Karar yazarı Elif Çakır, “Baştan beri Suriye politikasının büyük yanlışlarla dolu olduğuna inananlardanım. Şimdi bunları tamir ediyoruz, düzeltiyoruz" ifadesini kullanan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'u eleştirdi. "Madem ki yanlış buluyordu, dört yıl boyunca neden hiçbir gün ağız ucuyla dahi 'Suriye politikalarını' eleştirmedi, yanlış demedi, hatalı bulduğunu açıklamadı" diyen Çakır, “Suriye politikalarını yanlış buluyordum” açıklamasının tek bir hedefi var o da eski Başbakan Ahmet Davutoğlu! Peki, o zaman Sayın Davutoğlu’nun Başbakan Yardımcılığı görevini kabul etmeseydi misal! Olabilir miydi, bu! Mümkündü" ifadesini kullandı.
Elif Çakır'ın "Numan Kurtulmuş'un 'zamanlı' Suriye açıklaması" başlığıyla yayımlanan (10 Ocak 2017) yazısı şöyle:
Bakınız... Başbakan Yardımcısı ve hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş da “Baştan beri Suriye politikasının büyük yanlışlarla dolu olduğuna” inananlardanmış!
“Dört yıl!” beklendikten sonra bile olsa bu sözlerin bir haber değeri var mı? Olmaz mı? “Türkiye’nin Suriye politikası yanlış” argümanı, bugüne kadar Türkiye aleyhtarı aktörlerin dolaşıma soktuğu bir argümandı! Ki bunu kalkıp da o politikaların sahibi olan siyasi iradenin en tepesindeki isimlerden birisi söylüyorsa manşet değeri vardır!
Nitekim “hükümetin tarihi Suriye itirafı”, “AK Partinin tarihi Suriye çarkı” olarak haberleştirildi de!
Benim anlamadığım ise AK Parti hükümetine yakın ve bugüne kadar “Türkiye’nin Suriye politikasının doğru” olduğunu savunan, ahlaki bulan, insani bulan medyamızın ve AK Partili milletvekillerinin bu ‘sorunlu açıklamaya’ tepki göstermemeleri ve ‘Numan Bey, Numan Bey, ne diyorsunuz, Suriye politikamızın neresi yanlıştı bir açıklayın” diye sormamaları oldu!
Tuhaf.
Yok. Hayır. Elbette ki AK Partili milletvekilleri illa ki iktidarda olan partilerinin her politikasını savunmak durumunda değil. Demokratik olanı da, doğru olanı da, doğru ya doğru, yanlışa yanlış diyebilmektir.
Hakeza iktidara yakın medya kurumu olmak, aydın olmak, gazeteci olmak da savunduğu iktidarın her politikasını şeksiz şüphesiz savunmacak değil.
Ancak...
Bu açıklamayı yapan Numan Kurtulmuş için ise durumun “oldukça” farklı olduğunu söylememiz gerekiyor!
Eğer çıkıp “Baştan beri Suriye politikalarının yanlış olduğuna inananlardanım” diyorsa bu durumda kendisinin bazı soruları da aynı samimiyetle cevaplaması gerekmektedir. Ki HAS Parti Genel Başkanlığı döneminde sürekli altını çizdiği “ilkeli siyasetçi” olmak biraz da bunu gerektiriyor. Çok değil biraz!
AK Parti’de sıradan bir milletvekili değil Numan Kurtulmuş! HAS Parti Genel Başkanlığı’ndan AK Parti’ye transfer olduğu 2012 Ekim ayından bu yana hükümetin tepesinde yer aldı.
Bugün “Baştan beri yanlış olduğuna inananlardanım” dediği Suriye politikalarını “düzeltme, değiştirme” yetkisine ve etkisine sahip birisiydi. Dahası o yanlış bulduğu politikaları “hükümet sözcüsü” olarak tüm kamuoyuna açıklamışlığı var!
Madem ki yanlış buluyordu, dört yıl boyunca neden hiçbir gün ağız ucuyla dahi “Suriye politikalarını” eleştirmedi, yanlış demedi, hatalı bulduğunu açıklamadı!
Dört yıldır, AK Parti’de Genel Başkan Yardımcısı, Başbakan Yardımcısı, Hükümet Sözcüsü olarak görev yaptı, yapmaya da devam ediyor! Ne değişti?
“Suriye politikalarını yanlış buluyordum” açıklamasının tek bir hedefi var o da eski Başbakan Ahmet Davutoğlu! Peki, o zaman Sayın Davutoğlu’nun Başbakan Yardımcılığı görevini kabul etmeseydi misal! Olabilir miydi, bu! Mümkündü!
Değilse zamanlaması pek manidar bu açıklamayı da açıklaması gerekiyor!
Sayın Numan Kurtulmuş iki kez “Suriye politikalarının yanlış olduğuna inandığını” açıklamış!
İlk açıklamayı, itirafı! 18 Ağustos 2016 tarihinde yaptı ve dedi ki: “Başımıza gelen birçok şey Suriye politikasının sonucudur!”
İkincisi açıklamayı ise birkaç gün önce yaptı!
Ne garip değil mi?
Madem ki “yanlış buluyormuş” fırsatını da buldu doğru olanın ne olduğunu da açıklamalı bizlere! Ve yanlış bulduğu bu politikalar için içeride neler yapmış, hangi çabaları harcamış, lütfedip onları da açıklasın!
Sahi ne yapmalıydı Türkiye? Suriye konusunda nasıl davranmalıydı AK Parti hükümeti, başbakanlığı döneminde Sayın Erdoğan, dışişleri bakanlığı döneminde ve yine başbakanlığı döneminde Sayın Ahmet Davutoğlu?
Mesela yanlış olan Erdoğan’ın şu sözleri miydi: “Biz Türkiye olarak, evrensel değerleri ve ilkeleri gözetiyoruz, Türkiye’nin Suriye politikası çıkar odaklı değil, değer odaklıdır. Çünkü biz Suriye konusunu bir dış mesele olarak, bir dış sorun olarak görmüyoruz. Suriye meselesi bizim bir iç meselemizdir. Bizim Suriye ile 850 kilometre sınırımız var, akrabalık, tarih, kültür bağlarımız var. Dolayısıyla burada olanlar, bitenler bizim asla seyirci kalmamıza fırsat vermez.”
Esad’ın scud füzelerine, vakum bombalarına, kimyasal silahlar kullanmasına, sivil halkın üzerinden misket bombaları atmasına, napalm bombaları kullanmasına “sessiz kalmayı mı” tercih etseydi Türkiye?
Sessiz kalsaydık, “güçlü bir şekilde” kınama açıklamaları yapsaydık yeterli olur muydu?
Mazlum halka karşı dolaylı yollardan Esad’ın yanında dursaydık, ama ABD gibi, Batılı ülkeler gibi durmamış gibi de yapsaydık olur muydu?
Misal Suriyeli mazlumlara kapılarımızı açmasaydık! Bu da bir seçenekti elbette, böylece mülteci sorunumuz da olmamış olurdu?
“Başımıza gelen pek çok şey gelmemiş olur muydu?” İyi olabilir miydi?
Takdir toplar mıydık?
Söylenecek çok şey var... Sorulacak çok soru da...
Hamiş: Churcill diyor ki: “Bazıları prensipleri uğruna parti değiştirirler. Bazıları da partileri uğruna prensiplerini değiştirirler!”