Oyuncu Eda Ece, kendisini kameralardan uzak tuttuğunu söyleyerek, "Ben Eda olarak kendimi çok fazla gösterip tanıtırsam, canlandırdığım karakterlere nasıl inanacaklar?" dedi. Kendini gizlemenin oyunculukta önemli olduğunu ifade eden Ece, "Kendini gizlemek bu meslekte önemli. Ben kişilik olarak da ilgi çekmeyi sevmiyorum. İnsanlara “Bana bakın” demek hiç zekice gelmiyor ve yıpratıcı buluyorum. Tam tersi; ne kadar gizem, o kadar ilgi çekici. Türkiye’de ünlü olmanın çok keyifli olduğunu da düşünmüyorum" diye konuştu.
Hakan Gence'nin sorularını yanıtlayan Eda Ece'nin açıklaması şöyle:
Dört diziniz, yedi sinema filminiz var. Ama sizi pek tanımıyoruz. Yeni tanıyanlar için kendinizi nasıl anlatırsınız?
- Oyunculuk öyle bir meslek ki, başka biri oluyorsun ve bu kişi olduğuna inandırman gerekiyor. Ben Eda olarak kendimi çok fazla gösterip tanıtırsam, canlandırdığım karakterlere nasıl inanacaklar? Hollywood’un ‘A listesi’ndeki genç oyuncuların hemen hiçbiri Instagram’da bile yok. Çünkü kendini gizlemek bu meslekte önemli. Ben kişilik olarak da ilgi çekmeyi sevmiyorum. İnsanlara “Bana bakın” demek hiç zekice gelmiyor ve yıpratıcı buluyorum. Tam tersi; ne kadar gizem, o kadar ilgi çekici. Türkiye’de ünlü olmanın çok keyifli olduğunu da düşünmüyorum.
***
"Ekranda olmanın tek koşulu yetenek değil"
* ‘Yasak Elma’da ana konulardan biri sınıf farkı ve ‘yırtma’ mücadelesi. Sizin kişisel hikâyenizde böyle temalar var mı?
- İstanbul’da her köşeyi döndüğünde, içinde çeşitli gelir gruplarından insanların yaşadığı mahalleler görmüyor musun? Bu durumla hep iç içeyiz. Yıldız’ın ‘Yasak Elma’da yaşadığı gibi yırtma hikâyeleri de sevilen şeyler, çünkü umut dolu. Ben psikoloji okudum, oyuncu olmasaydım o işi yapardım. Yine Bebek’te otururdum. Bu yüzden benimki sıfırdan gelen bir hikâye değil.
* Peki nasıl başladı?
- İlkokuldan itibaren bale, piyano, yabancı dil kurslarına gittim ama tek tutunup bırakamadığım tiyatro oldu.
* Nasıl keşfedildiniz?
- 13 yaşımda sene sonu oyunu sırasında eski menajerim tesadüfen izledi ve ‘Hayat Bilgisi’nde oynamaya başladım. O zamanlar beni annem sete götürürdü. Orada saatlerce beklemek ve diğer koşullar pek hoşuna gitmedi. Bir daha beni hiçbir işe yollamadılar. Ama okul tiyatrolarına devam ettim. Sonra Bilgi Üniversitesi psikoloji bölümünü kazandım.
* Nasıl yeniden ekrana döndünüz?
- Amerikan Hastanesi’nde staj yaparken sanat ve psikoloji arasındaki bağlantıdan etkilendim. Dirimart Sanat Galerisi’nde çalışmaya başladım. Okul dışında sanat ve tiyatroya yöneldim. O sırada Gani Müjde’nin seçmelerine katıldım, ‘Pis Yedili’ye başladım ve üç sezon sürdü. Sonra da kariyerimi hep içgüdüsel yönettim, strateji yapmadım.
* Kariyerinizde güzelliğin etkisi ne oldu?
- Ekran önünde olmanın tek koşulu yetenek değil maalesef. O fırsatı yakalama kısmı yeteneğin yanında biraz da şans işi. Dış görünüş gibi faktörler de etken. Benim de kariyerimde etkilidir.
***
* Bir erkek olsaydınız daha mı kolay olurdu?
- Yöneticiler erkek, yönetmenlerin çoğu erkek. Neyse ki bu artık değişiyor. Ben son iki işimde kadın yönetmenle çalışıyorum. Ama mesela dizide aynı rolü oynadığın erkek oyuncunun yarısını kazanıyorsun. Dünyada da böyle... Cate Blanchett bile bununla mücadele ediyor.