Ekmeleddin İhsanoğlu: CHP de adaylık teklifi yaptı

Ekmeleddin İhsanoğlu: CHP de adaylık teklifi yaptı

CHP ve MHP'nin çatı adayı olarak Cumhurbaşkanı adayı olan ve 7 Haziran genel seçimlerine MHP'nin milletvekili adayı olarak giren Ekmeleddin İhsanoğlu, CHP'den de adaylık teklifi aldığını belirterek, "Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ile yakın temasım oldu; ziyaretime geldiler, siyasete devam etmeye karar vermem halinde partilerinin açık olduğunu söylediler. MHP’ye gidişimin nedeni, biz bu çizgide bir aileyiz" dedi.

Yaklaşan genel seçimler ile ilgili "büyük bir dalga geliyor" diyen İhsanoğlu, "Anketler İngiltere’de görüldü ki yanıltıcı. Genel olarak bir dip dalga geliyor; 1950, 1961’de, 1983’te, 2002’deki gibi büyük bir dalganın geldiğini görüyorum ve bu dalganın Türk siyasetinin manzarısını değiştireceği kanaatindeyim" diye konuştu.

Cumhuriyet gazetesinden Duygu Güvenç'e konuşan Ekmeleddin İhsanoğlu, HDP'nin barajı aşıp aşamayacağı tartışmaları ile ilgili, "HDP zaten Meclisin içerisinde ve Meclisin içerisine arka kapıdan giriyor. Yani bağımsız adaylar seçiliyor, bağımsız giriyorlar ve sonra parti grubu kuruyorlardı. Şimdi, yine şahsi görüşüm, parti amblemi altında girmeyi deniyorlar. Meşru yolu deniyorlar; bence ön kapıdan girmek arka kapıdan girmekten daha iyidir" ifadelerine yer verdi.

Duygu Güvenç'in Cumhuriyet gazetesinde 'İhsanoğlu: CHP de teklif yaptı' başlığıyla yayımlanan (17 Mayıs 2015) röportajı şöyle:

Sizce Davutoğlu nasıl bir lider?

Onu AKP’lilere sormak lazım. Polemiğe girmem.

CHP’den aday olmak istediğiniz ama teklif gelmedi yönünde dedikodular var Ankara’da?

Hayır, hayır. Ağustos seçimlerinden sonra Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ile yakın temasım oldu; ziyaretime geldiler, siyasete devam etmeye karar vermem halinde partilerinin açık olduğunu söylediler. MHP’ye gidişimin nedeni, biz bu çizgide bir aileyiz. Ama ben CHP’deki arkadaşların çalışmalarını çok takdirle karşılıyorum.

Yani iki partiden de teklif aldınız?

Evet

7 Haziran akşamı nasıl bir tablo çıkacak?

Bugün Türkiye’de 2002’deki koalisyon çatırdamıştır. Demokrat Parti, Adalet Partisi, ANAP gibi büyük koalisyonla geldiler. AKP koalisyonuna katılan değişik unsurlar, AKP’yi terk ediyor. Bugün muhafazakâr ve milliyetçi grup terk ediyor. Çünkü 2002’den 2015’e kadar olan sürede parti farklı söylemler geliştirdi. Büyük konsensus içerisinde değil, çekirdek liderliğin hedefleri doğrultusunda gidiliyor. Burada iki büyük kayış var, Türk oylarında MHP’ye, Kürt oylarında da HDP’ye. Ayrıca AKP, iktidar yorgunu bir parti, her yerde olduğu gibi atalet içerisinde. Bir de, iktidarın lider kadrolarında başkalarının iktidara talip olması suç gibi görülüyor. Koalisyonu suç gibi sunulması bana 2. Meşrutiyette, İttihatçı birinin, “Siz iktidarı ele geçirmek istiyorsunuz” diye suçlamalarına verdiği Hürriyet ve İtilaf Partisinin bir mensubunun verdiği yanıtı anımsatıyor. Diyor ki, “İktidarı ele geçirmek suçsa siz suçüstü yakalanmış bulunuyorsunuz.”Bu uzun yıllar iktidarın verdiği bir psikoloji.

 

‘Büyük dalga geliyor’

 

MHP kaç oy alır?

Yüzde 18 gösteren yoklamalar var ve bu yükselişte olduğunu gösteriyor. Ama anketler İngiltere’de görüldü ki yanıltıcı. Genel olarak bir dip dalga geliyor; 1950, 1961’de, 1983’te, 2002’deki gibi büyük bir dalganın geldiğini görüyorum ve bu dalganın Türk siyasetinin manzarısını değiştireceği kanaatindeyim.

O zaman koalisyon konuşulabilir mi?

Gayet tabii.

MHP-AKP ile koalisyon kurar mı?

Çok güzel bir atasözü var. ‘Her vaktin ezanı var’. Bugün seçimlere giderken bundan söz etmek, kamuoyu önünde spekülasyon yapmak doğru bir şey değil. Bütün partilerin hedefi tek başına iktidar olmaktır.

Sizce AKP’liler 17-25 Aralık dosyasıyla bir gün yargılanacak mı?

Ben eminim ki adalet her zaman yerini bulmuştur.

Allahın adaleti mi, hukuk devleti çerçevesinde mi?

Eğer adalet siyasi etki alanının içerisindeyse o zaman insanlar adalete güvenmezler. Ben inanıyorum ki bu adalet her zaman yerini bulacaktır. Biz yaşadık bunu. Bizim neslimiz gördü; şimdi 27 Mayıs’ı yapan hâkimler savcılar nerede? 12 Eylül’den sonra idam kararlarını verenler nerede? 28 Şubat’ta insanları görevlerinden edenler nerede? Toplumun vicdanında mahkûm oldular.

Ergenekon-Balyoz kararları da var. Bugünki manzarayla yargımız dökülüyor mu?

Elbette. Artık Türk vatandaşının yargıya güveni sarsıldı; mahkemelere güven yok. Güven olmayınca adalet olur mu?

Celal Kara, Zekeriya Öz gibi isimler Ergenekon- Balyoz gibi davalarda mahkûmiyet kararını veren isimlerdi; bugün görevden alınan isimler...

Ben buna teknik bakımdan bakacak ehliyete sahip değilim. Hukuk ile şahsi hüküm yürütmek çok farklı. Verilen kararlar, bugün 180 derece farklı oluyorsa, hayatlarından 5-6 sene alınan insanların hayatları bu kadar ucuz olmamalıydı.

Sizce bugün Gülen Cemaati suçlu mu mağdur mu?

Biz bitirdik zannediyordum. Yeter yoruldum.

Neden Erdoğan’ın şahsını eleştirmiyorsunuz?

Ben polemik sevmiyorum. Kimsenin şahsına karşı birşey söylemek istemiyorum. Benim bir devlet terbiyem var; belirli bir seviyede tenkit elbette yapılır. Kampanya sürecinde de ben bunun örneğini verdim. O insanları hayal kırıklığına uğratmak istemem.

 

'HDP meşru yolda'

 

Cumhurbaşkanlığı sürecinde çözüm sürecinden yanaydınız. Ama MHP’nin farklı bir çizgisi var. Bu görüşleriniz değişti mi?

İki muhalefet partisinin ortak adayı olarak fikirlerimi hür bir şekilde ifade etme hakkına sahiptim. Şimdi tabii MHP gibi milliyetçi bir partinin adayı olarak, herşeyden önce o partinin tüzüğüne sadık kalmak durumundayım. Bu ahlaki bir tavırdır. MHP’nin tüzüğünde der ki; MHP’nin temel zemini meşruiyettir. İkincisi ise milliyetçiliktir ve bazılarının yanıldığı gibi ırkçı bir milliyetçilik değildir. Buradaki milliyetçilik; kapsayıcı, bütünleştiren, herkesi kucaklayan, ırkçılığı reddeden bir anlayış. Bu anlayıştayım. Tabii Türkiye’nin o bölgesinin sorunlarının olduğunu biliyoruz ama bunların kilitli kapılar arkasında, Meclisin dışında yapılması ve iki taraf arasında siyasi pazarlık konusu yapması kabul edilemez.

HDP’nin barajı aşmasını mı istersiniz, aşamamasını mı?

HDP zaten Meclisin içerisinde ve Meclisin içerisine arka kapıdan giriyor. Yani bağımsız adaylar seçiliyor, bağımsız giriyorlar ve sonra parti grubu kuruyorlardı. Şimdi, yine şahsi görüşüm, parti amblemi altında girmeyi deniyorlar. Meşru yolu deniyorlar; bence ön kapıdan girmek arka kapıdan girmekten daha iyidir.

 

'Yıpratmada ölçü tanımadılar'

 

Nereden çıktı siyasete girme fikri?

Yoğun talep, ısrarlı teklif ve görev karşısında hayır diyememek.

Seçim sonrası size baskı oldu mu?

Bazı şeyler oldu ama şimdi açmak istemiyorum. Siyaset Türkiye’de sırf meydanlarda yapılmıyor. Bir de arka planları var. Ben bu arka plandaki meseleleri kamuoyunun gündemine getirmek istemiyorum çünkü çok hassas bir seçim döneminden geçiyoruz. Elbette bir gün bütün bunlar, gerek 10 Ağustos, gerek sonrasındakiler elbet ortaya çıkacaktır. Hiçbir şey gizli kalmıyor. Onun da zamanı geleceğine eminim.

Şahsınıza mı aile bireylerine mi?

Şahsıma ait benim kurduğum müesseseler ile ilgili

Hangisi? Ne oldu?

Artık daha fazla sormayın.

Sizi vakıftaki koltuğunuzdan etmişler?

Lütfen daha fazla sormayın. Bunun uluslararası yansımaları olacaktır. Bu karmaşa içinde bunu ortaya koymanın gereği yok.

Neden siyaset?

İki partinin uzlaşısı tarihi bir anlam taşıyor. Türkiye’de demokrasi talebinin her şeyin üstünde olduğunu ve uzlaşma zemininin var olduğunu gösteriyor yapılan kutuplaşma, zıtlaşma taleplerine rağmen. Evet yarışı kaybettik ama bu yarışın nasılne zaman yapıldığını, süresini, imkânları, karşısında bizim sağladığımız 8.5 milyon lirayla yürüttüğümüz ufak bir kampanya ile yüzde 38,5 oy aldık. Sandıklara başka tesirlerin yapıldığını herkes biliyor.

Adınızın geç açıklanması nasıl etkiledi bu süreci?

Yıpratmada ölçü tanımadılar. Ha bir ay önce, ha bir ay sonra çünkü yapılan iftiralar o kadar temelsizdi ki; babam-annem ailem, evlatlarımla, tahsilim ile ilgili; casus olmamdan tutun Coca Cola’ya kadar. Hayatını İslamiyetin hizmetine veren bir insan bazı yerlerde gidip benim islam düşmanı, Kuran düşmanı olduğumu söyleyerek, kamuoyunu sahte resimlerle yanılttı.