"Efkan Ala gibi Bekir Bozdağ, Mehmet Şimşek ve Hulusi Akar da 'performans kaybetti'"

"Efkan Ala gibi Bekir Bozdağ, Mehmet Şimşek ve Hulusi Akar da 'performans kaybetti'"

Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi Ahmet Takan, Efkan Ala'nın İçişleri Bakanlığı görevinden istifa etmesiyle ilgili olarak "Erdoğan, Çin'e gitmeden önce yaptığı basın açıklamasında Efkan Ala'nın görevden alınmasını 'performans kaybı' na bağladı. Orta vadede bir kabine revizyonunun da sinyalini verdi. Saray kulislerinde 'performans kaybı'na uğrayan Bakanlar arasında şu isimler geçiyor; Lütfi Elvan, Bekir Bozdağ, Veysi Kaynak, Mehmet Özhaseki, Mehmet Şimşek, Nabi Avcı. Dere geçilirken at değiştirilir mi? Bilemem ama bürokrasiden de Hulusi Akar ve Yaşar Güler'in adları 'performans kaybedenlerin' ön sıralarında!" iddiasını dile getirdi.

Ahmet Takan'ın "Ankara kulislerinin 'performans kaybeden'leri..." başlığıyla yayımlanan (3 Eylül 2016) yazısı şöyle:

Eski İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın azli... Artçı sarsıntılarını çok yakında göreceğiz. Önceki gün gece yarısı çıkarılan kanun hükmünde kararnamenin en önemli unsuru İçişleri Bakanı'na belediye başkanlarını doğrudan görevden alma ve yerine yenisini atama yetkisinin verilmesiydi. Bu fasla döneceğim...

Efkan Ala'nın azli ile ilgili AKP ve saray kulislerinde konuşulan çerez gerekçelere dünkü yazımızda bıraktığımız yerden biraz devam edelim;

Efkan Ala, köken olarak eski ANAP'lı sonra AKP'li olan Bakan Erkan Mumcu'nun kadrosundandır. Mumcu'nun nasıl şiddetli bir kavga ile AKP ve Erdoğan'dan koptuğu ise hâlâ hafızalarda tazedir. Mumcu, Başbakan Binali Yıldırım'ın, geçtiğimiz Çarşamba akşamı Çankaya Köşkü'nde eski AKP'li Bakanlara verdiği akşam yemeğine çağırmadığı 4 isimden biriydi. Ala da aynı gün akşamı azledilmişti. Bu hatırlatmayı neden yaptım?.. Saray kulislerinde konuşulanlara göre, Erdoğan'ın ipi çekmesinde önemli nedenlerden biri de Ala'nın 13 Ağustos'ta Erkan Mumcu'nun oğlu Furkan Mumcu'nun İstanbul'daki düğününe katılıp bir de nikah şahitliği yapması, saraycılar, "Erdoğan buna çok içerledi. Erdoğan hakkında onca ağır laf konuşan Erkan Mumcu'nun oğlunun düğününe katılması bir de nikah şahitliği yapması çok mu gerekliydi. Bir bahane bulup uzak duramaz mıydı?" diyorlar.

Bir zamanların 1 numarası, Erdoğan'ın sır küplerinden biri, kara kutusu Efkan Ala, AKP ve saray kulislerinde adeta linç ediliyor. "Çok sayıda FETÖ'cünün Ala'nın gevşekliği" hatta "göz yumması" sebebiyle yurt dışına kaçtığı üzerinde ortaya atılan iddiaları duysanız dudağınız uçuklar. Dün, tutuklanan eski Sinop Valisi'nin saraya ulaşan ifadelerinin azle etkisini bir cümle ile geçmiştik. Ek olarak; saraya ulaşan, eski İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'ın ilk ifadelerine dikkat çekiliyor. Çapkın'ın, Efkan Ala ile "irtibatları" hakkında söylediklerinin azilde büyük pay sahibi olduğu konuşuluyor.

Tam bu noktada parantez açmak istiyorum. "R.Erdoğan'a ulaşan ifadeler"!..

Adli yılın açılış töreninin sarayda yapılmasına CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu çok sert tepki verip, "tam bir yüz karası" demişti. Gerçekten törendeki görüntüler, cüppe ilikleyenler, ceket ilikleyenler, ayakta alkışlamalar... "Bağımsız" yargı adına çok acı görüntülerdi. Fakat, görüntüden de öte daha vahim olanı "saraya ulaşan ifadeler." Daha savcının masasına gitmeden saraya giden, savcıdan geçtikten sonra hâkimin önüne gitmeden saraya giden bazı tutuklu ifadeleri. Neyin nesi? Bu ne demek oluyor?.. Böyle bir uygulama nerede görülmüş? Nerede örneği var?.. O ifadeler sarayda ne gibi bir muameleye tabi tutuluyor?.. Burası Saddam'ın Irak'ı mı?..

Efkan Ala'nın azli öncesinde Ankara kulisleri, üst düzey bir belediye bürokratının savcı tarafından gözaltına alındığını fakat aynı gün içinde bir Bakan ve Müsteşarın devreye girmesi ile serbest bırakıldığı haberleri ile çalkalanıyordu. Savcı'nın yine önemli bir belediye başkanının çok yakını için gözaltı kararını hazır masasında beklettiğini, talimat beklediği haberleri ile sarsılıyordu. "Savcı nereden talimat bekler", "böyle şey olur mu" diye sorsam herhalde bana acı bir tebessüm bırakırsınız!.. Yine, çok önemli bir belediye başkanının, R.Erdoğan'ın "tatile çıksın, bir daha da gelmesin. Gözüme de gözükmesin" mesajına, "ben Erdoğan Bayraktar gibi olmam" mealinde rest çektiği de azil öncesi AKP ve saray koridorların en önemli gündem maddeleri arasındaydı.

Kim bu devlete ve millete ihanet ettiyse, yargı onlara hak ettikleri en ağır cezayı versin. Fakat!.. Adli Yılın açılış töreninde yargı bağımsızlığına gölge düşürecekşekilde olup bitenler, perde arkasında cereyan edenlerin çok gerisinde kalıyor. Bunu Ankara'da herkes çok yakından izliyor ve de biliyor. Sevinelim mi yoksa üzülelim mi?.. Siz karar verin... İşin en acı yanlarından biri de bu üzücü tabloyu bir tek CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu seslendirebiliyor. O da çok kıyısından!..

İçişleri Bakanı'na belediye başkanlarını doğrudan görevden alabilme yetkisi veren kararnameyle birlikte Ankara kulislerine düşen son iddiayı da aktaralım;

Denilen o ki; potaya giren AKP'li Büyükşehir Belediye Başkan sayısı 3'ten 4'eçıktı.

***

R. Erdoğan, Çin'e gitmeden önce yaptığı basın açıklamasında Efkan Ala'nın görevden alınmasını "performans kaybı" na bağladı. Orta vadede bir kabine revizyonunun da sinyalini verdi. Saray kulislerinde "performans kaybı"na uğrayan Bakanlar arasında şu isimler geçiyor;

Lütfi Elvan, Bekir Bozdağ, Veysi Kaynak, Mehmet Özhaseki, Mehmet Şimşek, Nabi Avcı.

Dere geçilirken at değiştirilir mi? Bilemem ama... Bürokrasiden de Hulusi Akar ve Yaşar Güler'in adları "performans kaybedenlerin" ön sıralarında!..