Türkiye İstatistik Kurumu eylül ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. Enflasyon 26 ay sonra yüzde 9,26'yla tek haneye inmiş oldu. Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ise, aylık yüzde 0,99 arttı. Verilerin açıklanmasının ardından birçok ekonomist “Enflasyon düştü, pahalılık sürüyor” yorumunda ortaklaştı. Prof. Emre Alkin "Bir yıllık ÜFE’deki oldukça düşük oranın ‘ben bir yıldır yüzde 30-50 maliyet artışı yaşıyorum’ diyen üreticiyi tatmin etmediği ortada" derken iktisatçı Oğuz Demir TÜİK'n açıkladığı rakamların gerçeği yansıtmadığını ileri sürdü.
Finan Gündem’e konuşan Altınbaş Üniversitesi İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ünlü ekonomist Prof. Dr. Emre Alkin, açıklanan rakamların daha önce birçok kez revize edilen yüzde 12.1’lik yıllık enflasyon hedefinin tutacağını gösterdiğini belirten Alkin “2017 yılının temmuz ayından sonra ilk defa tek haneli enflasyon yaşamamız elbette umut verici bir durum. Ancak akılları karıştıran bir durum var” dedi ve şöyle devam etti:
“Biliyoruz ki düşük enflasyon yaşanan birçok ülkede ciddi bir hayat pahalılığı da yaşanıyor. Bunlar da Japonya, Belçika, Fransa ve İngiltere gibi gelişmiş ülkelerdir. Bir gelişen ekonomi olarak Türkiye’nin düşük enflasyon içerisinde yüksek hayat pahalılığı yaşamasını bir fenomen olarak nitelendiriyorum. Bu elbette izaha muhtaç bir durum. Acilen ekonomi yönetiminden birilerinin veya bizzat TÜİK Başkanı’nın hayat pahalılığı yaşanırken enflasyonun nasıl gerilediğini teknik olarak değil, herkesin anlayabileceği şekilde anlatması gerekiyor. Aksi takdirde fiyat düşüşünün inandırıcılığı eksilir ve mal ve hizmet satan kurumlar davranışlarını inandırıcı bulmadıkları enflasyon seyrine göre belirlemezler.”
Sadece tüketici enflasyonu için değil, üretici enflasyonu için de soru işaretleri doğduğunu ifade eden Prof. Dr. Emre Alkin “Bir yıllık ÜFE’deki oldukça düşük oranın ‘ben bir yıldır yüzde 30-50 maliyet artışı yaşıyorum’ diyen üreticiyi tatmin etmediği ortada” dedi.
“Ben rakamlar yanlıştır doğrudur demiyorum ancak ekonomide beklenti ve algıları yönetmenin gerekli olduğuna inanıyorum” ifadelerini kullanan Emre Alkin sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu rakamları açıklayan kurumun vatandaşı, üreticiyi, hatta yurt dışından bakanları tatmin edecek şekilde bilgilendirmesi ve aydınlatması gerekiyor. Aksi takdirde enflasyonun düşmesinin yaratması gereken olumlu algıyı oluşturamayız. Tam tersine, akıllarda ciddi tereddütler oluşur. Tekrar ediyorum, ekonomiyi yönetmek rakamları yönetmek değil, beklentileri ve algıyı doğru şekilde yönetmektir.”
İleri Haber’e bilgi veren iktisatçı Mustafa Sönmez ise enflasyon verilerine ilişkin şunları söyledi:
“Enflasyon 430 küsür mal ve hizmetin fiyatının takibiyle oluşturuluyor. Bu hem aylık, hem de yıllık olarak takip ediliyor. Aylık olarak baktığınızde bir düşüş yok, yine yüzde 1 artmış. Fakat geçen eylül ve bu eylül karşılaştırıldığında tek haneye inmiş görünüyor. Bunun nedeni de aritmetik. Geçen eylül enflasyon yüzde 6'ya yakın artmıştı. Dolayısıyla kıyaslama, geçen eylülle yapıldığında yüzde 9.5'u bulmuş anlamını taşıyor. Bunu göz ardı etmemek gerekiyor.
Ancak tüketicinin tepkisi doğrudur. Tüketicinin bu kadar hissetmesinin nedeni, gelirlerin enflasyon kadar artmaması. Gelirler artmadığı için insanlar bunu daha çok hissediyor. Mesele burada gelirlerin düşük kalması. Ücretin, maaşın artışı bu fiyat artışlarını karşılayamıyor. Ayrıca enflasyonun önemli bir kısmını oluşturan, alt orta sınıfların kullandığı, başta gıda olmak üzere temel malların fiyatlar ortalamadan daha çok arttı. Elektrikteki artış yüzde 30'a yaklaşıyor. Bazı malların fiyatları daha yavaş arttığı için bu arada kaynayıp gidiyor. Önemli olan alt orta sınıfların yaşadığı enflasyon. Onların yaşadığı enflasyon ortalama enflasyonun üstünde, gelirleri de artmadığı için haklı olarak yoksullaştıklarını öne sürüyorlar."
Ekonomist Haluk Bürümcekçi, eylül ayında aylık enflasyonun yüzde 0,99 artışla piyasa beklentilerinin altında gerçekleştiğini söyledi.
Enflasyonun geçen yılın eylül ayında yüzde 6,30 arttığını, 2003 bazlı endeksin eylül ayı tarihsel ortalamasının ise yüzde 1,14 olduğunu aktaran Bürümcekçi, "Bu rakamlar, eylül ayı enflasyonu için lehte baz etkisinin çok belirgin olduğuna işaret ediyordu. Enflasyonun geçen yıla göre belirgin gerilemesinde, gıda fiyatlarındaki düşüşün devam etmesi ve gıda dışı diğer gruplarda artışların kur şokunun yaşandığı geçen yıla göre ılımlı kalması etkili oldu." dedi.
Bürümcekçi, eylülde, meyve-sebze ve diğer işlenmemiş gıda fiyatlarındaki düşüşün gıda enflasyonunu aşağı çektiğini belirterek, enerji grubunda ise yaşanan yüzde 3,17'lik artışa rağmen geçen yılın altında bir yükseliş izlendiğini vurguladı.
Haluk Bürümcekçi, gıda enflasyonunun, Enflasyon Raporu'nda belirtilen yüzde 15'lik varsayımın belirgin altına indiğine işaret ederek, "Gıda fiyatlarının 2019'daki seyri enflasyonun Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) muhtemelen yüzde 12,0 olarak revize edeceği yıl sonu tahmininden sapma konusunda önemli belirleyicilerden biri olacaktır." diye konuştu.
Pek çok ekonomist de Twitter üzerinden değerlendirmelerini paylaştı. Yapılan yorumlardan öne çıkanlar şöyle: