılardan da Türkiye'nin ileri gitmek zorunda olduğunu, gelir dağılımındaki eşitsizliğin Türkiye'nin sorunlarından biri olduğunu bunun gelişmeyle birlikte düzelebileceğini ifade ederek, ''Türkiye'nin büyük ekonomi olmasıyla sadece övünemeyiz. Dünyada ülkesinin ekonomisi çok büyük olup ama toplumu oluşturan bireyleri çok fakir olan ülkeler var. Türkiye böyle bir ülke olmak istemiyor'' dedi. Holding şirketlerine gelen yatırım talepleri olup olmadığı yönündeki bir soruya da Eczacıbaşı, bazı görüşmeler olduğunu ancak henüz açıklanabilecek düzeyde olmadığını, genelde bu yönde talepler olduğunu belirterek, sözlerini şöyle tamamladı: ''Hem kendi içinde bulunduğumuz sektörlerde, hem de Türkiye'ye gelen, araştırma yapan ve birlikte ortaklık yapabileceği kuruluşlar arayan ve bize de başvuran yabancı kuruluşlar var. Bunların sayısında son yıllarda çok belirgin bir artış var. Eczacıbaşı olarak anlattığım çerçeveden farklı değil bizim durumumuz. Biz de dışarı açılmak istiyoruz. Uluslararası bir oyuncu olmak istiyoruz. Bunu yaparken yüksek katma değerli bir sanayi sahibi olmak istiyoruz. Bunun yolunun markalaşmadan, inovasyondan geçtiğini düşünüyoruz. Sürekli yenilikler yapmak, kendi sektörünün en yenilikçi firmaları arasında bulunmak, yenilikçiliğini, kalitesini, sürdürülebilirliğe katkılarını her şeyini bütün değerlerini ifade eden markalara sahip olmaktır. Bu markalar kanalıyla da yüksek katma değer yaratan bir kuruluş olmaya çalışıyoruz. Bütün yaptığımız satın almalar ve yurt dışındaki girişimlerimiz de bu amaçlara yönelik.''