Pandemi koşullarında başlayan eğitim-öğretim yılının ilk yarısı cuma günü sona erdi.
Geride bırakılan yarı yılda dersler, pandemi nedeniyle uzaktan eğitimle yapıldı.
Eğitim sendikaları yarıyıl değerlendirmelerinde milyonlarca öğrencinin uzaktan eğitimden yararlanamadığını, bunun ise ciddi bir fırsat eşitsizliği yarattığını belirtiyor.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ise Türkiye'nin uzaktan eğitim konusunda dünya çapında başarılı bir sistem kurduğunu, bu sisteme adil erişim için ise çalışmaya devam ettiklerini söylüyor.
Hem Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) hem de Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) yarıyılın sona ermesiyle ilgili hazırladıkları raporlarda, milyonlarca öğrencinin uzaktan eğitim sürecinde, eğitim sisteminin dışında kaldıklarını belirtti.
BBC Türkçe'ye konuşan Eğitim-Sen Genel Yükseköğretim ve Eğitim Sekreteri Sinan Muşlu, bunun maddi imkansızlıklarla ilgili olduğunu belirtiyor:
"Ne öğretmen ne de öğrenciye internet, tablet ve benzeri destekler sunuldu. Bakanlığın 'Tablet dağıtıyoruz' duyuruları oluyor ama ülkemizde 6 milyona yakın öğrencimizin uzaktan eğitime erişemediğini tespit ettik. Bu da eğitimdeki eşit ve ulaşılabilir olma hakkının önüne geçiyor."
Eğitim-Sen'e göre bu süreçte en fazla mağdur olan çocuklar; yoksul ailelerin çocukları, kırsal kesimde yaşayan çocuklar, özel eğitim kapsamındaki çocuklar, tarım işçisi çocuklar ve anadili farklı olan çocuklar oldu.
BBC Türkçe'ye konuşan Eğitim-İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım tablet ve internet altyapı eksikliğine ilave olarak, uzaktan eğitim için kullanılan Eğitim Bilişim Ağı (EBA) sisteminin de yetersiz olduğunu söylüyor:
"18 milyon öğrenci olmasına rağmen EBA'nın 30-40 binlik giriş kapasitesini Haziran-Temmuz'da ancak 300 bine çıkardılar, Eylül-Ekim'de ancak 1 milyona ulaştırdılar. Bu da büyük bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bu, Milli Eğitim Bakanlığı'nın plansızlığı, programsızlığı."
Eğitim-İş lideri Orhan Yıldırım bu dönemde özel okul ve devlet okulu öğrencileri arasında da bir eşitsizliğin doğduğunu savunuyor.
"Eğitimde fırsat eşitsizliği uzaktan eğitimle zirve yapmıştır" diyen Orhan Yıldırım şunları ekliyor:
"Çünkü yüz yüze eğitimde ne kadar olursa olsun, özel okullarla devlet okullarındaki fiziksel koşullar birbirine en yakın durumdaydı. Hepsinde sınıf, sıra, tahta, öğretmen vardı. Birbirine benzer kitaplar vardı. Çocuklar eşit koşullarda hareket edebiliyordu. Bunu da LGS ve YGS sınavlarında devlet okullarından mezun öğrencilerin, özel okulların mezun öğrencileri sınavlarda geçmiş olması gösteriyordu."
Yıldırım bugün, özel okul öğrencileri ile devlet okulu öğrencilerinin internet altyapısı, tablet bilgisayar gibi imkanlarının eşit olmadığını söylüyor.
Eğitim-İş lideri, bütün bu süreç karşısında eğitim-öğretimden çekilen yoksul öğrenci öğrenci sayısının arttığını söylüyor.
Sendikalar, "milyonlarca öğrencinin imkânsızlık nedeniyle derslere katılamazken derslere katılım üzerinden not verilmesi anlayışının adaletsizlik olduğunu" savunuyor.
Eğitim-İş lideri Yıldırım, "Bu, bakanlığın dönemin sonundaki en vicdansız, en gerçek dışı kararı olarak bu yıla damgasını vuracaktır" diyor.
Eğitim-Sen'den Sinan Muşlu konuyu yargıya taşımaları sonrası bakanlığın bu sefer de bunu öğretmenlerin insafına bıraktığını söylüyor:
"Bakanlık; katılım, performans notu verdirtmek için yönetmeliği değiştirdi. Biz de buna karşı dava açtık. O davamız sonuçlanmadı ama bu davamızın duyulması sonra Bakanlık okullara bir yazı yazarak derse katılım performansıyla ilgili öğretmenden herhangi bir belge istenmeyeceği, öğretmenin, öğrencinin üstün yararını gözeterek puanlama yapması yönünde bir yazı yazdı ve topu neredeyse öğretmene atmış oldu. Ama burada da eşitlik ve adalet sağlanmış olmuyor."
Eğitim Bakanı Ziya Selçuk son günlerde farklı etkinliklerde yaptığı yarıyıl değerlendirmelerinde öncelikle uzaktan eğitim için kurulan Eğitim Bilişim Ağı (EBA) sisteminin dünya çapında öne çıkan bir sistem olduğunu belirtti:
"Uzaktan eğitimin başlamasından bu yana yaklaşık 13 milyar kez ziyaret edilen EBA platformu, dünyada eğitim kategorisinde en çok ziyaret edilen web sitesi oldu. Canlı sınıf ve alternatif uygulamaların sisteme entegrasyonuyla EBA'da günlük yaklaşık 3 milyon ders yapabilme kapasitesi bulunuyor.
"Her ülkenin EBA benzeri siteleri var ancak uluslararası verilere göre dünyada öğretmen ve öğrencilerin en fazla kullandığı site EBA. Dünyada sadece birkaç ülke öğretim kademeleri için üç ayrı TV kanalı kurabildi. Bunlardan biri Türkiye."
Selçuk, bazı hizmetlerinin dünyada ödül aldığını da ekledi:
"Salgın döneminde topluma verilen hizmet kalitesi için çağrı merkezimiz, dünya ikinciliği ödülü; yapay zekâ destekli sanal robotumuz EBA Asistan ise dünya birinciliği ödülü aldı. EBA Asistan halen dünyanın en fazla kullanılan sanal asistanları arasında yer alıyor."
Bakan Selçuk, bu hizmetlerine erişimle ilgiliyse, "Sunduğumuz tüm bu eğitim hizmetlerine adil erişim için de yoğun şekilde çalışıyoruz" dedi.
Eğitim Bakanı, bu konudaki çalışmalarını şöyle aktardı:
"Bilgisayar ve internet erişimi konusunda desteğe ihtiyacı olan öğrencilerimiz için Türkiye genelinde 14 bin 300 EBA destek odası, 170 Mobil EBA destek noktası oluşturduk.
"Bunun yanında yaklaşık 1 milyon dolayında öğrencinin tablete erişmesi noktasında, öncelikli olarak 500 bin tabletin 360 binini dağıtmış bulunuyoruz. Ocak ayı sonuna kadar da 500 bin tableti dağıtmış olacağız."
"Ayrıca yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, kamu ve özel sektör kuruluşlarıyla sivil inisiyatifler tarafından sunulan ayni ve nakdi bilgisayar destekleriyle de yaklaşık olarak 200 bin dolayında tablet bilgisayar çocuklarımıza ulaşmış durumda. Bu sayıyı daha da artırma noktasında gayretlerimiz sürüyor."
Bu arada sendikalardan ikinci yarıyılda yüz yüze eğitime önlemler alınarak başlanması yönünde çağrılar geliyor.
"Türkiye'de tüm kamu kurumları açık, bir tek okullar kapalı. Ama Avrupa'ya bakıyorsunuz, sadece okullar açık, diğer kamu kurumları seyreltilmiş ya da evden çalışıyor. Türkiye, Avrupa'nın tam tersini uygulamıştır" diyen Eğitim-İş lideri Yıldırım ekliyor:
"Kesinlikle görülmüştür ki Bakanlık uzaktan eğitimdeki eksikleri giderme şansına sahip değildir. Çocukların iyice eğitimden geri kalmasını önlemek adına yüz yüze eğitim imkanları zorlanarak, koşullar da sağlanarak başlatılmalıdır."
Sendikalar, alınacak önlemelerin başında aşıya işaret ediyor.
Eğitim-Sen Genel Yükseköğretim ve Eğitim Sekreteri Sinan Muşlu'ya göre yapılması gerekenler başlıca şöyle:
"Okullar açılacaksa eğitim bileşenlerinin katıldığı bir demokratik mekanizma kurulmalı ve görüşleri alınmalı. Aşı planlamasında, sağlık çalışanlarından sonra eğitim bileşenleri olmalı. Bir sınıfta öğrenciler arası mesafe için en fazla 12 kişi olmalı. Ek öğretmen kadrosu atanamayan öğretmenler, kadroya geçişle sağlanmalı."
"Okullarda temizlik ve hijyen malzemeleri temin edilmeli. Düzenli ateş kontrolleri ve testler yapılmalı. Sınıfların derse giriş ve çıkış saati birbiriyle denk gelmemeli."
Muşlu'ya göre eğer uzaktan eğitim sürecekse, "Ek bir bütçe oluşturulmalı. Eğer yüz yüze başlamayacaksa öğretmen ve öğrenciye hızla bilgisayar, tablet ve internet altyapısı hizmetleri ulaştırılmalı ve destek sunulmalı."
Milli Eğitim Bakanı Selçuk, geçen hafta yaptığı açıklamada, 15 Şubat'ta okulları açmakla ilgili bir ilke kararı aldıklarını açıklamıştı.
Selçuk bu açıklamasında, haftayı bir gün arayla iki gün iki gün bölmek ya da belli sınıflar seviyesinde kademeli olarak açmak gibi çok farklı senaryoların olduğunu söylemişti.
Eğitim-öğretimde birinci yarılın sona ermesi nedeniyle cuma günü dijital ortamda öğrencilere yönelik bir konuşma yapan Selçuk 15 Şubat'la ilgili çağrısını tekrarladı:
"İkinci dönemde salgının yolumuzdan çekildiği oranda, okullarımıza hep beraber döneceğiz ve 15 Şubat'tan itibaren de sizleri okullarımıza çağırmak, orada görmek istiyoruz.
"Salgın koşullarını dikkate alarak elbette bu değerlendirmeler de yapılıyor. Baharı okullarımızda hep birlikte karşılayalım niyetindeyiz."