Milliyet gazetesi yazarı Prof. Dr. E. Murat Tuzcu, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Önleyici Hizmetler Şube Müdürlüğü'nde görevli polislere dağıtılan elektroşok silahların öldürücü özelliğinin olabiliceğini yazdı. Tuzcu, "Geçen hafta gazetelerde İstanbul’da bazı polislere dağıtılan elektroşok aletinin kalp hastaları dahil kimseyi öldürmediği, sadece sersemlettiği yazıyordu. Halbuki, bu iddianın aksini düşündüren olgular ve öldürücü etkisi olabileceğini gösteren bilimsel veriler var..." dedi.
Prof. Dr. E. Murat Tuzcu'nun Milliyet'te "Elektroşok silahı öldürücü olabilir" başlığı ile (21 Ekim 2013) yayımlanan yazısının ilgili bölümü şöyle:
Geçen hafta cuma günü gazetelerde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Önleyici Hizmetler şube müdürlüğünde görevli polislere elektroşok aleti dağıtıldığı haberi yer aldı. Kolluk kuvvetlerinin öldürücü veya ağır yaralayıcı güç kullanmadan, saldırgan bir kişiyi kontrol altına alabilmek için tercih ettiği silahlardan biri olan elektroşok tabancası 10 yıldır dünyanın birçok ülkesinde kullanılmaktadır. “Elektronik kontrol cihazı” olarak bilinen bu silahın amacı, kalıcı bir iz veya maluliyete yol açmadan geçici bir süre için kişiyi etkisiz hale getirmektir.
Milliyet gazetesinde yayımlanan ‘TRT-Haber’ kaynaklı yazının sonunda, “Silahın kalp hastaları dahil kimseyi öldürmediği, sadece sersemlettiği” yazıyordu. Bu kati ifade, mutemelen silahı üreten firmanın satış broşüründen alınmış olsa gerek. Çünkü, bu iddanın aksini düşündüren olgular ve elektroşok silahının ender de olsa öldürücü olabileceğini gösteren bilimsel veriler mevcut.
18 yaşındaki Reefa bir kaç yıl önce ailesiyle beraber Kolombiya’dan Amerika’nın Miami şehrine göç etmişti. Resim yapmaya düşkün ve sanatçı ruhlu bir gençti. Renkli duvar yazıları ve resimleri yapmayı seviyordu. 6 Ağustos sabahı boş ve harap eski bir McDonald dükkânının duvarına yazı yazarken polisler geldi. Reefa kaçmaya çalıştı.
Polisler elektroşok silahıyla durdurdu. Ama, yerde hareketsiz yatan genç kendine gelmeyince bir şeylerin yolunda gitmediği anlaşıldı. Sağlık ekibinin müdahaleleri de, hastanenin acil servisindeki çabalar da fayda vermedi. Genç adam ‘kimseyi öldürmeyen’ elektroşok cihazıyla vurulduktan sonra yaşamını yitirdi.
Yapılan otopside ölüme neden olacak bir hastalık, alkol ve uyuşturucu izine rastlanmadı. Şimdi acılı ailesi, ne polisi ne de başkasına bir tehdit oluşturmayan, elinde boya fırçasından başka silahı olmayan bu çelimsiz gencin durdurulması için elektroşok silahını ateşlemeye gerek var mıydı diye soruyor.
Elektroşok silahı tetiği çekildiğinde ucunda iğne olan 2 uzun teli hızla fırlatıyor. İğneler hedefteki kişinin vücuduna saplanınca teller aracılığıyla gelen elektrik akımı kas kasılmalarına ve ağrıya yol açarak saldırgan kişiyi etkisiz hale getiriyor.
Amerika Birleşik Devletleri’nde ‘Taser’ adlı bir şirketin ürettiği bu silah tetiği çekildiğinde ucunda iğne olan iki uzun teli hızla fırlatıyor. İğneler hedefteki kişinin vücuduna saplanıyor.
Vücuda önce 50 bin voltluk bir şok, sonra 5 saniye süreli elektrik akımı veriliyor. Sıkıştırılmış nitrojenin yarattığı itici güçle hedefe giden iğnelere bağlı olan teller tetik çekildiği sürece elektrik akımını taşımaya devam ediyor.
İki iğneden gelen elektrik akımı şiddetli bir kas kasılmasına ve ağrıya yol açtığı için vurulan kişinin direnmesine imkân kalmıyor. Elektrik akımı verildiği sürece kas kasılmalarıyla sarsılan kişi ancak akım kesildikten sonra istemli hareketler yapabiliyor.
Elektroşok silahının ne sıklıkla ölüme yol açtığı konusunda elimizde kesin bilgiler yok. Uluslararası Af Örgütü’nün topladığı veriler göre 2001 ile 2012 arasında Amerika Birleşik Devletleri’nde elektroşok silahıyla vurulduktan sonra 500 kişi hayatını kaybetti. Kimi hemen şoku yedikten sonra, kimi de hapishane hücresinde ölen kişilerin çoğunda elektrik şokunun doğrudan ölüme yol açtığını söylemek mümkün değil. Ama, düşündürücü örnekler az da değil. İşte bunlardan ikisi: * Kaliforniya’da trafik kurallarına uymadığı için durdurulan 43 yaşında bir adam, arabasından çıkıp polise itiraz edip direnince, üç polisin ateşlediği elektroşok tabancalarıyla etkisiz hale getirilmeye çalışılırken öldü. * Kuzey Karolina’da bisikletli bir adamın dur ihtarına uymayan genç, polisin silahından gönderilen şokun tesiriyle bisikletten düşüp öldü. Sonradan genç adamın duyma özürlü olduğu anlaşıldı.
Sağlıklı bir kalbin atışları bir ahenk içindedir.Tıbbi deyimle kalbin ritmi normaldir. Kalp vuruşları düzenli aralıklarla ve aynı güçte gelir. EKG’deki çizgiler kalp ritminin kolayca görülmesini sağlar.
Elektroşok silahından çıkan tellerin ucundaki iğneler göğsün önüne saplanırsa yüksek elektrik enerjisi kalbin vurularını düzenleyen elektrik sistemini altüst ederek öldürücü çarpıntılara yol açabilir.
Kalbin vuruş ritminin bozukluklarını araştıran elekrofizyoloji uzmanlık dalının kurucularından, ünlü ve saygın bir hekim olan Douglas Zipes geçen yıl bir bilimsel dergide bu konuya ışık tutacak bir makale yayınladı. Zipes elektroşok silahının etkisiyle hayatını kaybedenler için açılan davalarda ailelerin lehine uzman olarak mahkemede tanıklık yaptığı 8 kişinin tıbbi dosyalarını ayrıntısıyla incelemiş. Ölümlerin elektroşoka bağlı olduğu kanısında. Çoğu genç ve bilinen hastalığı olmayan bu kişiler elektroşoka maruz kaldıktan hemen sonra fenalaşıp bilinçlerini kaybetmiş. Olay yerine gelen sağlık ekibinin çektiği EKG’ler, çoğu kişide kalbin ölümcül bir elektriki fırtına içinde olduğunu gösteriyor.
Dr. Zipes elektroşok silahıyla ölüm riskini artıran etkenlere dikkat çekiyor. Atılan iğnelerin göğsün önüne isabet etmesi silahtan gelen elektrik akımının kalbi etkilemesini kolaylaştırıyor. Ölüm riskini azaltmak için göğüsten uzağa nişan alınması gerekiyor. Bir diğer önemli nokta da art arda verilen elektrik akımının yarattığı risk. Ölümle sonlanan birçok hadisede hayatını kaybedenlerin art arda, ya da sürekli elektrik akımına maruz bırakıldıkları anlaşılıyor. Kişinin altta yatan bir kalp hastalığı varsa, bir şokun bile ölüme yol açabileceğini unutmamak da fayda var. (...)