Otomobillerde benzin dönemi bitiyor... Peki, 2020 yılında hangisine daha sık rastlayacağız? Elektrikle çalışan arabaya mı yoksa hidrojen pili kullanana mı? İstedikleri kadar yarışsınlar, kazanan çevre olacak Küresel ısınmanın en büyük sorumlularından biri olarak gösterilen otomotiv sektörü, son dönemde petrolden vazgeçerek hidrojen ve elektrikli motorlara çok büyük yatırımlar yaptı. Artık hiç şüphesiz bu iki yakıt türü, sektörün geleceğine yön verecek. Yapılan çeşitli araştırmalar, hem elektrik hem de hidrojen motorlarının 2020 yılında önemli sayılara ulaşacağını ortaya koyuyor. Hangisi daha fazla olur söylemek zor, kesin olan tek şey ayak seslerini duymaya başladığımız yakıt devriminin yakın gelecekte yaşanacağı...
General Motors tarafından 2011 yılında piyasaya sürülmeye hazırlanan Volt, Toyota Prius'un ardından elektrikli araba sınıfının bayrak gemisi olmaya aday“2020’de Avrupa’da 6 milyon hidrojenli araba olacak” Aslında çevre dostu hidrojen motorları şu an birçok arabada kullanılmaya başlandı. Tabii sayıları benzinli arabaların yanında neredeyse sıfır... Ama bu bile gelecek için olumlu bir gelişme. Artık insanlar, benzinin küresel ısınmaya etkisinin farkında ve bunu değiştirebilmek için milyarlarca dolarlık yatırım gerektiren ‘reformları’ telaffuz etmekten çekinmiyorlar. Hidrojen motorlarını savunan temel iki gruptan söz etmek mümkün… Aslında ikisi de hemen tahmin edilebilecek türden. Bunlardan ilki benzine yıllar öncesinde savaş açan ve her fırsatta” temiz yakıt” görüşlerini dile getiren çevreciler. İkincisi biraz daha ticari... Gaz tedarikçileri. Öyle ki gaz sektörünün lider firmaları, başta Avrupa Birliği olmak üzere, yasa koyuculara baskılara başladılar bile. Nitekim dünyada sayısı milyara dayanan otomobillerdeki bu yönde bir devrim, gaz sektörünün cebine de ciddi anlamda hitap ediyor. Bunların başında da dünyanın en büyük gaz şirketlerinden Linde geliyor. 2003 yılında beri Linde Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüten Wolfgang Reitzle bu devrimin kaçınılmaz olduğu düşünenlerden sadece birisi. Reitzle’e göre, en kötü tahminle, 2020 yılında sadece Avrupa yollarında tam 6 milyon hidrojenli araba olacak. Çoğu kişiye çok gerçekçi gelmeyebilir, fakat bahsettiğimiz kişi, otomotivden uzak olan herhangi bir kişi değil. Reitzle, şu andaki pozisyonuna gelmeden önce uzun yıllar BMW firmasının ikinci adamıydı. Bu durum, onun görüşlerini biraz da olsa değerli kılıyor. Reitzle ve arkadaşlarına göre Avrupa Birliği bir an önce hidrojene yönelik adımlar atmak zorunda. Bu adımların en önemlilerinden birisi, gelecekteki arabalara hidrojen servisi yapacak hidrojen istasyonları kurmak.
Her Çinli, bir Kuzey Amerikalı gibi yaşarsa… Yine Reitzle ve arkadaşlarına göre AB, ayıracağı 3, 8 milyar Euro’luk bir kaynakla, bu istasyonlardan 2800 adet inşa etmekle kalmaz, aynı zamanda bunların altyapılarını hazırlayarak hizmet verebilecek duruma getirebilir. Reitzle, bunun çok yüksek bir miktar olduğunu düşünmüyor ve açıklıyor:“ Eğer her Çinli, Kuzey Amerika standartlarına göre yaşamaya başlarsa, her gün fazladan 81 milyon varil petrol pompalamak gerekir, bu da OPEC’in günlük üretiminin yaklaşık iki buçuk katı demek...”
“12 yıl sonra elektrikli araba üretimi 1. 5 milyonu bulacak” Çevreyi korumak adına üzerinde durulan bir diğer alternatif de elektrikli arabalar. Son zamanlarda düzenlenen neredeyse bütün otomobil fuarlarının göz bebeği olan bu arabaların da önümüzdeki 10 yıl içinde üretim patlaması yaşaması bekleniyor. PriceWaterHouseCoopers Automotive Institute’ün geçtiğimiz gün yayınladığı bir rapor da bunu destekler nitelikte. Elektrikli arabaların çevreye katkıları üzerinde durulan raporda en önemli nokta şu satırlarda gizli: “2020 yılında elektrikli araba üretimi bütün dünyada 1,5 milyona ulaşacak.” Bu da yukarıda bahsettiğimiz ve yakın gelecekte yaşanacağını öngördüğümüz devrimin bir parçası... Fakat uzmanlara göre de bu sayıya ulaşmak için sadece üreticilerin katkıları yeterli olmayabilir. Bir noktada üreticilere de destek gerekebilir. PricewaterhouseCoopers’ın sektör analisti şöyle diyor: “Elektrikli arabalar, benzinlilerden daha az masraf gerektirse de ve elektrikli araba pazarı daha büyük bir pazar anlamına gelse de, bunların yaygınlaşmamasındaki temel engel, sektördeki böyle bir değişikliğin yüksek maddi kaynak gerektirmesi.” Aynı şekilde bahsi geçirilen bir diğer konu da devletin bu araçları alacak kişilere, araba büyüklüğüne göre kredi kolaylıkları veya teşvikler sağlaması...”
Chevrolet Volt General Motors tarafından 2011 yılında piyasaya sürülmeye hazırlanan Volt, Toyota Prius’un ardından, elektrikli araba sınıfının bayrak gemisi olmaya aday. İlk etapta ABD ve İngiltere’de satışa sunulacak Voltun fiyatının ise 40 bin dolar civarında olacağı konuşuluyor.
Thinkcity Norveçli Think Technology firması tarafından geliştirilen Think City de özellikle iskandinavya da büyük ilgi görecek gibi. 2009 ilk çeyreğinde, aynı yılın sonu ya da 2010’da da ABD’de satışa çıkacak araç 200 km yol yapabiliyor ve saatte 110 kilometrelik hıza ulaşabiliyor.