Ekonomist Atilla Yeşilada: Erdoğan kesin olarak kaybedecek çünkü seçim kazanmak için yaptığı her şey seçmenin canını yakıyor

Ekonomist Atilla Yeşilada: Erdoğan kesin olarak kaybedecek çünkü seçim kazanmak için yaptığı her şey seçmenin canını yakıyor

Ekonomist Atilla Yeşilada, TÜİK'in enflasyonu ile halkın enflasyonu arasındaki uçurum dolayısıyla maaş zammı oranlarının kimseyi memnun etmediğini belirtti; “Erdoğan en büyük silahını çekti sonuç elde edemedi” dedi

Erdoğan’ın kesin olarak kaybedeceğini söyleyen Yeşilada, “Çünkü seçim kazanmak için yaptığı her şey aslında seçmenin canını yakıyor. Güya doları tutup seçim kazanacak, enflasyonu düşürecek, KKM'nin esprisi; ‘ben TL mevduat faizinin üzerine bir miktar da dolardaki değer kazanımımı alırım, o zaman dolar tutmama gerek kalmaz’ idi, bu sistemin yürümesi için Merkez Bankası'nın her ay doların yüzde 1-2 değer artışına izin vermesi gerekirdi. Aksi halde KKM ile doğrudan, net döviz tutmak arasında hiçbir fark kalmazdı, bunu anlayamayacak kadar cahil bir iktidar yönetiyor bizi” diye konuştu.

“Enflasyonun düşme ihtimali yok, AKP ve Erdoğan baştan çok büyük bir strateji hatası yaptılar”

Sözcü yazarı Ruhat Mengi’ye konuşan Yeşilada, “Enflasyonun düşme ihtimali yok” dedi, şunları kaydetti:

“AKP ve Sayın Erdoğan TÜİK'i manipüle ederek baştan çok büyük bir strateji hatası yaptılar. Çünkü TÜİK'in enflasyon açıklamaları sadece ekonomistleri ilgilendiren bir konu değil, aynı zamanda bütün her şey ona endekslendiği için sokaktaki insanın hayatını etkileyen bir şey. Siz bunu düşürmek için manipülasyon yaptığınızda gerçek enflasyonla –yani vatandaşın hissettiği enflasyonla- devletin memur emekli maaşlarında baz aldığı rakam çok farklı hale geliyor. Dolayısıyla, Erdoğan strateji olarak TÜİK enflasyonunun üstünde bir zam vermeyi hedefledi, ona yakın bir şey yaptı ama halkın enflasyonu TÜİK'ten 15-20 puan, belki 30 puan daha yüksek olduğu için kimseyi tatmin edemedi, bu da anketlerde yavaş yavaş ortaya çıkıyor zaten. Niye Erdoğan kazanamaz, çünkü en büyük silahını kullandı, asgari ücreti kast etmiyorum; devlet kasasından çıkacak rakam -ki bu Sabah'ın haberidir- 300 milyar, bizim hesaplamamız EYT sorununu çözmenin maliyeti senede milli gelirin yüzde 1.1'i ve bu Sosyal Güvenlik Kurumu'nu da batıracak. Dolayısıyla hiçbir sonuç elde edemedi.

Emekli zammının önce yüzde 25 iken, sonra yüzde 30'a çıkarılması da Erdoğan'ın aslında göründüğü kadar güçlü olmadığını, büyük bir panik içinde yaptığı hatayı düzeltmek istediğini, çünkü seçimleri kazanacağından hiçbir şekilde emin olmadığını gösteriyor.”

“Yüzde 30 zammın 6'da biri enflasyonla kaybedilecek!”

Yeşilada, TÜİK’in açıkladığı enflasyonun yüzde 64.2'ye düşmesiyle ilgili de şu görüşlerini aktardı:

“Valla artık TÜİK rakamlarını ciddiye almıyoruz, şu anda bizim gibi siyasetle ekonomiyi ayırmayı beceren ekonomistler arasındaki en önemli araştırma konusu TÜİK'in verilerini doğru bulmadığımıza göre nedir doğru olan; ENAG var, değerli hocalarım, bir takım teknik hesaplar var ama en basiti şöyle; ÜFE ile TÜFE'yi alırsınız, ikiye bölersiniz, o da yüzde 100 ile yüzde 65 arası, 80-85 civarında oluyor. Güvendiğim ekonomistler arasında konsensüse yakın görüş TÜİK'in üstüne 15-20 puan ekle, gerçek enflasyonu bulursun şeklinde. Aylık enflasyon ki en önemlisi bu, geçen yıl enflasyonun ne olduğu benim bu seneki zenginliğimi etkilemiyor, ben emekliyim, yüzde 30 zam aldım, bunun ne kadarını enflasyona yitireceğim derseniz, ayda yüzde 5'ini yitireceksiniz derim, yani yüzde 30'un 6'da biri gidecek.”

“Erdoğan aklı iş başında kaldığı sürece gıda fiyatları düşmez!”

Gıda sektöründeki ithalatla ilgili de konuşan Yeşilada, şöyle konuştu:

“Burada 3 sorun var, birincisi iklim değişikliği, Türkiye'de yüzde 70 yağmur bekliyor, kuru tarım yapıyor, çözülmesi 10-15 yıl sürebilir. İkincisi, AKP'nin ‘teşvik verdim' anlayışı ‘vergiden feragat ettim'e dayanıyor, oysa çiftçinin nakit desteğe ihtiyacı var ve bunu vermiyorlar. Çiftçiye 150 milyar dahi dağıtmadığınız, borcunu affettiniz, cebine para girmedi, bu çok ciddi bir sorun. Üçüncü ve en önemli sorun ise bu enflasyonu süpermarketlere sopa göstererek bastıracaklar ya, anlamadıkları şu; süpermarketler rekabetçi bir ortamda çalışıyorlar, bunlar fazla kar eden işletmeler değil, siz bunlara “fiyatları dondur” dediğinizde o tedarikçisine söyler, tedarikçi toptancısına söyler, o kabzımala söyler, en sonunda da çiftçinin tarlada aldığı fiyat düşer.

Türkiye'de Berat Albayrak'ın o tanzim satış noktalarından beri bu yaşanıyor ve çiftçiyi mahvetti, çiftçiliği bıraktırdı, yüzbinlerce dönüm toprak ekilmiyor artık, çünkü para yok, kazanamazsın. Bu sorunu çözerseniz tarım düzelmeye başlar, üretim artar ama Erdoğan aklı iş başında kaldığı sürece Türkiye'de buğday üretimi 16-20 milyon ton arasında kalır, her sene nüfus büyüyor, gıda fiyatları da düşmez.”

"Türkiye soruya yanlış yaklaşıyor, mesele 8 bin lira, 10 bin lira değil"

Meclis'te en düşük emekli maaşı 8500 TL olsun, asgari ücret seviyesine çıksın önergesine AKP ve MHP’lilerin hayır oyu verdiğinin hatırlatılması üzerine Yeşilada, “Türkiye soruya yanlış yaklaşıyor, mesele 8 bin lira, 10 bin lira değil, mesele; siz enflasyonu ciddi şekilde kontrol altına almadığınız sürece bu paraların hiçbir anlamı yok, itibarı yok. Artık ücret ve maaş artışlarının enflasyonu körüklediği, yükselen enflasyonun da yeniden ücret ve maaş artışı talebi yarattığı döneme geldik, kuyruğunu ısıran yılan, kimse karlı çıkmaz bundan. Soruna ‘enflasyonu nasıl düşürürüz’ diye başlarsak ancak ‘doğru ücret nedir’ sorusuna cevap bulabiliriz” görüşünü ifade etti.

Röportajın tamamını okumak için tıklayın.