İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, hakkında verilen siyasi yasak ve hapis cezası için, "Bana verilen bu anlamsız ve hukuksuz cezayı başarımın ödülü olarak görüyorum" dedi. İmamoğlu, "Allah'ıma şükür genel başkanımızın huzurunda ilk günkü gibi bugün de başım dik, alnım açık, göğsümü gere gere söylüyorum hepinizin huzurunda, 2023 çok güzel olacak. İstanbul'dan işimizi yapmaya devam edeceğiz, işimizin başındayız" ifadelerini kullandı.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da, "Bütün bu haksızlıkları biliyoruz. Birilerinin sofrasına oturan yargıcın verdiği karar, milletin vicdanında hükümsüzdür" dedi.
İmamoğlu'na Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada 2 yıl 7 ay hapis ve siyasi yasak cezası verilmesinin Türkiye gündeminde yarattığı tartışmalar sürüyor. Kılıçdaroğlu ve 10 Büyükşehir Belediye Başkanı, İmamoğlu'nu ceza kararı sonrası ilk mesaisinde yalnız bırakmadı. Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ve büyükşehir belediye başkanları, Dr. Mustafa Kemal Gavuzoğlu ve Bedriye Gavuzoğlu Vakfı Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi Temel Atma Töreni”ne katıldı.
İmamoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Hep bir aradayız. Bizi bir araya getiren aslında çok güzel bir organizasyon, siz bakmayın dün olan bitene. Biz, bugün çok daha hayırlı bir iş için bir araya gelmiş olduk. Burada geleceğe dair İstanbul'un yaş almış büyüklerine güzel hizmetler sunacağımız bir merkezin temelini atıyoruz. Bu temel, 200 milyon lirayı aşkın bir yatırımla önümüzdeki yıl bu zamanlara kadar hizmete açacağımız bir temel atma töreni. Şimdiden hayırlı olsun.
"İstanbul'da 150 günde 150 proje kampanyamızın sonuna geliyoruz. 15 gün sonra bu kampanyamızı bitirmiş olacağız. Bu kampanyamız esnasında 168 noktada 199 projeye eriştiğimizi belirtmek isterim. Daha da sevindirici bir hususu paylaşmak isterim önümüzdeki şubat-mart-nisan içerisinde İstanbul'umuzda en az 150 projenin daha temel atmasını yapacağımızı paylaşmak istiyorum.
"Bizi bu sürece yolculuğa çıktığımız andan itibaren motive eden en önemli şey bu dönemin ruhu gereği milletimize olan sorumluluğumuz ve onlarla olan ideallerde buluştuğumuz bağımız. İlk günden itibaren şehrimizin ihtiyaçlarını, taleplerini can kulağıyla dinledik. Bir toplumu yönetirken, onlarla birlikte karar almadan başarıya ulaşmak mümkün değil. Hem katılımcılığı, hem şeffaflığı İBB çatısı altında hissettirdik. Kıymetli Genel Başkanım Kemal Kılıçdaroğlu'na teşekkür etmek isterim. Ben, bu şehrin gelmiş geçmiş en demokrat belediye başkanı olmak isterim demiştim. Kendimize çizdiğimiz bu yolculuk hiçbir zaman şaşmadı.
"Aynen Bedriye Hanım gibi kurumumuza güven duyup kurumumuzla işbirliği yapıp kurumumuza bağış yapıp, bizimle iş üretme gayreti içerisinde olan vatandaşlarımızla bir önceki döneme göre 30-40 kat civarında bağışın ve bizimle iş birliği yapan insanımızın sayısının ve rakamının arttığını da belirtmek istiyorum. Bu aslında bir seçimde aldığınız oy kadar kıymetli. Size duyulan güvenin tescili gibi bir durum. Bu sürecin oluşmasına önce bizi bir araya getiren Bedriye Hanım'la bu süreci tek tek takip eden bürokraside arkadaşlarım var ama aynı zamanda Emel Bilenoğlu Hanımefendi'ye de teşekkür etmek istiyorum. Bu hayırlı işi hiçbir zaman bırakmadı. Yine özellikle bu süreçte bu köyün hamisi, bu köyün yerlisi bu köyün aynı zamanda muhtarı Cemil Hekimoğlu’na da teşekkür ediyoruz. Cemil Bey, belki de köyünün kaderini değiştirecek hamlenin de vesilesi oldu. Karadeniz’in bu bölümü ve malum yeni havalimanının yapılması bu coğrafyayı tümden alabora etti, çok yordu. Geçmişteki taş ocakları sonrasındaki hafriyat alanları ve sonrasında 8-9 yıl yeni havalimanının vahşi bir biçimdeki inşaat süreci bu bölgenin insanlarını mağdur etti.
"Her ilçemize siyasi partisine bakmaksızın eşitlikçi hizmet götürmeyi çok önemsedik. 5 yıllık Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde hizmetimizi toparlarken son 4 yıla girdiğimizde şöyle bir talimat vermiştim; ‘arkadaşlar mahallelerimize yaptığımız yatırımları tek tek analiz edin ve kişi başı ne kadar para harcamışız çıkartın’ demiştim. Sonra beni çok şaşırtan bir sonuç elde etmiştim. 2018’in mayıs-haziran ayları gibi. Bir baktık ki, bize en az oy veren mahalle birinci sırada. Ve sıralamaya baktığınızda bu aslında tam da böyle oy verilen mahallenin tersine aslında bize oy verilmeyen mahallelere daha fazla ilgi göstermişiz. Ama birbirlerinin arasında açık makas yok. Birbirine yakın bir ortalama ile gitmişiz. Bun şundan dolayı söylüyorum, eğer siz aklınızla, vicdanınızla insanınıza eşit bakıyorsanız otomatikman istatistikte de karşılığını söylüyorsunuz. Biz, İstanbul’un her noktasında büyük hizmetler yapmayı kaybedilen zaman dilimini kazanmayı önceleyen bir dönem yönetiyoruz. Gurur tablosu olarak şunu söyleyebilirim İstanbul’un 39 ilçesine de eşit bakan bir belediye başkanı ve her ilçe belediyesi ile irtibat kuran bir belediye başkanı olmayı başardığımızı paylaşmak istiyorum.
"Bizim ülkemizde bazen hiçbir başarı cezasız kalmaz. Böyle bir bakış açısı da var. Ben de bana verilen bu anlamsız ve hukuksuz cezayı başarımın ödülü olarak görüyorum. İsraf düzenlerine son vermenin onları çok kızdırdığını biliyorum. Aynı zamanda İstanbul'un itibar görmemesi gereken, tam aksine tedbirli olmanız gereken bazı kurumlarına itibarlı davranan dönemin bittiğine de çok üzüldüklerini biliyorum. İşte o kurumlar, bir hafta on gündür konuştuğumuz o ayıpları bize yaşatan kurumlar. Yani bir çocuğumuzun yaşadığı istismardan tutun da farklı, edepsiz, ahlaksız birtakım işlemlerin paydaşı olan bazı kurum ve kuruluşları çevremizden uzak tuttuk. İyileri tenzih ediyorum.
"Sosyal yardım ve destekleri inanılmaz ölçüde artırmamız ve plansızlıktan bir avuç insanı kayırma duygusundan iş yapma duygusunu unuttukları bir dönemden böylesi bir döneme dönüşmek, tabii ki onları çok kızdırdı ve bizi cezalandırmak istiyorlar. Aslında o kötü akıllarını ve kötü zihinlerini, kötülük dolu kalplerine, 'Binali Bey’e mi Sisi’ye mi oy vereceksiniz?' diye meydanlarda bağırdıklarında anlamak gerekiyordu, insanları nasıl ayrıştırdıklarını. Halbuki ben bu memleketin bir evladıyım. Allahını seversen Sisi ne, biz ne! Bunu diline dolayan bir akıl, memleketin bir köyünde doğmuş ve bu güzel cumhuriyet onu eğitmiş, onu İstanbul'a belediye başkanı yapmış bir memleket evladına bunu diyen akıldan başka bir maharet bekleyemezsiniz. Çok net ifade ediyorum. Dolayısıyla birkaç kelime önemli, bir tanesi hak yememek ve hakkını yedirmemek. İlk gündeki herkesin huzurunda ifade edeyim ki hiç kimsenin hakkını yemedim hakkımı da yedirmeyeceğim.
Bir başka kavram da şu; dünyaya kafa tutmak, yargıcın gömleğini giyerek insanları alt etmeye çalışmakla olmaz. Dünyaya kafa tutmak akılla ve bilimle olur. Bu şehirden bu millet hakkını yedirmeyeceği gibi namertle mertliğin ne olduğunu önümüzdeki süreçte, hep beraber tekrar ülkemizde milletimize, genel başkanımız ve Altılı Masa'da bulunan diğer siyasi liderlerle beraber hep birlikte tekrar ispatını göstereceğiz. Mertlerin kazandığı, namertlerin kaybettiği bir dönemi yaşatacağız. Allah kimseye itibar kaybı yaşatmasın. Allahıma şükür genel başkanımızın huzurunda ilk günkü gibi bugün de başım dik alnım açık göğsümü gere gere söylüyorum hepinizin huzurunda, 2023 çok güzel olacak. İstanbul'dan işimizi yapmaya devam edeceğiz, işimizin başındayız."
Kılıçdaroğlu da yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:
"En büyük özelliğimiz hesap vermekten çekinmeyiz. Tam tersine halkımıza hesap vermeyi onurlu görev kabul ederiz. Bu bağlamda baktığınızda bunları düşünmeyenlerin doğal olarak hedefi haline geliriz. Çünkü onlar bunu düşünmezler. Kentin rant yarattığını hepimiz biliriz. Ama bizim ailemizin genel hedefi, o rant o kentte yaşayanlarındır. Bir çıkar grubunun değildir. Diyorlardı ki ‘İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder’. Hâlâ içlerine sindirememişler. İntikam almaya çalışıyorlar. Ön sırada otururken bir tarafımızda il başkanımız, bir tarafımızda büyükşehir belediye başkanımız var, ikisine de siyasi yasak getirmek istiyorlar. Ekrem Başkan konuşurken düşündüm evet iki tarafım da böyle. Niçin? Bana akıllı bir gerekçe söylesinler. Yalova belediye başkanımız burada. Aylardır görevine başlatılmıyor. Bütün bu haksızlıkları biliyoruz. Belki bizim eksiğimiz, haksızlıkları geniş kitlelere aktarmak konusunda biraz nazlıyız. Oysa bunu anlatmalıyız. Bizler ülkemizi seviyoruz. Ama bir ülkenin yöneticileri o ülkeyi yaşanamaz hale getirirlerse bize düşen bir sorumluluk var, halkı aydınlatmak.
"Siz yargıyı etkiliyor, parlamentoyu yetkisiz hale getiriyorsanız bize düşen görev demokrasinin bütün kurumlarını yeniden inşa etmektir. Tarihin bize yüklediği çok büyük bir sorumluluk var, o sorumluluk çerçevesinde hareket ediyoruz zaten. Milletvekillerimiz hapse atıldı ve biz bunun mücadelesini verdik. Ama bugün hâlâ farklı düşünen insanların cezalandırılmak istendiği bir süreç yaşıyoruz. İstanbul'u kaybetmenin acısını yüreklerinde hâlâ hissediyorlar. İstanbul'un rantına doymadılar. Beni şaşırtan şu; bu kadar harama tamah eden bir anlayış nasıl olur da iktidar olabilir. Nasıl olur da bu yapılabilir, aklım almıyor! Hep birlikte bu mücadeleyi yapacağız. Nereden ve nasıl baskı gelirse gelsin, hep beraber omuz omuza birlikte yürüyeceğiz. Kin ve öfke duymadan dayanışma içerisinde yürüyeceğiz. Yapılan her haksızlığa karşın azimle yolumuza devam edeceğiz. Bazıları yargıç cübbesi giyebilirler, hiçbir önemi yok hukukun üstünlüğüne göre karar vermeyen hiç kimse yargıç ve savcı değildir. Onlar göstermeliktir. Tarih onlarla ilgili de hükmü verecektir!
Ne derler büyüklerimiz; 'Sultanın sofrasına oturan alimin fetvasına itibar edilmez'. Birilerinin sofrasına oturan yargıcın verdiği karar, milletin vicdanında hükümsüzdür. Böyle bakıyoruz biz. Vicdani kanaat nedir? Yaradanın yüreğimizdeki sesidir. Bu yoksa, o kişi zaten yargıç da değildir. Bütün bunları bilerek azim ve kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. 11 büyükşehir belediyemizle destanı büyütmeye çalışıyoruz. Günün 24 saatinde dinlendiklerini, denetlendiklerini de çok iyi biliyoruz. Denetlemezeniz namertsiniz, dinlemezsiniz namertsiniz. Bizim Allahtan başka verilmeyecek hesabımız yoktur."