DW Türkçe - Hilal Köylü
"Eve ekmek götürüyoruz. Patronumuz çok iyi. İşimizi seviyoruz. Memlekete dönemeyiz ama olsun. Orda savaş var. Burada çalışıyoruz. Ekmeğimiz var. Kimseyle sorunumuz yok."
Bu sözler, ikisi de 19 yaşında olan Suriyeli Nur Dağhan ve Ali Hamediş’e ait. Beş yıl önce geldikleri Konya’da, sanayi sitesinin ünlü kaynakçılarından Mustafa Azman’ın yanında bir yıldır kaynakçılık yapıyorlar. Usta Mustafa Azman, kaynakçılık meslek eğitimi alan bu iki Suriyeli gence iş imkânı sunmuş.
“Oğullarım onlar benim” diyor Azman. Aynı iş yerinde Azman’ın öz oğlu Mehmet Akif de çalışıyor. Mehmet Akif'in “Biz kardeşiz” sözleri üzerine Nur ve Ali'nin gözleri parlıyor.
Bu iş yerindeki Türk-Suriyeli kaynaşması bir çok iş yerine örnek olacak nitelikte. 35 yıllık kaynak ustası Mustafa Azman, Türkiye’deki tüm işverenlere "Lütfen Suriyelilere kucak açmaktan korkmayın, kaçınmayın. Alın teriyle kazanmak olanların da hakkı. Onlara fırsat verin” çağrısı yapıyor.
"Evimi özlüyorum ama burası da evim”
20 yaşındaki Seyfeddin Ahmed de Türkiye'ye geleli üç yıl olmuş. İşini görecek kadar Türkçe biliyor ama Türkçesi Nur ve Ali kadar iyi değil. Ahmed tercüman yardımıyla konuşmayı tercih ediyor. Bir mobilya imalathanesinde boyacılık yapıyor. Konya’da aldığı meslek kursu ona ekmek kapısı olmuş. “Evimi özlüyorum ama burası içinde savaş olmayan evim. İşim var” diyor mutlulukla. Ahmed, Türkçe öğrense daha da başarılı olacağına inanıyor.
Ahmed'in iş edinmesinde öncü olan Konya Mobilyacılar Odası Genel Sekreteri Fatih Esen, meslek kurslarının Konya’daki işverenler için büyük bir açığı kapattığını vurguluyor. Esen, “Esnaflarımız, çırak ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Sanayinin her alanına eleman yetiştiren kurslarımız, Suriyelilerle kaynaşmamızı da sağlıyor” diyor. Esen, Suriyelilerin Türkçe öğrenmesi için de imkânların artırılmasını istiyor.
Kütüphane kafe açacak
38 yaşındaki Sema İsreb ise artık Konya'da Suriyeli bir girişimci sayılıyor. Suriye’deki savaştan yedi yıl önce kaçan Sema İsreb, öğretmenlik diplomasını bile yanında getirememiş. Ülkesinde yıllarca öğrettiği Arapça’yı şimdi Türklere öğretmek istiyor. "Kütüphane kafe” açma planını hayata geçirmenin yollarını ararken bir "girişimcilik kampına” katıldığını anlatıyor.
Sema İsreb, Konya Teknoloji Geliştirme Bölgesi Innopark’ta katıldığı bu kampta iş geliştirme, iş yeri açma konularında temel bilgileri almış. “Çok büyük bir hayalim” var diyen İsreb, bu hayali nasıl hayata geçireceğini biliyor olmanın mutluluğunu yaşıyor. Arapça ve Türkçe öğretmenlerini, kuracağı kütüphane kafede bir araya getirmeyi ve dil öğrenmek isteyen Türk ve Suriyelilerin rahatlıkla geleceği bu kütüphanede iki halkın birbirini daha iyi tanımasının da önünü açmayı hedefliyor.
İsreb, “Konya’da herkes bana yardımcı olmaya hazır. Çalışan ve üreten bir kadın olacağım yeniden” derken, kendisine imkân sunanlara teşekkür üstüne teşekkür yağdırıyor. Sema İsreb, bu projesini hayata geçirmek için hem maddi hem de manevi destek alacak.
“Daha çok fırsat”
Konya'daki Suriyelilere Avrupa Birliği'nin (AB) finanse ettiği “Hayata Fırsat” projesi kapsamında, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Uluslararası Çalışma Örgütü (IOM) tarafından destek veriliyor.
11,6 milyon euroluk proje Konya'nın aralarında bulunduğu 9 ilde yürütülüyor. Projeyi yürüten ve destek veren tüm kurumlar, AB'nin "Ülkesindeki iç savaştan kaçan Suriyelilere kapısını açan Türkiye’de yaşayan 4 milyon Suriyeliden yaklaşık 2 milyonu çalışma yaşında. Sadece Konya’da değil tüm Türkiye genelinde Türklerle bir arada yaşamak, birlikte üretmek istiyorlar” tespiti ile hareket ediyor.
ILO proje ekibi, 2018’de başlayan ve 2020’in ilk aylarında bitmesi öngörülen projenin Konya'da nasıl yürütüldüğü konusunda DW Türkçe'ye bilgi verdi. ILO uzmanı Nuran Torun Atış, yaklaşık 106 bin Suriyelinin yaşadığı Konya’da, Türk ve Suriyelileri aynı meslek kurslarında buluşturduklarına dikkat çekerek, kurslardan aldıkları sonuçları, iş yerleri ile proje geliştirme alanlarına yaptığımız ziyaretler sırasında anlattı.
Atış, Konya’daki sanayinin ihtiyaç duyduğu mobilyacılıktan, kaynakçılığa kadar tüm alanları ayrı ayrı tespit edip, bu alanlarda üniversitelerin, meslek eğitim merkezlerinin ve meslek odalarının desteğiyle özel kurslar açtıklarını söylüyor. Atış, “Hep birlikte yaptığımız planlama sayesinde kurslardan yararlanan her Suriyeli, istediği işe yönelme fırsatını buluyor” diyor.
Kurslarda Türk ve Suriyelileri aynı sınıflarda bir araya getirmenin özel bir hedefi var. Atış, “Sosyal ve ekonomik hayata uyumu birlikte öğreniyorlar. Önyargıları birlikte ortadan kaldırıyorlar. Sorunlarını birlikte görüyorlar” diye konuşuyor. Ataş, uzun vadede Türk ve Suriyelilerin ekonomide beraber üretebilecekleri bir sistemin yolunu açacak politika yapılmasını sağlamayı hedeflediklerini vurguluyor.
En büyük sorun: Türkçe ve önyargılar
Peki hiç mi sorun yaşanmıyor? Bu sorunun yanıtını Atış ile birlikte ziyaret ettiğimiz Konya 100.Yıl Meslek Eğitim Merkezi Müdürü Hasan Hüseyin Sürücü veriyor. Sürücü, açtıkları meslek kurslarına yıl boyu kayıt kabul ettiklerini belirtirken, “Kurslarımıza her yaştan insanlar kaydoluyor. 16-25 yaş arasındaki Suriyelilerde çok sorun olmasa da, daha üstü yaşlarda gördüğümüz en büyük sorun Türkçe’yi bilmemeleri ya da yetersiz olmaları” diyor.
Türkçe için özel kurslar da açtıklarını söylüyor Sürücü. Ayrıca, kurslarda sıkıntı yaşanmasın diye mutlaka tercüman da derslere sokuluyor. Sürücü, “Çözüm üretiyoruz ancak Suriyelilere eğitimin tüm kademelerinde, bütün okullarda Türkçe öğretmemiz gerekiyor” diyor.
Sürücü’ye göre sosyal medya başta olmak üzere medya organlarında "her suç olayını Suriyelilere yükleyen haberler,” Suriyelilere karşı önyargıların büyümesine yol açıyor. Sürücü, “Önyargıları yıkmak için zaman alıyor. O yüzden onları Türklerle kaynaştırmak için yürütülen çok değerli” mesajı veriyor.
Kayıt dışı istihdam
Proje uzmanı Atış da, Suriyeli mültecilerin bugüne kadar çoğunlukla mevsimlik tarım, inşaat, imalat ve tekstil gibi sektörlerde, düşük vasıflı işlerde, kayıt dışı çalıştırıldığını anlatıyor. Atış, “Böylelikle güvencesiz ve tehlikeli koşullarda çalışmanın yaygınlaşması riski artıyor, Türk vatandaşları da dahil tüm işçilerin ücretlerini ve çalışma koşullarını aşağıya çeken baskı oluşuyor, haksız rekabet oluyor, mülteci çocuklar çocuk işçiliğine itilebiliyor” diyor ve temel hedeflerinin bunları ortadan kaldırmak olduğuna dikkat çekiyor.
Ankara, İstanbul, Bursa, Konya, Gaziantep, Şanlıurfa, Adana ve Mersin’de yürütülen proje kapsamında “Daha iyi hayatlar için daha çok fırsat” sloganıyla toplamda 12 bin 600’den fazla Suriyeliye ulaşılması, mesleki yeterliliklerinin sağlanması hedefliyor. Hem Suriyelilerin hem Türklerin kamu istihdam hizmetlerine erişiminin artırılması, işverenlere istihdam için teşvik verilmesi, yeni işletmeler kurulması, işveren ve işçi örgütü temsilcilerinin bilgilendirilmesi, girişimcilere özel eğitim verilmesi de projenin diğer hedefleri arasında gösteriliyor.