Ekonomist Atilla Yeşilada: Erdoğan ekonomistse, ben de Süper Lig’de sol açığım!

Ekonomist Atilla Yeşilada: Erdoğan ekonomistse, ben de Süper Lig’de sol açığım!

Ekonomist Atilla Yeşilada, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “Doların köpüğünü aldık, enflasyonun da alacağız” açıklamasında mantık bulunmadığını belirterek, “Dolar 2021 başında, 7.5 liraydı, bugün 13.80. Enflasyonda gerileme olması mümkün değil” dedi. “Cumhurbaşkanı ekonomistse, ben de Süper Lig’de sol açığım” diyen Yeşilada, “Sizin kendinize verdiğiniz unvan ve payelerin hiçbir anlamı yoktur, bana diploma getirsinler” diye konuştu.

“Şu andaki acil sorun olan ‘dövizin hızla değer kazanmasına’ karşı ‘Ben daha fazla ihracat yapacağım, bekleyin döviz gelecek, enflasyon düşer’ demek bunu söyleyen kişinin hakikaten bu konularla uzaktan yakından hiç alakasının olmadığını gösterir” diyerek Erdoğan’ı eleştiren Yeşilada, “Düşüremezsiniz, elinize sopa alıp bütün marketleri, eczacıları, otomotiv bayilerini dövüp içeri atsanız yine düşüremezsiniz. Maliyetleri arttığı için fiyatlar artıyor. ‘Maliyetinin altında satış yapacaksın' dersen üretim yapmazlar, Türkiye 70'lere döner. Eğer enflasyon Haziran ayında yüzde 36'nın altına düşerse ben ekonomistlik diplomalarımın hepsini sizin önünüzde yakacağım” ifadelerini kullandı.

“Enflasyonda köpük olmaz, hiç kimse böyle bir şey duymamış”

Sözcü’den Ruhan Mengi’ye konuşan Yeşilada, Erdoğan’ın “doların köpüğünü alma” açıklamasını şöyle değerlendirdi:

“Sayın Erdoğan mantıklı, tutarlı açıklamalar yapmıyor, çünkü 2021 başında dolar-TL 7.5 Liraydı, 18'e çıkması zaten abartılıydı, 13.5'a indirmek de çok büyük başarı değil. Şimdi “TL'nin dolara karşı gerçek değeri ne olmalı” diye sorduğunuzda karşımıza uluslararası bir kurum olan International Institute of Finance'ın verisi çıkıyor; o da 9.5. Sayın Erdoğan'ın köpük alma operasyonunun gerçekleştiği 13.80 nerede, 9.5 nerede? Ve hiçbir şekilde de gerileyecek gibi durmuyor. Bu köpük alma cümlesinin arkasındaki mantığı kısaca özetlemek istiyorum; Sayın Erdoğan enflasyonun da devalüasyon gibi yabancı güçler ve onlarla işbirliği yapan yerli menfaat gruplarını yaptığı bir algı operasyonu olduğunu düşünüyor. Çünkü enflasyonda köpük olmaz, hiç kimse böyle bir şey duymamış. Bunu söylemesi bile enflasyonu kendi politikalarının ürettiği bir sorun olarak değil de hala dış güçlerin ve Türkiye'de ona karşı olan çevrelerin bir oyunu olarak gördüğünü gösteriyor.

“Enflasyonda gerileme olması hiçbir şekilde mümkün değil”

Enflasyonda gerileme olması hiçbir şekilde mümkün değil. Üretici fiyatlarına baktığımızda yıllık artış yüzde 80, maliyetleri yüzde 80 artmış, satış fiyatı yani TÜFE yüzde 36 artmış. Bu üretici zarar edecek değil ya, mecburen kendi maliyetlerini fiyatlara yansıtacaktır. Dünyanın her ülkesinde ve her zamanda enflasyonu düşürmenin iki çaresi vardır; 1- Merkez Bankası faiz arttıracak, 2- Bütçedeki harcamaları kesip iç talebi azaltacaksınız. Bunlar da yapılmıyor, o zaman Sayın Cumhurbaşkanı hayal görüyor.”

Yaşananların yalnız toplumun değil tüm dünyanın Erdoğan ve rejimine güvenini kaybettiğini gösterdiğini söyleyen Yeşilada, bunu şöyle açıkladı:

“Birincisi, halk size güvenmiyor. İkincisi, bütün imkanlarınızı seferber etmenize rağmen dış dünyadan size tek kuruş para gelmiyor, üçüncüsü Katar dahi size para yatırmak için daha büyük tavizler istiyor, demek ki o da parasını geri alamayacağından korkuyor. Bir de BOTAŞ olayı var. BOTAŞ yurt dışından 2 milyar dolar kredi arıyor çünkü Rusya ile yeni doğalgaz sözleşmesi yapmışız, peşin ödemesi gerekecek. Demek ki Rusya da artık bize veresiye doğalgaz vermiyor. Ekonomide de siyasette de güven kaybı çok önemli, geri çevrilmesini ben imkansız olarak görüyorum.”

“AKP'lilerin hepsi Erdoğan'ın okuduğu üniversiteden diploma almış, o yüzden heterodoks düşünüyorlar biraz”

Yeşilada, eski Rize Belediye Başkanı Şevki Yılmaz'ın “AK Parti kasanın ağzını açmalı, 700 ton altınımız var, şu kadar dövizimiz var diyorsunuz, alın bunları. Seçimi kazanamasanız da arkadan gelen tufan yaşasın” sözlerini de şöyle değerlendirdi:

“Merkez Bankası'nın mülkiyetinde dövizi yok, aksine 50 milyar dolar civarında Türkiye bankalarına borcu var. 30-40 milyar dolar değerinde altın fiziksel olarak var ama onu da alıp satamazsınız. Sebebi şu; bunu alıp satmaya kalkarsanız dünyada altın fiyatları çöker. AKP'lilerin hepsi Erdoğan'ın okuduğu üniversiteden diploma almış, o yüzden heterodoks düşünüyorlar biraz, bizim gibi eski kafalı ortodoks ekonomistler anlayamıyor bu düşünceleri. 85 milyonun kaderiyle deney yapmak büyük bir dramdır.”

Bakan Nebati’ye “heterodoks politika” yanıtı: Tamamen stratosferde bel kemerini bağlamadan uçuş yapıyor

Yeşilada, Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin “Artık ortodoks politika bitti, bundan sonra heterodoks politika var” ifadesini de şöyle değerlendirdi:

“Sayın Nebati'nin heteredoks kelimesini geçen hafta öğrendiğini gösteriyor sadece, daha önce hiçbir şekilde selamı sabahı olmamış. Çünkü heterodoks övünülerek kullanılacak bir ifade değildir. Ekonomi külliyatında heterodoks daima ‘aptalca politikaları nazikçe sıfatlandırmak için’ kullanılır. 100 ekonomiste açıp sorun, heterodoksun hiçbir pozitif çağrışımı yoktur ekonomi literatüründe (kahkahalarla gülüyor). Ortodoks politika ‘geleneksel, dünyaca kabul görmüş politika’ demektir. Bakın, asıl mesele bunları söyleyen kişinin hiçbir şekilde bilgi ve alt yapısının bu işi yapmaya yeterli olmadığını gösteriyor. Bir ülkede, bir ay içinde 3 defa ekonomik model değişirse insanlar buna kulaklarıyla gülerler. Çünkü sizin bu işi yapamadığınızı gösterir. Ekonomik modeller 5 yıllık, 10 yıllık olarak hazırlanır, bunları değiştirmek bir çaresizliğin ifadesidir. Söylediklerini anlamlandırmak çok güç, çünkü hiçbirinin altında dayanak yok, tamamen stratosferde bel kemerini bağlamadan uçuş yapıyor yani. O anda kafasına ne esiyorsa ya da Sayın Erdoğan kendisine ne direktif vermişse onları söylüyor, sorun da buradan kaynaklanıyor zaten.

“Bunlar tamamıyla bir paniği, ‘bu geceyi kapatıp yatağa gidelim, yarın sabah ne olacak bakarız’ anlayışını yansıtıyor”

2 ay önce cari açığı kapatıyorduk, kuru serbest bırakıyorduk, enflasyon kendiliğinden düşüyordu. Şimdi ‘TL mevduatlarını döviz kurunun artmasına karşılık garantiye alıp’ heterodoks politika izliyoruz. İlkinin anlamı yoktu ki ben size ikincinin anlamını anlatayım. Bunlar tamamıyla bir paniği, ‘bu geceyi kapatıp yatağa gidelim, yarın sabah ne olacak bakarız’ anlayışını yansıtıyor. 85 milyon insanın kaderiyle böyle bir deney yapmak gerçekten çok büyük bir dramdır ve ben şahsen çok üzülüyorum.”

Röportajın tamamını okumak için tıklayın.