İstanbul Emek ve Barış Demokrasi Güçleri’nin Bakırköy Pazar alanında “İnsanca Yaşamak İstiyoruz” şiarı ile düzenlediği mitinge binlerce kişi katıldı.
Bakırköy Metro ve Metrobüs İstasyonu’ndan bir araya gelip Bakırköy Dikilitaş’tan Pazar alanına kadar yapılan yürüyüşün ardından miting başladı. Miting alanını dolduran binlerce kişi sık sık, “Savaşa değil emekçiye bütçe”, “İnsanca yaşam istiyoruz”, “Mezarda emekli olmayacağız”, “İnsanca ücret vergide adalet”, “Krizin yükü patronlara”, “Emek Onur Adalet”, “Köle değil işçiyiz”, “İş cinayetleri son bulsun”, “Siyasi tutsaklar onurumuzdur. Tecrit son bulsun” sloganları attı.
MA’nın haberine göre açılış konuşmasını Tertip Komitesi adına Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) MYK üyesi Kamber Saygılı yaptı.
17 yıldır iktidarın baskısı altında olduklarını ve artık insanca yaşamak istediklerini söyleyen Saygılı, “Bu gidişatı değiştirebiliriz ve bunu değiştirecek gücümüz var. Bugün burada, fabrikalarda, kampüslerde, tarlalarda umutsuzluk yayamaya çalışıyorlar. Umutsuzluğa yer yok. Umutsuzluk ezgileri söylemek yasak. Barış ve demokrasi güçleri olarak bundan sonra düzeninin önümüze koymaya çalıştığı bu yöntem ve amaçlara, ekonomik krize karşı mücadelemizi yükselterek devam edeceğiz” diye belirtti.
Ardından söz alan Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) Sosyal Yardımlaşma Derneği Başkan Yardımcısı Mustafa Avcı, sadece insanca yaşamak istediklerini söyledi.
“Biz bu ülkenin gerçeğiyiz” diyen Avcı, “Sayın Cumhurbaşkanı 'Artık insanlar zamanında emekli olsunlar' dedi. Biz de zamanında emekli olmak istedik. Devletle yaptığımız akit vardı. 1999 yılında insanlarımız göçük altındayken gece yarısı yasa Meclis’ten geçirildi ve insanların emeklilik yaşı ötelendi. ‘45-50 yaş arasında emeklilik mi olur’ dediler. 11 yaşında çalışma hayatına başladığımızda ‘sen okuluna git’ demediler. Artık bu mağduriyetleri giderin. Bizler bu ülkede emeğin mücadelesini verdik. Aynı şartlarda emekli olmak istiyoruz" ifadelerini kullandı.
İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri adına ortak açıklamayı KESK üyesi Özlem Tolu ve İstanbul Tabip Odası (İTO) Genel Sekreteri Osman Öztürk okudu.
Son iki yılda her şeye aşırı derecede zam geldiği belirtilen açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Nüfusun yüzde 1’lik kesimi ulusal servetin yüzde 54’ünü elinde tutuyor, gelir vergisinin ise yüzde 92’sini emekçiler ödüyor. Asgari ücret görüşmeleri başladı. Bizi gene açlık ücretine mahkûm etmek istiyorlar. 2020 bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edildi. Emekçilerin payına gene yoksulluk ve sefalet düştü. Kasım 2019 itibarıyla 7 milyon 305 bin insanımız işsiz. 2 milyon kadın işsiz. 3,5 milyon genç ne eğitimde, ne de istihdamda. Eğitimde kalitesizlik, gençliğe geleceksizlik devam ediyor. Hız kesmeden devam eden konkordatolar, iflaslar, küçülme kararları ile binlerce işçi ve ailesi açlığa mahkûm. Art arda gelen zamlar, büyüyen vergiler, küçülen maaşlar ve işsizlikle, borç batağında çırpınan milyonlarca emekçi açlığa mahkûm.”
Hiçbir yargı kararına dayanmadan çıkartılan haksız, hukuksuz KHK'larla ihraç edilen kamu emekçileri ve ailelerinin açlığa mahkum edildiği kaydedilen açıklamada, “Emeğiyle geçinen geniş halk kesimleri için hayat her geçen gün zorlaşıyor, insanlarımız geçim zorluğu nedeniyle evine ekmek götüremiyor. İktidarda olanlar ise hayali ‘Yeni Ekonomik Program’lar açıklıyor, hiçbir zaman tutmayacak enflasyon, büyüme hedefleri rakamlarına inanmamızı bekliyorlar. Yarattıkları siyasi ve ekonomik krizlere bahaneler uyduruyor; ‘darbe girişimi var’ diyorlar, ‘savaş var’ diyorlar, Kürt sorununa barışçıl çözüm isteyenlerin seslerini susturuyorlar, savaş ve barış sözcüklerini dahi yasaklıyorlar” diye belirtildi.
Seçme seçilme hakkı ve seçmen iradesinin yok sayıldığına da dikkat çekilen açıklamada, “Sandıkta kaybettikleri seçimleri YSK darbesiyle kazanmaya çalışıyorlar. Halkın büyük çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş belediye başkanlarını görevden alıyor, yerlerine kendi memurlarını kayyum olarak atıyorlar. Bütün bu yaşananların sorumlusu on yedi yıldır iktidarda olan siyasal İslamcı AKP-Saray rejimidir. Ancak ne baskıları, ne yalanları, ne de savaş politikaları halkın gerçek gündemini gizleyemiyor. Emekçilerin gündemi art arda gelen zamlar, büyüyen vergiler, küçülen maaşlar, işsizlik, yoksulluk, enflasyon, hayat pahalılığı. Peki, çaresiz miyiz? Hayır. Onlar bir avuç, biz milyonlarız. Bizim gücümüz birliğimizdedir. Bunun için İstanbul’daki sendikalar, emek, meslek örgütleri, emekten yana siyasi partiler, örgütler İstanbul Emek Barış Demokrasi Güçleri olarak yan yana geldik, omuz omuza verdik, el ele yürüyoruz” denildi.
Açıklamanın devamında şunlar ifade edildi:
“İşten çıkarmaların yasaklaması, asgari ücretin insan onuruna yakışır düzeyde belirlenmesi ve vergiden muaf tutulması, işsizlik fonu işçilere devredilmesini, elektrik, su, doğalgazda vergilerin kaldırılmasını, emeklilikte yaşa takılanların taleplerinin kabul edilmesi, barışçıl politikaların temel alındığı, bütçe kaynakları savaşa değil sağlığa ve eğitime harcanmasını istiyoruz. Türkiye’de işten atılan sendikalı-sendikasız işçiler, kölelik koşulları dayatılan taşeron çalışanlar, KHK’yla işlerinden edilen kamu emekçileri, emeklilikte yaşa takılanlar, atanamayan öğretmenler, işsizliğe mahkûm edilen gazeteciler, tazminat haklarını isteyen madenciler isyan ediyor. Emekçi sınıfların protestolardan genel greve kadar her yerde, her türlü mücadele yöntemi ile sermayenin, bir avuç azınlığın, biz emekçilere, halklara dayattığı katlanılmaz hayata karşı direnişi direnişimizdir.”
Yapılan konuşmaların ardından miting Vardiya Müzik Grubu’nun seslendirdiği ezgilerin ardından son buldu.
Öte yandan alana girerken gözaltına alınan Sabri Işık ve Önder Kakmaz isimli gençlerin de serbest bırakıldığı öğrenildi.