Çin Halk Cumhuriyeti'nin ekonomik kalkınmasının ardında, milyonlarca köylünün şehirlere göç etmesi ve düşük ücretlerle çalıştırılmasının olduğu ifade edildi. Olayın bir diğer yüzünün de, göçmen ailelerin çocuklarını köylerde bıraktığı, ve çocukların birçoğunun ya büyük anne-babalarıyla ya da yatılı okullarda yetiştiği bildirildi.
Deutsche Welle'de çıkan habere göre: Guangşi vilayetinin Youki köyündeki okulun öğrencileri yıpranmış kitaplarına eğilmiş, okumayı sökmeye çalışıyorlar. Bu okulun 270 öğrencisi köy yakınlarındaki vadilerde yaşıyor. Mezralara sekiz saat yürüyerek ulaşılabiliyor. Evde çoğu zaman kimse olmadığı için, küçük öğrenciler hafta arasını okulda geçiriyorlar.
12 yaşındaki Luo Dongjing'in anne ve babası yılda bir kez, Çin yeni yılındaki birkaç haftalık tatilden yararlanarak köye dönebiliyor.
Çin'de Donjing'in kaderini paylaşan 58 milyon çocuk yaşıyor. Göçmen işçilerin çoğu, ikinci sınıf insan muamelesi gördükleri için çocuklarını yanlarında götüremiyor. İkamet kayıtları olmadığından gittikleri kentlerin okullarına çocuklarını gönderemiyorlar. Çocuklar köyde kalıyor. Çin'in bu bölgesi çok fakir, toprak verimsiz. En yakın kasaba üç saatlik mesafede. Yolları bozuk. Çocuklar küçücük yatakhanelerde uyuyorlar. Gri renkli odalarda sekizer yatak bulunuyor. Her yatakta üç çocuk uyuyor.
Köy okulunun müdürü Lu Lipeng, “Üzerimizde büyük sorumluluk ve yük var. Aileler çalışmak için başka yerlere göç edince çocuklar bize kalıyor. Okul müdürü olarak önceliğim, çocukların güvenliği, karınlarının doyması, uyuyacak yerlerinin olması. Öğrenciler beni baba gibi görüyor ve sözümden çıkmıyorlar” diyor.
Çocuklar teneffüste okulun küçük avlusunda oynuyorlar. Okul onlara, evde bulamadıkları bazı şeyleri veriyor. Çin'in göçmen işçi çocukları ağır duygusal ve psikolojik sıkıntılara küçük yaşta alışmak zorundalar. Büyük anne-babalar sorumluluğun altından kalkamıyorlar. Çoğunun okuması yazması yok. Zaten bütün gün tarlada çalışıp yorgun düşüyorlar.
26 yaşındaki Chang Liang iki yıllığına köy okulu öğretmenliğine tayin edilmiş. Bölge halkının eğitimi önemsemediğini, çocukların evde kendilerine ders verecek, onları teşvik edecek kimse bulamadıklarını anlatıyor.
Okul dışı desteğin yetersiz kalması yüzünden öğrencilerin çoğu fabrikaların vasıfsız işçi ordusuna katılabilmek için mümkün olan en kısa zamanda okulu terk ediyor. Guangşi köylerinde yetişenlerin yol gösterecek kimseleri olmuyor. Fakir bölgelerdeki çocuklara yardım yapan Wild Lily adlı sivil toplum kuruluşunun temsilcisi Li Min çocukların özgüven geliştiremediklerini, kendilerinin de onlara perspektif kazandırmaya çalıştıklarını belirtiyor ve ekliyor:
“Çocukların karınlarını doyurup, sıcak bir yatakta uyumaları yetmiyor. Psikolojik huzura da ihtiyaçları var. Onlara çok çalışmayla durumlarını düzeltip üniversiteye bile gidebileceklerini, dağların ardında fakirlikten başka bir hayatın da olduğunu göstermeye çalışıyoruz.”
Küçük öğrenciler yemekten sonra iki saatlik öğle uykusuna hazırlanıyorlar. Duygusal yakınlığa hasret kalan Donjing'in bakışlarından anne-babasını çok özlediği anlaşılıyor.
Bütün göçmen işçi çocukları gibi o da günün birinde ailesiyle birlikte yaşamayı hayal ediyor. Aile hayatının nasıl bir şey olduğunu tahayyül edemese bile.