Emek'in son işletmecisi Süheyla Kurtuluş: Niye bizi ayakta tutmadılar?

Emek'in son işletmecisi Süheyla Kurtuluş: Niye bizi ayakta tutmadılar?

Emek Sineması’nın kapandığı 2009 yılından 2013’teki yıkımına giden süreçte, yıkım projesini savunanlar ve gerçekleştirenler Emek Sineması’nın son işletmecisi Süheyla Kurtuluş adına pek çok kez konuştular. Bugüne kadar kendisi söz almayan Kurtuluş, 10 Şubat'ta Hürriyet gazetesinde İzzet Çapa’nın projeyi yürüten inşaat şirketinin ortağı Levent Eyüboğlu ile yaptığı röportajın ardından söz hakkını kullanmaya karar verdi. Emek’in kapanma ve yıkım sürecini kendi gözünden anlattı. 

"Emek, perdesini en son 2009 ‘Film Ekimi’nde açtı. Daha sonraki süreci hepimiz biliyoruz" diyen Kurtuluş, "Evet, biraz da isyanla 'Niye bizi ayakta tutmadılar?' diye sorduk, ama buna ne bir aile işletmesinin ne sinemaseverlerin ne de İKSV gibi kurumun tek başına gücünün yetmeyeceğinin de farkında olarak" ifadelerini kullandı.

Kurtuluş’un sürece dair "Emek'in Kısa Seyri" başlığıyla Radikal'de kaleme aldığı (22 Nisan 2015) yazısı şöyle: 

"2000’lerden sonra AVM’lerin açılmasıyla Emek -tek sinema oluşu nedeniyle- tercih edilmeyen ve düşüşe geçen bir sinema salonu haline geldi. 

Bu süreçte, yeniliklere ayak uydurmak amacıyla dokusunu bozmadan fuaye yenilendi, salon içinde tadilat yapıldı, koltuklar değiştirildi.

İstanbul Kültür Başkentine başvurduk. Sonuç alınmadı. ‘Dört beş haftadan aşağı film vermiyoruz’ diyen şirketler de tek sinema olmanın dezavantajlarını perçinledi. Neyse ki festivaller vardı. Zamanla onlar da sinemayı ayakta tutan tek etkinlik haline geldi. İKSV, en büyük salon olmanın avantajını bize hep yaşattı. Bu süreçte tek amacımız sinemayı döndürmek, kâr amacı gütmeden ayakta tutmak oldu.

 

"Binalar tarihi eser" 

Takip edenlerin bildiği, bizde hala belgeleri duran, davalar da bu arada uzadıkça uzuyordu. Mülk sahibi Emek İnşaat (Emekli Sandığı’nın inşaat bölümü) SGK-BAĞKUR’la birleşince SGK’ya geçti. Ancak bundan önce Kamer İnşaat’la Emekli Sandığı anlaşmış olduğundan tüm bölgeye ihbarname gönderilip tahliye davası açılmıştı. Bu süreçte de binaların tarihi eser olduğu ortaya çıktı.

 

"Sinema salonu sinema olarak kalacak denerek devredildi"

Davalar sürerken maddi olarak hiçbir şey daha iyiye gitmedi. Başta sevgili Hale olmak üzere herkes birtakım yardım ve destek arayışındaydı. Tabii kültüre ve sanata sahip çıkan bir devlette böyle bir sinema salonuna, ilgili devlet birimlerinin destek olması beklenirken burada neredeyse tam tersi bir süreç işledi. İKSV, birçok banka ve Turkcell’le görüşüldü. Sonuç çıkmadı. Aynı süreç içerisinde zarar etmekte olan bir işletme haline gelen Emek, festivaller dışında, tek kişiye film oynayan ısıtılamayan boş bir yapıya dönüştü. Emek’i devretme süreci böylelikle kaçınılmaz bir hal aldı. Mars Cinema Grubu’yla yapılan görüşmeler sonucu; eski makineler sergilenecek, tarihi doku korunacak ve sinema salonu sinema olarak kalacak denerek SGK üzerinden devir işlemi gerçekleşti.

Emek, perdesini en son 2009 ‘Film Ekimi’nde açtı. Daha sonraki süreci hepimiz biliyoruz. Evet, biraz da isyanla “Niye bizi ayakta tutmadılar?” diye sorduk, ama buna ne bir aile işletmesinin ne sinemaseverlerin ne de İKSV gibi kurumun tek başına gücünün yetmeyeceğinin de farkında olarak.