PELİN ÜNKER
Bugün ekonomiyi ilgilendiren iki önemli karar açıklandı. 31 Mart tarihinde sona erecek olan ÖTV ve KDV indirimi Cumhurbaşkanı kararıyla 31 Aralık 2019 tarihine uzatıldı. Düzenlemeyle, vergisiz fiyatı 70 bin liranın altında olan araçlarda, ÖTV oranı yüzde 45'ten yüzde 30'a, fiyatı 70 bin ila 120 bin arası olan araçlarda yüzde 50'den yüzde 35'e düştü. Ticari araçlara yönelik uygulanan yüzde 18'lik KDV oranı ise yüzde 1'e indirildi. Beyaz eşyada ÖTV sıfırlanırken, mobilya da ise KDV oranı yüzde 18'den yüzde 8'e geriledi.
Resmi Gazete’de yayımlanan bir başka Cumhurbaşkanlığı kararına göre ise bazı döviz tevdiat hesaplarında kesinti oranı artırıldı. Buna göre bir yıldan uzun vadeli döviz mevduat hesaplarında kesinti yüzde 13'ten yüzde 18'e çıktı. Vadesiz ve ihbarlı hesaplar ile 1 yıla kadar (1 yıl dahil) vadeli hesaplarda yüzde 20 olarak belirlendi.
Bu kararların neden yayımlandığının yanıtı ise son yayımlanan bankacılık ve sektörel verilerde yatıyor.
Bankalardaki toplam yabancı para mevduatlar 15 Mart 2019 itibarıyla 237 milyar 337 milyon dolara ulaşmış durumda. Geçen yıl sonuna göre yüzde 7.66 artış söz konusu. Verilerin ayrıntılarına bakıldığında hane halkının döviz mevduatlarını şirketlere göre daha fazla artırdığı görülüyor. Bu da döviz tevdiat hesaplarıyla ilgili kararı neden KDV-ÖTV indirimi kararıyla birlikte okumamız gerektiğini teyit ediyor. Merkez Bankası verilerine göre yurt içindeki mevduat bankalarındaki gerçek kişilere ait döviz mevduatlarında 2018 sonuna göre yüzde 9.28 artış var. Şirketlerin döviz mevduatlarındaki artış ise yüzde 8.30 olarak kaydedilmiş. Toplam döviz mevduatının yüzde 40’ı şirketlere ait iken yüzde 60’ı gerçek kişiler yani hane halkına ait.
Yurt içindeki mevduat bankalarında gerçek kişilerin 96 milyar 92 milyon doları bulunurken şirketlerin 65 milyar 316 milyon doları bulunuyor. Katılım bankalarındaki döviz mevduatlarında da hızlı artış göze çarpıyor. Buna göre son bir yılda yüzde 25.5, 2018 sonuna göre ise yüzde 12.52 artan döviz mevduatları 15 Mart itibarıyla 16 milyar 781 milyon dolara ulaşmış. Bunun 9.6 milyar doları yurt içindeki gerçek kişilere, 4.7 milyar doları ise yurt içindeki şirketlere ait.
Peki neden döviz mevduatlarında bir artış söz konusu? Bu, hem yüksek enflasyon hem de ekonomide yaşanan güven erozyonundan dolayı vatandaşın harcamalarını erteleyip döviz biriktirmeye devam ettiğini gösteriyor. 2018 sonunda dolar kuru 5.30 civarındaydı. Şu sıralar ise 5.46 seviyelerinde bulunuyor. Veriler dolarizasyon etkisinin de devam ettiğinin bir göstergesi.
Öte yandan son verilere göre Aralık 2018’de yüzde 13.5 ile son dokuz yılın zirvesine çıkan işsizlik de hesaba katıldığında, bu ortamda ÖTV-KDV indirimlerinin devam etmesi beklenildiği gibi tüketimi artırabilecek mi?
Bir önceki döneme bakıldığında söz konusu indirimlerin tüketimi canlandırmadığı görülüyor. Son büyüme verisinde geçen yıl eylül-ekim aylarında başlayan vergi indirimlerinin işe yaramadığı, tüketimi motive etmediği ortaya çıkmıştı. Türkiye 2018’in son çeyreğinde yüzde 3 küçüldü ve bu yılın ilk çeyreğinde de beklenti yine negatif büyüme olacağı yönünde.
Geçen yıl satışlarını vergi indirimlerinin etkisiyle artıran tek sektör yüzde 11’lik artışla mobilya sektörü oldu.
Beyaz eşya satışları ÖTV teşvikinin frenleyici etkisine rağmen 2018’de yüzde 17 daralarak 6.17 milyon adet oldu. Satışlardaki gerileme ocak ayında da sürdü. Ocak ayında beyaz eşya iç satışları yüzde 9, ihracat yüzde 3 düştü.
Türkiye genelinde konut satışları şubatta bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 18.2 oranında azalarak 78 bin 450 oldu. Konut satışları 2018’de de yüzde 2.4 azaldı.
Otomobil ve hafif ticari araç pazarı ise vergi indirimlerine rağmen ocak ve şubat aylarında yüzde 52.19 daraldı. Otomotiv sektörü geçen yılın tamamında yüzde 35 daralarak 642 bin adete indi. Satışların bu yıl 450 bine ineceği öngörülüyor.
Tüm veriler ışığında büyümenin canlandırılması ve Türk Lirası yatırımların artırılması için öne çıkan kriter iş ve güven ortamının sağlanması olarak görülüyor. Tüketici güven endeksi mart ayında yüzde 2.9 artışla 59.4 seviyesine çıksa da güvende iyimser duruma işaret eden 100 seviyesinin oldukça altında bulunuyor. Bu da öncelikle mevcut algı bozulmasının düzeltilmesi gerektiğine işaret ediyor.