Almanya, Türkiye için en önemli ekonomik ortakların başında geliyor. Söz konusu işbirliği son yıllarda bilim ve kültür alanlarındaki ortaklıklarla daha da perçinlenmiş durumda. Almanya gerek siyaset gerek ekonomi dünyasında dingin ve istikrarlı yapısı ile bilinirken, Türkiye ise hareketli ve değişken gündemi ile dikkat çekiyor. Peki, Türkiye’nin hareketli siyasi gündemi ikili ilişkileri nasıl etkiliyor?
Türk- Alman Ticaret ve Sanayi Odası ile Graf von Westphalen Hukuk Ortaklığı tarafından düzenlenen ‘Türkiye ve Almanya- Bugünü Yaşamak, Yarını Şekillendirmek’ adlı toplantıda bir araya gelen ekonomi ve siyaset uzmanları iki ülke ilişkilerini masaya yatırdılar.
Türk-Alman Parlamenterler Grup Başkanı Sosyal Demokrat Partili Michelle Müntefering, iki ülkenin ticari ve ekonomik işbirliğinin siyasi ilişkileri de canlandırdığını belirtti. Müntefering, Türkiye'deki Alman yatırımcıların Çin'deki Alman yatırımcılardan daha fazla olduğuna dikkat çekti. Sosyal Demokrat Partili Vekil, bunun en önemli nedenin iki ülke arasında ekonomik bir köprü vazifesi gören Almanya'daki Türk girişimciler olduğunu aktardı.
‘Türk girişimci kültürü ilişkileri güçlü kılıyor’
“İkili ilişkilerimizi güçlü kılan nedenler arasında Almanya'da gittikçe kökleşen Türk girişimci kültürü de ağırlıklı bir yer tutuyor. Bu girişimciler son derece farklı alanlarda ekonomik hayatımıza güç kattıkları gibi sosyal hayatımıza da renk katıyorlar” diyen Müntefering sözlerini şöyle sürdürdü: “Hem Almanya'da hem Türkiye'de faaller ve sayıları her geçen gün artıyor. Rakamlar biliniyor, ancak ben kıyaslama yaparak ifade etmeye çalışacağım. Söz konusu girişimciler ve istihdam ettikleri elemanları, benim memleketim Bochum'un nüfusunu karşılayabilecek sayıdadır.”
Müntefering, Almanya ekonomisi içinde toplam yıllık ciroları 35 milyar euroyu bulan Türk girişimcilerin iki ülke arasında bir denge unsuru olduğunun da altını çizdi.
Güçlü bağlarla gelen fikir ayrılıkları
Türkiye uzmanı Dr. Günter Seufert ise Almanya ve Türkiye arasındaki karşılıklı göçün ikili bağları güçlendirirken, siyasi fikir ayrılıklarını da zaman zaman derinleştirdiğini şu sözlerle savundu:“Aramızda göç yolu ile oluşan sıkı bağlar birbirimiz hakkında çok şey bilmemizi sağladı. Bu da, işbirliğimizi arttırdığı gibi bazen çatışmaları da beraberinde getirdi. Mesela zamanında Türkiye'de muhalif olarak görülen ve bugünkü AKP'nin temelini oluşturan Milli Görüş geleneği Almanya'da şekillendi. O yüzden dönemin Türkiye hükümeti, Almanya'yı Türkiye düşmanlığı ile suçlamıştı.”
Buna benzer örneklerin çoğaltmanın mümkün olduğunu söyleyen uzman, bazen Alman mallarının siyasi görüş ayrılıkları nedeniyle boykot edildiğini de hatırlatarak, “Bugün kırk yıldır süregelen Türk-Kürt çatışması sona erme sinyalleri veriyor. Bu güzel bir gelişme, ancak biliyoruz ki söz konusu husumet yıllarca iki ülke ilişkilerini zehirlemiştir” dedi.
Ekonomi siyasetin yolunu çiziyor
Almanya Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı ve Almanya'nın eski Türkiye Büyükelçisi Dr. Wolf-Ruthart Born ise siyasetten ziyade ekonominin ilişkileri belirlediğini şu sözlerle savundu: “Ekonominin gidişatı siyasi kararların genelde yönünü belirler ve adımlarını hızlandırır. Bunu ekonomik ilişkilere paralel Türk-Alman siyasi ilişkilerinde de görüyoruz. Mesela Başbakan Davutoğlu'nun son ziyaretinde Türkiye ve Almanya arasında karara bağlanan ve şimdiye kadar sadece Fransızlarla yaptığımız kabine toplantıları gerçekleştirilecek. Dışişlerinde sayısız çalışma gruplarını bir araya getirecek stratejik ortaklığımız da biliniyor.”