Dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast iddiasıyla başlayan “Kozmik oda” kumpasının öyküsünü yazan emekli Albay Erkan Yılmaz Büyükköprü, imzaladığı kitabını Arınç’a gönderdiğini ve “Çok doğru şeyler yazmışsın” yanıtı aldığını aktardı. Büyükköprü, Arınç’ın o dönemde yanlış yaptığını savunarak, “Sayın Arınç’ın açıklamasından destek almasıyla operasyonlar bu boyuta geldi. Bu kumpas bizim üzerimizden Türk Silahlı Kuvvetleri’ne hatta Türk milletine kuruldu” dedi.
Gazeteci Semra Topçu’nun Youtube kanalında yeni çıkan 'Kozmik Oda' kitabını değerlendiren Emekli Kurmay Albay Erkan Yılmaz Büyükköprü, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ için “Paşamız demokrat, cumhuriyetçi, Atatürkçü bir insandır” dedi. Büyükköprü, Başbuğ’un “Menderes, erken seçim tarihi açıklasaydı, 27 Mayıs askeri darbesi önlenebilirdi” sözleriyle ilgili tartışmayı da “İlker Başbuğ Paşa’nın ne geçmişte ne bugün darbe taraftarı olduğunu düşünmüyorum. Bu tartışmaları yaratanların geçmişteki niyetleri neyse bugün de o. Sahte gündemler yaratarak ülke gündemini çevirmek istiyorlar” diye değerlendirdi.
Büyükköprü, “Kozmik Oda” kumpası sırasında Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı’nda albay rütbesiyle görev yapıyordu. Arınç’ın ev adresinin olduğu kağıdı yutmaya çalıştığı ve “Canlı bomba” olduğu suçlamasına muhatap oldu, gözaltına alınıp yargılandı. Suçlamalardan aklanan Büyükköprü, Semra Topçu’nun sorularına şu yanıtları verdi:
“İmzalı bir kitabı Bülent Arınç’a gönderdim. O da kitabı okuduktan sonra beni telefonla aradı, okuduğunu ve çok doğru şeyler yazdığımı ifade etti. Bülent Arınç’ın ilk baştaki düşünceleri yani 2009’daki söylemleri ile 2012-2013’ten sonraki söylemleri değişti.
Başlangıçta hep şunu söylüyordu; ‘Buradaki hedef benim, bunu anlamak için MGK’ya götüreceğim, hedefin ben olduğumu anlamak için MİT’e bile gerek yok.’ Ama 2012’den sonra bu açıklamalarını değiştirdi Bülent Arınç. Ve dedi ki, ‘Orda hedefin ben olmadığım zaten belli. Ceza hukukçusuyum bunu baştan anladım.’
Ben bunu kendisine telefonda da sorduğumda, bana ‘Ankara Emniyeti’nden verilen bilgiler doğrultusunda ilk intibaım oydu ama yeni bilgiler belgeler ortaya çıktıkça böyle olmadığını anladım’ mealinde açıklamaları oldu.
Şöyle düşünüyorum, Bülent Arınç şayet 19 Aralık 2009’da polisin bize bu hukuksuz operasyonundan sonra 21 Aralık’ta Ankara emniyeti ile görüştükten sonra şöyle bir açıklama yapsaydı, “Bu adamlar benim evimin yakınından bile geçmemişler. Böyle saçma soruşturma da olmaz, böyle saçma suikast de’ deseydi bugün bunları konuşmuyor olurduk.
Tamamen o günkü açıklamaları üzerine o günkü hain yapı içerisinde yer alan savcının-polisin ve hakimlerin bence Sayın Bülent Arınç’ın yaptığı bu açıklamadan da destek almasıyla operasyonlar bu boyuta geldi. Bu kumpas bizim üzerimizden Türk Silahlı Kuvvetleri’ne hatta Türk milletine kuruldu."
"İlker Başbuğ’dan sonra 2013 yılında Genelkurmay Başkanı Necdet Özel Paşa olmuştu ve bu belgeler 2013 yılında sızdırıldı. 2009 ve 2010 yılında oradan belge alınmasına müsaade edilmemişti ama 2013 yılında aynı savcı mahkemeden o belgelere el koyma kararı talep ettiğinde izni alabildi. Genelkurmay Başkanı da bu taleplere itiraz etmedi. Dolayısıyla hukuksuzca bu belgeler oradan çıkarıldı. Çünkü 2013 yılında da soruşturma devam ediyordu, kovuşturmaya yine dönmemişti."
Sayın Erdoğan da o tarihte basına yansıdığı şekliyle ifade ediyorum; ‘Bizden saklayacağınız bir şey mi var, yok o zaman girsinler demek yerine bunu hukukçulara inceletseydi. Hukukçular da eğer FETÖ’cü değillerse tabi ki onlar da buraya girilmesinin doğru olmadığını söyleyeceklerdi. Çünkü ceza muhakemeleri kanununa göre soruşturma safhasında o odalarda arama ve inceleme yapılması mümkün değildi ama buna rağmen yapıldı.
Türkiye için FETÖ ya da benzeri örgütlerin tehdidi 15 Temmuz öncesindeki güçte olmayabilir ama devam ediyor. Silahlı Kuvvetlerin içerisinde de henüz FETÖ’cü dediğimiz hainler mevcut. Neredeyse her hafta 50-100 kişi Silahlı Kuvvetler içinden açığa alınıyor. Haberlerde izliyoruz. Dolayısıyla bu tehdidin ben devam ettiğini düşünüyorum.
"Toplam on kişi var bu olaya karışan, 2 savcı 8 hâkimden sadece bir savcı ve bir hâkim şu anda hapiste. 4’ü firarda, biri beraat etti, onu ayrı tutuyorum, 9 kişiden ikisi hapiste 7’sinden 4’ü firarda üçü de görevine devam ediyor. Üstelik biri Yargıtay’da.
Suikastla ilgili deliller aranacağı yerde Hablemitoğlu ile ilgili bir şey var mı diye bilgisayarda günlerce arama yaptı bu FETÖ’cü hakim Kadir Kayan. Dolayısıyla bu arama izni verilerek bu hain cinayetlerle ilgili hiçbir şey olmadığı görülerek Silahlı Kuvvetler ve orada görev yapan bizler aklanmış olduk. Şahsi olarak kozmik odanın aranmasını hiçbir zaman doğru bulmadım. İfademi maruz görün orayı ben Silahlı Kuvvetlerin yatak odası olarak gördüğüm için oraya bu şekilde girilmesini doğru bulmadım.
Evet girilmeseydi faili meçhul cinayetler bir dönem daha Silahlı Kuvvetlere atfedilebilirdi ki biliyorsunuz işte askeri vesayeti kaldıracağız adı altında Silahlı Kuvvetler’e fali meçhul cinayetlerin dışında da şu anda kumpas olduğu ortaya çıkan Balyoz, Ergenekon, işte amirallere suikastler, askeri casusluk davaları hepsi yapıştırıldı o dönem yandaş havuz medya dediğimiz medya vasıtasıyla."
"Ben 15 Temmuz’da da görevdeydim. Silahlı Kuvvetler içerisinde neler yaşandı aslında hiçbirimiz net olarak bilmiyoruz. İçerden biri olarak bilmiyoruz esasında. Neler yaşandı, kimler bu hain örgütün yanında yer aldı, kimler karşısında yer aldı?"