Karar yazarı Elif Çakır, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin partisinin grup konuşmasında (17 Ekim 2017) dile getirdiği "Gelin bu üniversiteye giriş sınavını toptan kaldıralım" sözleriyle ilgili, "Bahçeli istemişse üniversiteye giriş sınavı kalkabilir; kalite dediğin nedir ki" yorumunda bulundu. Çakır, "Ha ne diyorduk... Önemli olan okullarımızın sayısı falan.Derslikler. Sistem dediğin, kalite dediğin, eğitimin kurumsallaşması falan dediğin nedir ki?" diye yazdı.
Elif Çakır'ın Karar'daki yazısı şöyle:
Kaç üniversite vardı...Kaç okul vardı...Kaç anaokulu vardı...Kaç imam hatip lisesi vardı. Kaç derslik vardı...
Şimdi, AK Parti iktidarı döneminde “kaç okulumuz”, “kaç üniversitemiz”, “kaç imam hatip lisemiz”, hatta okullarda “kaç dersliğimiz” olduğunu hatta hepimiz yıllara göre dağılımıyla dahi biliyoruz. Yolların kilometresini, hastanelerin köprülerin, okulların ve dersliklerinin sayısını miktarını. Ezberledik.
***
El hak doğrudur. Ve haklarıdır da... Hatta ne kadar övünseler azdır da. Yaptıkları kilometrelerce yollarla da, binlerce okul binalarıyla da, on binlerce dersliklerle de...
Sonuçta, başarı ya da başarısızlığın ölçüsü “öncenin” ve “şimdinin” karşılaştırmasıyla ortaya çıkar. Nitekim AK Parti’de 15 yıllık iktidarı boyunca, yaptığı icraatlarında, ülkenin demokrasi, vesayet, özgürlükler, adalet gibi kronikleşmiş sorunlarını çözme noktasında attığı cesur adımlarında hep geçmiş dönemin siyasetçileri, siyasal partileri ve hükümetleriyle mukayese edildiler.
Böyledir. Olması gereken de budur.
Sorun AK Parti’nin yaptıkların rakamlarla anlatması değil
Sorun, AK Partinin yaptıklarını sadece rakamlara indirgemesindedir. Nitelikle değil, sadece rakamlarla konuşuyor olmasındadır.
Sorun, yolların kilometresinin verildiği cümlenin okulların sayısıyla, dersliklerin miktarıyla tamamlanıyor olmasındadır.
Birkaç örnek verelim.
“10 seneye 17 bin kilometre bölünmüş yol sığdırdık ve bu süreçte eğitimde ise 380 bin derslik bitirdik.” (Erdoğan, 3 Mart 2013)
“6 bin bölünmüş yol vardı biz 18 bin km bölünmüş yol yaptık. Biz iktidara geldiğimizde Türkiye’de 11 bin anaokulu vardı, biz 15 bin yeni anaokulu yaptık. 2002-2016 arasında 270 bin yeni derslik yaptık.” (Erdoğan, 24 Kasım 2016)
“2002-2003 eğitim döneminde imam hatiplerde öğrenci sayısı 71 bine kadar düşmüştü. Ama şimdi hamdolsun ortası lisesiyle 1 milyon 300 bin imam hatip öğrencimiz var.” (Erdoğan, 29 Eylül 2017)
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her fırsatta dile getirdiği gibi, evet, AK Parti iktidarı döneminde İmam Hatip Liselerinin kapılarındaki “kilitler” sökülmüştür, evet, antidemokratik bir uygulama olan “katsayı sorunu” çözülmüştür. Yine evet, AK Parti iktidarı 10 katı imam hatip liseleri açmıştır, bir milyonlara ulaşan öğrencisi sayısı da vardır. Okullarda on binlerce derslik vardır, artık sınıflarda 75 öğrenci değil 30 öğrenci oturuyor. 81 ilimizde üniversitemiz var.
***
Peki, eğitim kalitesinde neredeyiz? 2002 AK Parti öncesindeki sayısı az İmam Hatip Liselerine giden öğrenciler üniversitelere “giriş sınavını” geçemedikleri için değil “kat sayı problemi” olduğu için giremiyorlardı.
Bugün durumumuz nedir? Her 5 imam hatipliden sadece 1’i üniversiteye girme hakkını kazanabiliyor? Neden?
Mesela, 15 yıllık bir iktidar süreci eğitim politikasının oturması için oldukça uzun bir süre.
Peki, AK Parti neden “eğitimde” başarısız durumda?
“Şu gerçeği sizlerin huzurunda bir kez daha tekrarlamak istiyorum; Türkiye’nin geçtiğimiz 14 yılı alt yapıdaki tarihi başarı hikayeleriyle doludur. Ancak iki alanda arzu ettiğimiz seviyeye ulaşamamış olmaktan dolayı üzgünüm, biri eğitim, diğeri kültür.” (Erdoğan, 28 Aralık 2016)
***
AK Parti kendi bakanlarıyla, kendi bürokratlarıyla çalışıyor. Bakanlıklarda geçmiş Türkiye’den kalan bürokrat olmamasına rağmen bu başarısızlığın muhasebesini ciddi bir şekilde masaya yatırmak zorundadır.
Mesela şu soru: Neden OECD, Türkiye’de üst düzey bilgi ve becerilerini yaratıcı ve bağımsız bir şekilde kullanma yeteneğine sahip çocuğun olmadığını söyler. Ve neden 70 ülke arasında Türkiye neden matematikte 49., okumada 50. sıralarda yer alır?
Şundan?
Çünkü AK Parti “sayılara” odaklanmış durumda. Yapması gereken şey, odaklanması gereken nokta “nitelik ve kalite” olmalıdır.
***
Bakınız. Dün dikkatinizi çekti mi? MHP Lideri Devlet Bahçeli hesaplayıp, kitaplayarak mı söyledi bilinmez! Çıktı dün grup toplantısında hükümete “üniversiteye giriş sınavlarını kaldıralım” dedi.
Sağolsun. Başbakan Binali Yıldırım da çıktı “Devlet Bey akademisyendir bu işleri iyi bilir” iltifatı yaptıktan sonra “AK Parti iktidarı öncesine 76 üniversite vardı, şimdi 185 üniversite var. Devlet bey önerisi üzerinde çalışabilir” dedi.
Sayın Bahçeli istemişse ve 185 üniversitemiz varsa üniversiteye giriş sınavı kalkabilir!
Ha ne diyorduk... Önemli olan okullarımızın sayısı falan...Derslikler.... Sistem dediğin, kalite dediğin, eğitimin kurumsallaşması falan dediğin nedir ki?