İç hastalıkları uzmanı Dr. Gündüz Tezmen, Meksika ve ABD'de görülen daha sonra giderek yayılan, çok sayıda kişinin ölümüne neden olan `Domuz Gribi' hastalığı ile merak edilenleri anlattı. Dr. Tezmen, Türkiye'de henüz ortaya çıkmayan öldürücü hastalık ile ilgili önlem alınması gerektiğini bildirirken, ellerin sık yıkanmasını, hasta kişilerden uzak durulmasını önerdi. Dr. Gündüz Tezmen, `Domuz Gribi'nin A tipi influenza (grip) virüsü ile oluştuğunu, aslında domuzlar arasında salgın yapan bir hastalık olduğunu, insanlara pek bulaşmadığı halde insan gribi virüsünün bir araya gelmesiyle mutasyona uğradığını, hastalığın insanlar arasında da salgın hale gelebildiğini söyledi. Dr. Tezmen, `A/H1N1' tipi virüsün, Mart ayı sonundan bu yana Meksika ve ABD'nin güneyinden başlamak üzere insanlar arasında da salgın yapar hale geldi, bu hastalığa bağlı olarak çok sayıda insan hayatını kaybettiğini belirterek, hastalığın belirtileri ve yayılması ile ilgili şöyle dedi: ``Domuz Gribi'nin belirtileri, normal insan gribi ile aynıdır. Titreme ile başlayan yüksek ateş, ileri derecede halsizlik, boğaz ağrısı, öksürük, şiddetli baş ve vücut ağrısı karakteristik belirtiler arasındadır. Bazı kişilerde kusma ve ishal de olabiliyor. Hastalık zatürre ve buna bağlı solunum yetmezliği ile hayatı tehdit edebiliyor. Influenza A (H1N1) virüsün sebep olduğu domuz gribi, mevsimsel insan gribi ile aynı bulaşma yollarına sahip. Hasta kişilerin aksırık ve öksürük ile çevreye saçtığı virüsler, hastalığın hızla yayılmasına yol açıyor. Hasta kişilerin aksırma, öksürme, burun silme gibi eylemler sırasında ellerine bulaşan virüsler, el sıkışma, kapı kolu, elektrik düğmesi gibi herkesin kullandığı nesnelere temas ile de sağlam kişilerin ellerine ve daha sonra ağız burun ya da göze temasla vücuda girerek hastalığın başlamasına yol açıyor. Virüs bulaşmış kişiler, henüz hastalık belirtileri göstermeden 1 gün öncesinden ve hastalandıktan itibaren de 7 gün süreyle bulaştırabiliyor. Bu nedenle henüz sağlıklı gözüken kişilerden bile hastalık bulaşabileceğini unutmamak gerek.'' Dr. Gündüz Tezmen, hastalıktan en önemli korunma yönteminin sık el yıkama olduğunu, hasta olduğu bilinen kişilerden uzak durulmasının önem taşıdığını bildirirken, ``Kapalı, havasız ve çok kişinin bulunduğu ortamlar bu açıdan riskli. Hastalığın salgın yaptığı hallerde maske ile ağız ve burunun kapatılması da yararlı olabiliyor. Ayrıca genel sağlık kurallarına dikkat ederek, yeterli uyumak, aşırı yorgunluklardan kaçınmak, temiz havada hafif sporlar yapmak, bol sıvı almak, taze sebze ve meyve yemek de etkili önlemler arasındadır'' diye konuştu. Dr. Tezmen, hastalığın tedavisinde kuş gribi salgınında da gündeme gelen oseltamivir ve zanamivir etken maddeli antiviral ilaçların hastalığın başlangıcında kullanıldığında tedavi edebildiğini, bulaşma halinde koruyucu olabildiğini bildirdi. Dr. Tezmen, ``Bu ilaçlar virüslerin bünyede çoğalmalarını önleyerek çare oldukları için, hastalığın ilk 2 günü içinde kullanıldıklarında etki gösterebiliyor'' dedi. Dr. Gündüz Tezmen, bu hastalığı çocuklar daha çok bulaştırabileceğini anlatırken şöyle devam etti: ``Hasta kişiler 7 gün süreyle virüs bulaştırabiliyorlar. Ancak çocuklar, özellikle küçük çocukların bünyesinde virüs çok daha uzun yaşayabiliyor. Bu süre iki haftaya kadar uzayabiliyor. Çocuklar oyun sırasında ya da okullarda hastalığı birbirlerine çok daha kolay bulaştırabiliyor. Bu virüs gıdalarla bulaşmıyor. Domuz eti yemenin bulaşmada bir etkisi yok. Ayrıca, domuz eti yemiyor olmak da bu olayda koruyucu bir avantaj yaratmıyor. Virüslerin vücut dışında da 2 saat kadar canlı kalabildikleri biliniyor. Aksırma ya da öksürme sırasında saçılan virüslerin doğrudan bulaşmasıyla ya da hasta kişilerin elleri aracılığıyla masa, telefon ahizesi, kapı kolu, elektrik düğmesi gibi herkesin dokunabildiği yüzeylere bulaşan virüsler burada 2 saat civarında canlı kalabiliyorlar. Bu yüzeylere temas ettikten sonra ellerimizi yıkamadan, ağız, burun ya da gözümüze değersek virüsü bulaştırabiliriz. Elleri bol sabunla ve tercihen sıcak su ile 15-20 saniyeden az olmayacak süre yıkamak, eğer yıkama olanağı yoksa kolonya gibi alkollü bir madde ya da eczanelerde satılan el dezenfektanları ile dezenfekte etmek gerekmektedir.'' Domuz gribine yakalananların hastalığı bulaştırmaması için başkaları ile temas etmemesi, öğrencilerin okula, çalışanların işe gitmemelerinin önerildiğini hatırlatan Dr. Tezmen, ``Aksırma ya da öksürme sırasında ağız ve burunu mendille kapamak ve mendili çöpe atmak, eğer mendil bulamıyorsanız elinizle kapamak ama ardından elleri sabunla yıkamak gerek. İyice iyileşinceye kadar başkalarıyla öpüşmeyin ve el sıkmayın. Hastalığı hafife almayın, sizde hafif geçen bir hastalık bir başkasının hayatını riske sokabilir. Çevrenizde domuz gribi hastaları varsa ve siz de yüksek ateş, baş ve vücut ağrısı, boğaz ağrısı, burun akıntısı, bulantı ishal gibi grip belirtileri gösteriyorsanız, hemen doktora başvurun, grip araştırması ve gerekirse tedavisine başlayacaklardır. Hastalık belirtileri varsa, başkalarıyla temastan olabildiğince uzak durun ve mümkün olduğu kadar istirahat edin'' dedi. Dr. Tezmen, kişilerde aşağıdaki belirtilerin görülmesi halinde hemen acil servise başvurulmasını istedi: ``- Çocuklardaki acil belirtiler: * Nefes darlığı ya da çok hızlı nefes. * Morarma. Yeterli sıvı alamama. * Uyandırılamama, ya da aşırı dalgınlık. * Aşırı hırçınlık. * Döküntüyle birlikte aşırı ateş * İyileşti derken ateşin tekrar çok yükselmesi - Erişkinlerdeki acil belirtiler: * Nefes darlığı veya nefes yetmezliği * Göğüs ya da karında ağrı ya da basınç hissi * Şuur bulanıklığı * Aşırı ve devam eden kusma.'' Ne kadar tehlikeli Dr. Tezmen, `Domuz Gribi'nin insanlık tarihinin en yoğun ölüme sebep olan hastalığı olarak bilinen `İspanyol Gribi' salgını kadar tehlikeli görünmediğini buna rağmen hastalığa yakalananlarla ölenlerin oranlarının yüzde 10 civarında olduğunu söyledi. Dr. Tezmen, ``Bu salgın Kuş Gribi hastalığından daha önemli. Çünkü Kuş Gribi, kanatlılardan insanlara bulaşıyor. Bu nedenle tehlike daha az. Oysa Domuz Gribi, insandan insana bulaşabilir bir özellik taşıyor. Grip çok kolay bulaşan bir hastalık. Virüs bulaşmış olmasına rağmen henüz hasa olmayanlar da hastalığı bulaştırabildiği için kolayca salgın yapabiliyor. Türkiye'den henüz bildirilmiş vaka yok. Ancak Avrupa ve Ortadoğu'da vakalar görüldüğüne göre, Türkiye'nin de geçiş bölgesi olması nedeniyle vakaların görülmemesi için bir neden yok. Bu nedenle yoğun önlem almakta gecikmemek gerekir'' dedi.