Derin Koçer - LondraMetin Kaan Kurtuluş - İstanbul
“Artık yetti yahu!” diyor Ege Dündar, geçtiğimiz Cumartesi günü Londra’da, Britanyalı Öğretmenler Birliği’nde, Türkiye ile Britanyalı halklar arasında bağ kurmayı amaçlayan konferanslar (SPOT) dizisi başlamadan önce. Birkaç saat içinde, annesi Dilek Dündar’ın ‘hukuka çağrı’sını tanıtacak kürsüden; gerginliği sesinden belli oluyor.
İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn’in de destek mesajı ilettiği SPOT konferansına hem Türkiye’den eski HDP’li vekil Osman Baydemir ve CHP’li vekil Ali Şeker, Türkiyeli gazeteciler ve sendikacılar hem de uluslararası kuruluşları temsil eden hak savunucuları ve medya mensupları katıldı. Ancak konferansın en çok dikkat çeken anı, son oturum başlamadan önce ilk defa o salonda gösterilen bir video ve Ege Dündar’ın yaptığı kısa konuşma oldu.
Videoda hakkında yakalama kararı bulunan ve 3 yıldan uzun bir süredir Almanya’da yaşayan gazeteci Can Dündar’ın eşi, ekonomist ve belgesel yapımcısı Dilek Dündar, 2016 yılında eşinin yanına gitmek isterken havalimanında pasaportuna el konulmasının ardından yaşadıklarını anlatıyor, ‘hukuka çağrı’ yaptığını beyan ediyordu.
Konuşmacıların yerini almasıyla beraber kürsüye çıkan, İngiliz PEN çalışanı, İlkyaz Yayın Koordinatörü ve Dündar çiftinin tek çocuğu Ege Dündar, annesinin ‘çağrısının’ ilk defa bu sahneden yayınlanacağını söyledi ve hem ailesinin hem de 6 yılı aşkın bir süredir Londra’da yaşayan kendisinin hikayesini bir de kendi gözünden anlattı. Cumartesi günü ilk defa Londra’da, o küçük salona gösterilen video bugün, hem Türkiye’de hem de bütün dünyada yayına girdi.
Can Dündar’ın oğlu PEN’in desteğiyle kurulan İlkyaz dergisinin kurucu koordinatörü Ege Dündar, yaptığı konuşmada annesinin “Türkiye’de babasına karşılık esir tutulduğunu” belirtti. Babasına yapılan silahlı saldırıda annesinin eşini korumak için silahın önüne atlamasını hatırlatan Ege, “Annem benim kahramanım” dedi. Annesinin kendisi için ne kadar değerli olduğundan bahseden Dündar, annesini 3 yıldır görmediğini hatırlattı. Dündar konuşmasının devamında “Annem darbe girişiminden sonra eylülde babamın peşinden gitmek isteyince pasaportuna yasadışı bir şekilde el koydular. Bu suçun sorumluluğunun şahsileştirilmesinin bir ihlali. O günden beri iade edilmedi.” dedi.
Ege Dündar, babası Can Dündar’ın Türkiye’yi “Saldırıdan sonra can güvenliğinden endişe duyduğu ve mahkemeden sonra tekrar tutuklanma için artan baskı sebebiyle” terk ettiğini belirtti. Dündar ayrıca, “Annemi göremediğim sırada köpeğimiz aniden hastalandı ve hayatını kaybetti, çeşitli gazetecilerin daha uzun süre ve daha sert cezalarla hapse atılmasıyla demokrasimizin çürümesine şahit olduk. Annemi son gördüğümden bu yana tutuklu gazeteci sayısı 28’den 160’a çıktı” dedi ve babası için çıkartılan “kırmızı bülteni” hatırlattı.
Ege Dündar, konuşmasını dinleyenlere, “Tüm bu ıstıraplar bana özgü değil. Bugün detaylıca duyacağınız gibi Türkiye’deki insanlar günlük hayatında bunun daha kötülerini yaşıyor” sözleriyle seslendi ve “İnsanların istemediği veya hak etmediği bir kadere mecbur kılınmasını” anlamaya çalışmalarını istedi. Ege Dündar konuşmasını şöyle sonlandırdı:
“Ülke ve aile olarak elimizden adil olmayan bir biçimde alınan her şeyin üzüntüsünü her gün yaşıyorum. Geçtiğimiz günlerde banka, borçlarımızı ödeyemediğimiz gerekçesiyle İstanbul’daki evimize el koydu. Bunun sebebi alıcısı olmasına rağmen devletin yazlığımızı satmamıza aylarca izin vermemesi. Bu emlak haklarının bir ihlali. Şimdi hayatımın çoğunu geçirdiğim evimizi satacaklar. Köpeğimiz, Tarçın o evin bahçesinde gömülü,. Ama bunlar üzerine konuşmayı tercih etmeyeceğim şeyler.
Annem benim pusulam. Onun kadar haysiyetli ve cesur olmayı amaçlıyorum. Birbirimize olan özlemimiz artarken birbirimize her zamankinden daha fazla destek olmaya devam edeceğiz ve onun haklarını aramasına yardımcı olacağız. Umarım siz de onun adını hatırlarsınız ve söylediklerini yayarsınız. Bu video “hukuka çağrı” başlığıyla yayınlanacak. O Londra’yı seviyor ve bugün yanımızda olmak istiyor, ama ona söylediğim gibi yakında olacak.”