Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2018 yılı üçüncü çeyreğine ilişkin gayri safi yurt içi hasıla verilerini (büyüme rakamları) açıkladı. Yılın ilk çeyreğinde yüzde 7,3; ikinci çeyreğinde ise yüzde 5,2 büyüyen Türkiye ekonomisi, üçüncü çeyrekte sert düşüşle yüzde 1,6 büyüdü.
Evrensel yazarı Bülent Falakaoğlu, bu verilerin ne anlama geldiğini şöyle yorumladı:
"Açıklanan verilerle hükümetin “Kriz psikolojiktir”den sonra geldiği “En kötüsü geride kaldı” tezi de çöktü.
3. çeyrek temmuz-ağustos-eylül aylarını kapsar. Temmuz ayında seçimi geride bırakmış, yatırımlarını artıran bir Türkiye ekonomisi sanayide büyüme gerçekleştirmişti. Ağustos ayında birdenbire 6 liranın üzerini gören dolar kuruna gelene kadar ekonomide büyüme eğilimleri sürüyordu. Ağustos ayında sanayi büyümesi yüzde 1,7 olarak gerçekleşmişti.
Olumsuz gelişmeler aslında eylül ayından itibaren başlamıştı. Eylül ayında sanayi yüzde 2,7 daralmış, iç talep hızla gerilemeye başlamıştı. Bu, ekonominin kötüye gidişatının sinyallerini vermişti.
3. çeyrekte ekonomideki küçülme son aya yani eylül ayına kaldığı için piyaslarda ekonomik büyüme yine de yüzde 2 civarında iyimser bir beklentiye sahipti. Açıklanan veriler gösterdi ki bu iyimser veriler bile gerçekleşmedi.
Her ne kadar 3. çeyrek için yüzde 1,6’lık büyüme rakamı açıklansa da mevsim ve takvim etkisinden arındırıldığında yüzde 1,6 büyüdü gözüken ekonomi aslında yüzde 1,1 oranında küçüldü.
Bu 3. çeyrek verilerinden içinde bulunduğumuz 4. çeyreğe gelirsek ekonomideki küçülmenin yani krizin derinleşerek ilerlediğini görürüz. 3. çeyrekte sadece inşaat sektörü yüzde 5.3 daralmış görünürken diğerlerinde(tarım, sanayi) yarım puan, 1 puanlık artış gözüküyor. İçinde bulunduğumuz dördüncü çeyrekte artık bu küçük, mütevazı artışları görmek bile imkansız olacak. Çünkü dördüncü çeyrek verilerine bakarsak üretimin, tüketimin, dış ticaretin hızla daraldığını görürüz. Otomotivden beyaz eşyaya, üretimde canlanmayı sağlamak için verilen teşvikler daralmayı önleyememiş, sadece daralma hızını biraz düşürebilmiştir.
***
Özetle en kötüsü geride kalmadı, en kötüsünü ağır bir şekilde yaşıyoruz, 2019’un ilk iki çeyreğinde de bu olumsuz tablonun süreceği şimdiden açığa çıktı. Hükümetin yerel seçimlere kadar yani 2019 Mart ayına kadar krizin kendisini ortadan kaldıramasa bile etkilerini gizlemeye, örtmeye dönük hamlelerini artıracağı açıktır. Emekçilerin oyuna gelmeyip ekonomik kriz gerçekliği üzerinden pozisyon almaları gerekir.
Haberin tamamı için tıklayın.