"El Bab'daki saldırıyı Suriye rejimi içerisindeki İran yanlıları yaptı"

"El Bab'daki saldırıyı Suriye rejimi içerisindeki İran yanlıları yaptı"

Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Serpil Çevikcan, Suriye'de El Bab yakınlarında Türk Özel Kuvvetleri’nin geçici karargâh olarak kullandığı binanın havadan vurulmasıyla ilgili olarak "İşaretler, Suriye rejimi içerisinde, rejimin uygulamalarına karşı olan bir grubu gösteriyor. Ankara kulislerinde, saldırının İran yanlısı, İran’ın etkisinde bir grup tarafından yapıldığı konuşuluyor. Bu çerçevede Ankara’da özellikle Türkiye-Rusya ilişkilerinin yeniden bozulmasının amaçlandığı yolundaki seçenek kuvvetli biçimde dillendiriliyor. Asıl amacın ise Türkiye’yi o bölgede ilerleyemez hale getirmek olduğu kaydediliyor" iddiasını ileri sürdü.

Serpil Çevikcan'ın "Saldırıdan sonraki durum" başlığıyla yayımlanan (26 Kasım 2016) yazısı şöyle:

Suriye rejim güçlerinin, Fırat Kalkanı Harekâtı çerçevesinde El Bab sınırına kadar gelen Türk askerlerini hedef alan saldırısına ilişkin tartışmalar sürüyor. 

Her şeyden önce şuna vurgu yapmalıyım; şehitler verdiğimiz bu saldırı Ankara’nın genel olarak Fırat Kalkanı Harekâtı, özelde ise harekâtın en kritik kapılarından olan El Bab konusundaki kararlılığını zayıflatmış değil. Bilakis perçinlemiş durumda.

Ankara’da El Bab’ın önemi ve neden geri adım atılmayacağı konusundaki kararlılık iki gerekçeye dayandırılıyor.

Birincisi, Kuzey Suriye sınırında Afrin ve Kobani kantonları arasındaki hattı birleştirme amacı Fırat Kalkanı Harekâtı’yla suya düşen PYD’nin bunu güneyden yaparak alternatif koridor açma emeline ulaşmasının kalıcı olarak engellenmesi.

İkincisi ise doğrudan sınırlarımızın güvenliği ile ilgili. El Bab’ın ele geçirilmesi, DAEŞ’in elindeki silahların menzilinin Türkiye sınırına ulaşmasını engelleyecek.

El Bab operasyonu hızlanacak

Zira, DAEŞ, uzun menzilli füzeleriyle halihazırda Türkiye sınırını vurabiliyor.

Bu nedenle ne Fırat Kalkanı’nın genel çerçevesi ve genişleyebileceği cepheler ne de El Bab konusunda bir geri adım söz konusu değil.

Hatta, Türk özel kuvvet timlerinin desteğiyle El Bab sınırına 1 km kadar yaklaşmış Özgür

Suriye Ordusu unsurlarının artık daha fazla zaman kaybetmeden El Bab’ı bir an önce alması temel amaç haline gelmiş durumda.

Bu sayede, Afrin ile PYD’li güçlerin hâlâ çekilmedikleri Menbic tarafını birleştiren yol da özellikle kesilmiş olacak.

Menbic meselesi önemli.

Kaynaklar, El Bab’ın bir an önce ele geçirilmesi ve bağlantı yolunun kesilmemesi halinde işlerin daha da zorlaşacağını kaydediyor.

Menbic alındıktan sonra PYD’nin hemen buradan çekileceğini söyleyen, bugüne kadar sürekli “çekiliyorlar” açıklamaları yapan ABD’nin PYD’ye desteği kesilmiş değil.

Bölgeden gelen haberler, ABD’nin Menbic’e yönelik malzeme ve silah desteğinin üst sınırlarda olduğu yönünde.

Yakın zamanda sınırda yakalanan üst düzey bir PYD’linin sorgulamasında bu desteği somut delilleriyle aktardığı ve PYD’nin güney kuşağını ABD’nin desteğiyle Afrin’le birleştirme amacından vazgeçmediğini söylediği belirtiliyor.

İşin garip yanı, ABD gibi Rusya da PYD’ye yönelik Türk hava unsurlarının yaptığı operasyonlardan rahatsızlık duyuyor.

Rusya da ABD gibi Türkiye’nin PYD’yi değil, DAEŞ’i hedef alması gerektiğini vurguluyor.

Sadece bu bilgi bile El Bab’ın alınmasının önemini göstermeye yeterli.

El Bab üzerinde Suriye rejiminin, Rusya’nın, ABD’nin, PYD’nin ve bölgedeki birçok yapının hesapları bulunuyor.

Üç sorti, üç şehit

Saldırının oluş şekli, faili ve amacı konusunda çok sayıda iddia ortalıkta dolaşıyor.

Aldığım bilgiler çerçevesinde, saldırıya yönelik şu ana kadar ortaya çıkan bazı hususları şöyle aktarabilirim:

Saldırıyı gerçekleştiren uçak sayısı üç. Bunlar, art arda üç sortiyle saldırıyorlar. Halep Havaalanı’ndan kalktığı değerlendirilen uçakların ilki sabaha karşı 03.30’da, ikincisi 03.50’de, sonuncusu da 04.05’te Türk askerlerini hedef alıyor. Her bir sortide bir şehit veriliyor.

Saldıran uçaklar, A-10 benzeri taarruz uçaklarından oluşuyor. 

Türk hava unsurlarının 04.15 civarında olay bölgesine intikali gerçekleşiyor, ancak o sırada saldıran uçaklar üslerine dönüş yapmış durumda.

İran iddiası

İşaretler, Suriye rejimi içerisinde, rejimin uygulamalarına karşı olan bir grubu gösteriyor. Ankara kulislerinde, saldırının İran yanlısı, İran’ın etkisinde bir grup tarafından yapıldığı konuşuluyor.

Bu çerçevede Ankara’da özellikle Türkiye-Rusya ilişkilerinin yeniden bozulmasının amaçlandığı yolundaki seçenek kuvvetli biçimde dillendiriliyor.

Asıl amacın ise Türkiye’yi o bölgede ilerleyemez hale getirmek olduğu kaydediliyor.

Bölgeye komando takviyesi 

Saldırının ardından bölgeye belirli oranda takviyeler yapıldığını da öğrendim.

Bilindiği gibi Fırat Kalkanı Harekâtı’nda görev yapan özel kuvvetler, ÖSO’yu yönlendirici bir işlev üstleniyor.

Saldırının ardından ise sınır hattına yurtiçinden kaydırılan birliklerin yanı sıra Fırat

Kalkanı Harekâtı’nda görev yapmak üzere komando birlikleri gönderildi. 

Böylece bu birlikler de Fırat Kalkanı’nda etkin görev üstlenecek.

Olayın hemen ardından askeri temaslar kuruldu.

Hemen iletişime geçilen Rus askeri makamları ile Genelkurmay, sürekli irtibat halinde.

Rusya’nın yanı sıra ABD ile de hemen irtibata geçildi.

Suriye rejimiyle herhangi bir irtibat bulunmadığından, görüşmeler Rusya ve ABD ile yapılıyor.