İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, mazbatasını almasının ardından Fox Tv'de yayımlanan Gazeteci İsmail Küçükkaya'nın sunduğu Çalar Saat programında katılarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. "Bir insan göreve geldiğinden itibaren elini sıkamayacağı insan yoktur" diyen İmamoğlu, gidip talepte bulunarak Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşeceğini söyledi. "Cumhurbaşkanının beni tebrik etmesinden onur duyarım" diyen İmamoğlu ayrıca konuşmasının devamında, "Ben mazbatamı aldım artık kişisel işlerin adamı değilim" ifadesini kullandı.
Öte yandan İmamoğlu, seçim döneminde sözünü verdiği öğrenci akbilinde indirim yapacağı vaadini de yerine getireceğini belirterek, "İlk işim bu olacak" diye konuştu.
İmamoğlu, seçim çalışmaları sırasında bir çocuğun kendisine, "Ekrem ağabey, her şey güzel olacak ağabey" diye bağırdığını hatırlattı. İmamoğlu, Küçükkaya'ya yönelik olarak, "Dün ne oldu biliyor musunuz İsmail Bey? Bir çocuk vardı, 'Her şey güzel olacak abi' demişti. Hemen bir slogan oldu ya. Dün kalabalıkta o çocuğu gördüm ya. Gelmiş" dedi.
İmamoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
"Açıkçası hukuki sürece baktığınızda bir tarafta son sayımların bittiği an itibariyle doğal bir süreç. Ben kendimi belediye çalışmalarına ayırdım.
"İl başkanımızla konuştuk, haber vermeyelim sakin gidelim, vatandaşla buluşma anını daha sonra haber verelim dedik. Büyük bir mücadele ile, Allah korudu, mazbatamızı aldık. Daha sonra devir teslim törenimizi yaptık. İnsanların hiç haber vermeden oraya akarak gelmesi. İnsanların çeşitliliğini, beklentilerini hissedebiliyorsunuz. Müthiş bir andı. Efes Pilsen maçına söz vermiştim. Dedim ki sözümüzü yerine getirelim ki Efes Pilsen'e ayrı bir hayranlık duyarım. Çok güzel bir maç izledik. Maçtan sonra eve geçtik. Annem, babam geldi, tabii kızım sitem etti. 'Bir oğlum burada, iki çocuğum evde' demiştim konuşmamda. Eve girdim, 7 yaşındaki kızım hemen 'Tabii bir oğlunuz yanınızda, diğer iki çocuğunuz evde değil mi?' diye hafif bir sitem etti. Ailemin maneviyatı beni çok koruyor, ona çok inanıyorum.
"Her şeyde bir adaletsizlik duygusu olsa yaşamanın bir anlamı kalmaz.
"Biz bu ülkenin vitrininde duran insanlarız. Biz sarılmazsak onlar nasıl sarılır.
"Sürece asla kendi penceremden bakış atmadım.
"Mutlak katılımcılık ve mutlak şeffaflık"
"Ben bu şehrin insanına bu şehrin hazinesi gözüyle bakıyorum. Mutlak katılımcılık ve mutlak şeffaflık.
"Hem sınıflandırmak, hem kutuplaştırmak hem ayrıştırmak. Saymak bile bölmektir. Tabii ki Kürt vatandaşımın oyunu alacağım. Sizin etnik kökeninizi sorarak mı oy istiyorum sizden? Ayrı bir kutba koymak, hayır, bütünleştirmek.
"(İmamoğlu, bir dönem Anadolu Ajansı (AA) Genel Müdürlüğü görevini de yürüten Kemal Öztürk'ün "İmamoğlu, ‘seçim kazanan başkan’ olacaktı, şimdi ‘zafer kazanan lider’ konumuna geldi. Bunun sebebi de Ak Parti içindeki kifayetsiz bir kliğin ve ona destek veren bir kısım medyanın akla zarar tutumudur" ifadesini de değerlendirdi.) Sizin bile oradan bilgi alıp aktarma şansınız vardı. O akşam AA'nın yarattığı o ortama yüzyılın medya rezilliği dedim. Böyle bir rezalet olmaz. Milletvekillerimiz de bir soru önergesi sorulması adına bir adım attı. Biz de tam da bu soruyu sorduk; kimden veri aldınız? Hâlâ bir cevabı yok. Biz biliyoruz kimden aldıklarını. Ak Parti'nin oradaki görevlilerinden.
"Hukuk üstündür insanlığın nefesidir bence. hukuk olmadan insan nefes alamaz. Adaletin bittiği yerde insanın nefes alamaması gibi. Sokaktaki sokak hayvanından tutun da doğaya karşı insanların birbirine karşı diyaloglarına karşı… Hukuk çok derin bir mesele.
"Biz Erdoğan’la akraba değiliz. Bir insan göreve geldiğinden itibaren elini sıkmayacağı insan yoktur. Ben mazbatamı aldım artık kişisel işlerin adamı değilim. Benim önümde cumhurbaşkanıyla görüşmek için herhangi bir engel yok. Gideceğim talepte bulunacağım görüşeceğim. Cumhurbaşkanının beni tebrik etmesinden onur duyarım.
"Aylık öğrenci akbili 50 liraya inecek, ilk işimiz bu.
"Türkiye'nin en demokrat belediye başkanı"
"(Ekrem İmamoğlu: Sizi tarih kitapları yazacak.)Büyük bir sorumluluk. Tarih kitaplarının yazması da büyük bir sorumluluk. Yakın tarihi çok okurum. O tarih kitaplarında insanları okurken şöyle şeyler düşünürüm; aslında belki de bazı insanlar kötü şeyler yapmak istemeden kötü işler yapmış olabilir. Yani şansı iyi gitmemiş olabilir. Tarihte şanssız liderler vardır, bazen gerçekten kötü liderler de vardır. Dolayısıyla dua ediyorum. Allah yardımcım olsun, bu şehrin insanları benim en değerli yol arkadaşım olsun. Beraberce sadece seçimi kazanan bir kişi olarak tarih yazmış biri olmadan Türkiye'nin ve İstanbul'un en değerli zamanlarını yaşatan bir belediye başkanı olarak yazdın. Türkiye'nin en demokrat belediye başkanı olarak hedef koydum kendime.
"Ben şu anda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğumu biliyorum. Her zaman benimle yol yürüyen arkadaşlarıma şunu söyledim; siyaset bir meslek değil, hizmet etmek. Sizin yol haritanızı toplum belirlesin. O da bir süzgeçten geçiyor, iyi hizmet. O sizi götürür. Tarih sizi yazacak dediniz ya, iyi iz bırakmak çok değerli bir şey. Ben yıllar sonra memleketime gittim, hararetli seçimleri olur. Yıllar önce Trabzon'dan çıkmış babam, babamın referansıyla bütün kapıları açtım. İyi iz bırakmak çok önemli.
"Lig devam ediyor, her takıma başarılar diliyorum. Bu hafta Galatasaray'ın sahasına gitmek istiyorum. Bilsinler ki Trabzon Spor'un da basket takımının da kurucusuyum. Profesyonel alanda spora destek değil işim, benim içim toplumsal sporu geliştirmek.
“Ben İstanbul’da belediye başkanıyım. Dünyanın en şanslı adamıyım. 1903’te kurulmuş Beşiktaş var, 1905’te kurulmuş Galatasaray var, 1907’de kurulmuş Fenerbahçe var. Öyle işler yaparız ki biz. Benim işim spor kulübü yaratmak ve ona destek olmak değil.
"Ben İstanbul'da belediye başkanıyım, düşünsenize dünyada en şanslı adamım.
"Ben artık Sayın Yavuz'u izlemiyorum, hiç takip etmiyorum, hiçbir kıymeti yok. Çünkü dayanaksız"
"(Ali İhsan Yavuz'a tepki) Şunu söyleyeyim toplumu fişleme ile işinize geldiğinizde toplumun fertlerini terörist ilan etmeyle ülkeye zarar verirsiniz. Bu dilden vazgeçsinler. Ben artık Sayın Yavuz'u izlemiyorum, hiç takip etmiyorum, hiçbir kıymeti yok. Çünkü dayanaksız. Uydurma işler. Yok, benimle ilgili Yunanistan'da şu gazete şöyle yazmış. İnanılmaz.
"YSK'nın yurt dışından talimat almasına ihtiyaç yoktur"
"Yüksek Seçim Kurulu'nun yurt dışından talimat almasına ihtiyaç yoktur, YSK asil bir kurumdur. Hepimizin nefes almasını sağlayan değerli bir kuruldur. İnşallah kalan süreci de bitirecektir, rahat bir şekilde önümüze bakacağız.
"İsmini anmak istemiyorum, Allah'a bir de parti kurullarına havale ediyorum"
"Ben Sayın Yavuz'u yorumlamak istemiyorum İsmail Bey! Bir tarafından yakalasam... Sayın Kaftancıoğlu da dün söyledi, biz bu seçimin sonucu aleyhimize de olsa açıklayacaktık. Bu konuda net kararlıydık. Yahu bu nedir Allah aşkına. Ne dediği anlaşılmıyor. 25 ilçeyi kazanırken hiçbir problem yok, ama bahsettikleri yerdeki kişiler zan altında. Bunu nasıl ayrıştırdılar? Bu nasıl bir zihinsel ayrımdır? Ben ismini anmak istemiyorum, Allah'a bir de parti kurullarına havale ediyorum. Kişisel ihtiraslarıyla kaybettikleri seçimin hırsıyla milleti ve kurumları zan altına bırakmışlardır. Parti olarak bir revizyona ihtiyaçları var.