Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, referandum çalışmaları kapsamında Tuzla’da işçiler, kadınlar ve demokratik kitle örgütleriyle bir araya geldi. Gürkan, "Güçlü bir hayır tercihi var. Hükümetin provokasyonu olmazsa, şu anda hayır çıkacak gibi görünüyor. Hayır kazanırsa bu ülkenin tamamı kazanacak” dedi.
Emek Partisi Tuzla İlçe örgütünün düzenlediği işçi toplantısında Gürkan, metal, inşaat, tekstil, deri, tersane, depo ve otomotiv işkollarında çalışan işçilerle bir araya geldi. Bir işçinin kendisini “Emekliyim ama hâlâ çalışıyorum, sürünmeye devam” diyerek tanıttığı toplantının açılış konuşmasını Emek Partisi Tuzla İlçe Başkanı Ali Doğan yaptı. Doğan, “Memlekette genel hava bizlerin taleplerinden yana ancak 16 nisanda hayır çıktıktan sonra mücadeleyi buradan ileriye taşıyarak bir şey yapmak gerekiyor. Evet çıkarsa dünyanın sonu değil. Burada yeniden mücadele etmek zorundayız. Hayır çıkarsa moral üstünlüğüyle mücadeleyi sürdüreceğiz ama evet çıktığında mücadeleden vazgeçmeden bir adım geriden devam edeceğiz. Ama her halde örgütlü olmamız gerekiyor. İşçilerin kazanılmış haklarına yönelik ciddi bir saldırı var. Bunu şöyle de ele almamız gerekiyor başkanlık sistemini tek başına Erdoğan istediği için değil, sermaye dikensiz bir gül bahçesi istiyor” dedi.
Konuşmasına referanduma giderken 'medyanın halini' anlatarak başlayan Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, "Televizyonda tek sesli yürüyen bir tartışma var. Evet diyenlerin sağlıklı, ikna edici bir gerekçesi yok. Eşitsiz koşullara rağmen henüz iktidar ‘Evet’in çıkacağına dair garanti elde etmiş değil" dedi. 18 maddelik başkanlık anayasası metnini "Yasaları ben çıkarırım. Yürütme benim. Yargı benim. Devlet bütçesini de ben yaparım" sözleriyle ifade eden Gürkan, “Bir işçi arkadaş 18 maddeye bakmış anlayamamış. İşçilerle alakası yok gibi görünüyor, yüksek siyaseti belirliyormuş gibi görünüyor. Ama öyle değil. Cumhurbaşkanına kararname çıkarabiliyor. İleri-sorumsuz bir yetkidir. Grev kararı mı aldınız? Kamu güvenliğini tehdit, ekonomiyi zarara uğratıp iktidara darbe yapıyorsunuz diyerek işçileri işten atma, yargılama yoluna gidebilirler. Bunlar abartı gibi geliyor olabilir ama bunlar yaşadığımız şeyler. Beğenmedikleri sendikaları terör örgütü olarak ilan edebilirler” dedi.
Sandıktan "Evet" çıkması halinde, bunun hızla kazanılmış hakları tasfiye edecek bir iktidarla karşı karşıya kalmak anlamına geldiğini söyleyen Gürkan, "Hayır çıkarsa işimiz daha kolay. Ancak sorunlar bitmiyor daha ileri bir mevziden mücadeleye başlamış olacağız" diye konuştu.
"Gezdiğimiz yerlerde emek hareketi sessiz gibi görünse de bir kaynama söz konusu” diyen Gürkan, çeşitli illerden edindiği izlenimleri özetle şöyle paylaştı:
- Güçlü bir hayır tercihi var. Hükümetin provokasyonu olmazsa, şu anda hayır çıkacak gibi görünüyor.
- Her türlü olanaklarını kullanacaklar, bunlara rağmen hayırın haklılığı ve meşruluğu ile çok daha etkili olduğunu sahada görebiliyoruz. Hayır kazanırsa bu ülkenin tamamı kazanacak.
- En dikkat çekici şey, daha önceki seçimlerde iktidar, “Hükümete devam edersek şunları yapacağız” diyordu. 1 Kasım’da ve referandumda işçilere sorunların çözümüne dair vaadi yok. İşçinin de beklentisi yok.
- Gençler içinde yoğun şekilde gelecek kaygısı yaşanıyor. Gerilim ve şiddetten bıkmış durumdalar. Ülke dışına kapak atmayı kendilerine gelecek olarak belirliyor.
- 18 yaşında milletvekili, işveren çocukları, bakan çocukları olabilir. Gençlerin bundan beklentileri yok.
- Çeşitli siyasal kesimlerle ortak çalışmalar yapabiliyoruz. Önümüzdeki dönem sandıktan ne çıkarsa çıksın, demokrasiyi tesis edebilmek için ortak bir mücadele platforumunda birleşeyerek bu mücadeleyi ilerletmemiz demokrasiyi tesis etmemiz gerekiyor.
- Özellikle Hollanda-Almanya gibi ülkelerdeki firmalarla ortaklığı olan Türkiye’deki firmalar küçülme ve kapanma yoluna gidiyor. Uluslararası krizlerin sonuçlarını biz yaşıyoruz.
Toplantıda çok sayıda işçi de söz aldı. “Anayasayı yaparken kime danıştılar, emekçilere, kadınlara sordular mı?” diye soran bir deri işçisi şöyle devam etti: “AKP geldiğinde sendikalaşmanın önünü açtığını söylemişti. 2 sendikaya üye olun demişti. Ama öyle olmadı. Muhalif sendikaların üzerine baskı kurdular, baraj altı bıraktılar.” Bir tekstil işçisi ise DERİTEKS Genel merkezinde akademisyenlerle yaptıkları toplantının ardından arkadaşlarındaki değişimi şöyle aktardı: “Ak Parti’ye oy vermiş, ‘Reis’e oy verdim’ diyen adam işçilere, ‘dünyayı sırtımızda biz taşıyoruz ama neden işçi gibi davranmıyoruz’ demeye başladı. 400 kişi çalışıyor, yüzde 80’i Ak Partili’ydi. Bugun yüzde 50’nin altına indiğini söyleyebilirim.” Kadın işçilerin yoğunlukta olduğu bir fabrikada çalıştığını söyleyen bir kadın işçi ise şöyle konuştu: “Koyu AKP’li olan birçok arkadaş gelecek kaygısıyla hayır oyu kullanacağını söylüyor. Tayyip Erdoğan ölümsüz değil, onun gibisi birdaha gelmeyeceği için hayır oyu kullanacaklarını belirtiyorlar.”
Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği üyesi kadınlarla bir araya gelen Gürkan, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde kadınların iyi bir rüzgar yakaladığını söyledi. “Yasaklara rağmen kadınlar sokağa çıktı" diyen Gürkan, şöyle devam etti: “Bu kararlılığın ardından hükümet Avrupa sınırlarına dayandı ve akıllarına orada demokrasi geldi. Kadınların taleplerinin birikmişliği görülüyor. Kadınlar arasında kutuplaşma olduğunu da görüyoruz. Ama bizim bir tecrübemiz var. İstismar yasası her kesimden kadının tepkisiyle geri çekildi. Anayasa değişikliğinin 18 maddesini de yetkinin tek elde toplanması olarak tarif ediyoruz. Bunun kadınlar için sonucu tecavüzcünün affedilmesi yasası olabilir. Bu pakette kadınlar için bir şey yok.”
Türk-İş’e bağlı DERİTEKS Sendikası Genel Merkezi’nde Genel Başkan Musa Servi’yi de bir ziyaret eden Gürkan, “İşçilerin AKP’den beklentisi çözülüyor. Asıl problem sınıf hareketinin zayıf olması. Örgütsüzlüğün en yoğun olduğu dönemdeyiz. Sendikalara önemli görevler düşüyor” dedi. Türk-İş’in referandum kararını açıklamadığını hatırlatan Gürkan şöyle devam etti: “Türk-İş hayır kararı açıklamadı ama evet kararı da açıklamadı. Demokrasiyi geliştirme konusunda sendikalar çok geri duruyor.” DERİTEKS Genel Başkanı Musa Servi de deri sektöründe faaliyet gösteren bazı firmaların Türkiye’den çekildiğini ifade ederek, “Sermaye daha güvenli bölgelere çekiliyor. Basın özgürlüğü, örgütlenme özgülüğü yok. Uluslararası ilişkiler iyi değil. Firmalar ülkeden çekiliyorsa ortaya konan fotoğraf iktidarın fotoğrafıdır” dedi. Gürkan ardından, Erzurum Çat Çevre Köyleri Derneği ile Esenyalı Erzincanlılar Derneği yöneticileri ile buluştu.