Ekonomi Bakanı Zeybekci: Merkez Bankası geç kalıyor

Ekonomi Bakanı Zeybekci: Merkez Bankası geç kalıyor

Dolar 2.45 TL’yi zorlarken Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci dövizdeki hareketlilikle ilgili, “Bunu her kim speküle, manipüle ederse elinde patlaması lazım. Her kim spekülasyona kalkarsa zarar etmesi için elimizde her güç var” dedi. 

Zeybekci, "Piyasanın ben şu fiyata bunu alırım demesi var. Merkez Bankası arkadan takip ediyor. Bizim ayrıştığımız nokta burası. Arkadan değil önden gitmesi lazım" dedi.

Nihat Zeybekci, dünyada kur savaşları yaşandığını belirterek, “Bizim de atmamız gereken adım çok basit. Cesaretli şekilde piyasayı önden götürerek faiz indirmemiz lazım. Danimarka bir adım attı. Avrupa Birliği (AB) de aynı adımı attı. İsviçre aynı adımı attı. Türkiye’nin de bu adımı takip etmesi lazım. Merkez Bankası piyasayı arkadan takip ediyor. Olması gereken piyasayı önden götürmesi” dedi.

Milliyet’ten Abdullah Karakuş’un sorularına cevap veren Bakan Zeybekçi’nin, söyleşisi şöyle:

 

Faizlerin düşürülmesine yönelik tartışmalara bakışınız nedir?

Merkez Bankamız, Türkiye’nin menfaatine yönelik cesur adımlar atmakta zorlanıyor. Bizim etkileneceğimiz yer AB’dir. Türkiye’nin ABD’den endişe ederek faizleri yukarda tutmasına gerek yok.

Türkiye olarak siz faizi yüksek tuttuğunuz sürece, dünyada yabancı paralardan Türkiye’ye talep olur. Sıcak para Türkiye’ye gelir ve TL talep eder. TL’nin değeri yükselir. TL’nin fiyatı yükseldiği zaman da bu doğrudan ihracatımıza yansır. İhracat zorlaşır, ithalat cazip hale gelir.

Çünkü suni şekilde aşırı değerlenen TL’nin sonucu ithalatın cazip hale gelmesi. İthalata dayalı bir büyüme sağlanması, bugüne kadar her 4-5 yılda kriz üreten ve patlayan balonumuzun tekrar şişmeye başlaması demektir. Süreçlerde döne döne anlatmaya çalıştığımız şey Türkiye’nin daha çok AB’ye göre hareket etmesi.

Şimdi faiz niye düşmüyor? Şu anda söylenen en önemli şeylerden biri; ‘Türkiye’de enflasyonun yüksek olduğu, yüzde 9’larda olduğu ortamda faizin daha düşmesi mümkün değil’. Burada maalesef birileri bilerek milleti kandırmaya çalışıyor.

 

‘Faizde kısır döngüye gireriz’

 

Eğer faiz ile enflasyonu karşılaştıracaksanız faiz ne zamanın faizi? Bugün kredi kullanırsanız 1 yıl sonra ödeyeceğiniz faizdir. Enflasyon ne zamanın enflasyonu olarak açıklanır, geçtiğimiz 1 yılın. Eğer faiz ile enflasyon karşılaştırılacaksa eğer beklenti yani gelecek 1 yılın enflasyonuyla siz bugünkü faizi karşılaştırabilirsiniz. Bir yılın beklenti enflasyonu ne, yüzde 6. Yüzde 6’nın altına düşmesi beklentisi de var ama biz ona yüzde 6 diyelim.

Bugün bankaya gittiğinizde faiz ne kadar, yüzde 12-14 aralığında. Bu reel faizle yatırım yapılmaz, bu reel faizle büyüme olmaz, istihdam artmaz, kimse stok yapmaz. Bundan dolayı da kısır döngüye girmeye başlar Türkiye. Maliyet enflasyonuna girince kısır döngüye girmiş oluruz. Yüksek faiz size maliyet enflasyonu üretmeye başlar, maliyet enflasyonu size yüksek faiz üretmeye başlar. Birbirini destekleyen yukarıya giden kısır döngüye girmiş olursunuz.

 

‘Dövize dokunmamak lazım’

 

 Dövizde yaşanan son hareketliliğe nasıl bakıyorsunuz?

Geçen yıl bir şey söylemiştim. Dokunmamak lazım. Serbest bırakmak lazım. Bunu her kim speküle, manipüle ederse onun elini yaktırmak lazım. Onun elinde patlaması lazım. Onun elini yakması lazım. Oynadığı, eline aldığı bu mayın. Türkiye şu anda kamu maliyesi açısından baktığımız zaman fazlamız var.

Bir yıl vadeli kısa dönem borçlarına baktığımız zaman Türkiye’nin hiçbir problemi yok. Her kim ki Türkiye’de döviz üzerinden yani TL’nin değeri ile oynayarak bir spekülasyon yapmaya kalkarsa bunun karşılığını ödemesi için bu spekülasyon karşılığında zarar etmesi için elimizde her türlü güç var. Onun için kur riski ile ilgili, döviz, birileri deneme yapıyor, oynamaya çalışıyor. Bunda ben hiçbir şekilde risk görmüyorum.

 

 Faiz için hazırlanan bir yol haritası bulunuyor mu?

Yol haritası çok basit ve sade. Var zaten. Elimizde bir rakam var. Piyasanın algısı var. Piyasanın ben şu fiyata bunu alırım demesi var. Merkez Bankası arkadan takip ediyor. Bizim ayrıştığımız nokta burası. Arkadan değil önden gitmesi lazım. Piyasayı yönlendirmesi lazım. Piyasa aşağı doğru yöneliyor, artık gidecek bir yeri kalmıyor. siyaset de faizlerin düşürülmesi için sesini yükselttiği için, siyasetçi olarak biz sanayici ile yatırımcı ile devamlı beraberiz ve onlardan duyuyoruz, görüyoruz bunu. Onların taleplerini seslendiriyoruz.

 

 Kısa vadede piyasalarda nasıl bir gelişme bekliyorsunuz?

Şu anda dünyada İsviçre Merkez Bankası’nın attığı bir adım var. Kurla ilgili. Kur savaşlarıdır bu. İsviçre Merkez Bankası kuru sabitlemişti. 1.27, Euro-Frank paritesi. Euro’nun aşırı aşağı doğru düşmesi İsviçre Frankı’nın değerinin artması, o zaman da İsviçre sanayisi ve üretimi için ihracatı için de bunun zarar verici olması.

Çünkü İsviçre Frankı yükseldikçe İsviçre’nin ihracatı daralıyor. Bunun için şu anda söz konusu olan şey kur savaşlarıdır. Bizim de burada atmamız gereken adım çok basit ve sade adımdır. Cesaretli bir şekilde piyasayı önden götürerek faiz indirmemiz lazım. Danimarka bağımsız, euro birliğinde değil. Danimarka farklı bir adım attı. AB aynı adımı attı. İsviçre aynı adımı attı.

Türkiye’nin de bu adımı takip etmesi lazım. Aşağı doğru düşsün dediğiniz bir şeyi iki yerinden bağlayarak serbest bırakıyorsunuz, düşer mi? Aşağı doğru gitmez. Piyasa zorlar bunu. Piyasa bunu pozitif olarak algılar mı? Algılar, zorlar. Piyasa zorlar zorlar Merkez Bankası bir indirim daha yapar. Piyasa zorladıktan sonra yapıyor. Öne geç, faizi indir.

 

Sıcak para kan emer...

 

 ‘Kur savaşlarını kazanmak için faiz inmeli’ diyebilir miyiz?

 Faizi istediğimiz gibi makul şekilde götürdüğümüz zaman başarılı bir noktaya geliriz. Orada şöyle bir tartışmayı açmak istemiyorum, ‘Türkiye borçlu bir ülke, dış borçları olan bir ülke, onun için TL’nin değerli olması lazım.’

Gerçek anlamda ekonomik karşılığı olmayan ekonomik büyümesi olmayan istihdamı artmayan ihracatı ve yatırımı olmayan bir ülkenin para değerinin yükselmesinin ne anlamı var?

İthalatı cazip hale getirmekten gayrı ne anlamı var? Sıcak para için yine eski tuzaklara, yani para gelecek, TL yüksek değerden bozduracak faize girecek, sonra TL’nin değeri düşecek oradan çıkarken düşükten çıkarak yüzde 10 faizden yüzde 10’dan kurdan kazanarak bu ülkeye yüzde 20 maliyet yükleyerek sıcak para bu ülkenin kanını emip gidecek, bunu mu başlatalım?