Emekli Büyükelçi Deniz Bölükbaşı, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani ile Irak eski Cumhurbaşkanı ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Genel Başkanı Celal Talabani arasında yaşanan gerginlik sırasında 1500 Türk askerinin Irak’ta bulunduğunu hatırlatarak Musul’da bulunan askerlerin Bağdat yönetiminin bilgisi dahilinde olmadan gönderilemeceğini söyledi.
Muharrem Sarıkaya’nın Habertürk'te “Irak nedenleri” başlığıyla yayımlanan (6 Kasım 2015) Bölükbaşı’nın da sözlerinin yer aldığı yazı şöyle:
Önce şunun bilinmesi gerekiyor, Türkiye Irak’a ilk kez asker göndermiyor.
Ayrıca yakın zamana kadar da bugün orada olan askerinin beş katından fazlası, yaklaşık 1500 Türk askeri on yıllarca orada bulundu.
Sayı bu kadar olmasa da hâlâ bulunuyor.
Bu sayıda askerini tutmasının nedeni de kendi çıkarından önce Mesud Barzani ile Celal Talabani güçleri arasındaki çatışmayı engellemek, peşmergenin güvenliğini sağlamak içindi.
ABD ile yapılan 1 Mart Tezkeresi görüşmeleri sırasında da gücün orada bulunmasında sakınca görülmedi.
Nitekim o dönem ABD ile Türkiye arasındaki müzakereyi yürüten emekli Büyükelçi Deniz Bölükbaşı da dünkü sohbetimizde bu duruma dikkat çekip ekledi:
“Barzani ile Talabani arasındaki ateşkes hattının denetimini sağlamak için 1500 kadar askerimiz Irak’taydı. Ama son giden birliğin Bağdat yönetiminin bilgisi dahilinde olmadığından söz ediliyor. Eğer öyle ise gönderilemez.”
Gelelim tartışma konusu olan askeri varlığa...
Başta da belirttiğim gibi, Türk askeri PKK’ya yönelik sıcak takip haricinde de 25 yıldır Irak’ta varlığını sürdürüyor.
Hem de Bağdat yönetiminin bilgisi dahilinde orada duruyor.
Ayrıca unutulmasın ki “başına çuval geçirme” olayı da Irak topraklarında Bağdat’ın bilgisi dahilinde Türk askeri orada bulunduğu sırada gerçekleşti.
Türkiye’nin en sorunlu olduğu Maliki’nin Bağdat yönetiminde bulunduğu dönemde bile Türk askerinin Irak’taki varlığına onay verildi.
Bugün tartışılan Başika eğitim üssündeki Türk askerinin varlığı da 1.5 yıl önce Bağdat’ın talebi ve onayıyla gerçekleşti.
Bu sürede bordo bereliler ile Eğirdir komando okulundan giden 120-130 kadar Türk komando eğitmen de 2 bin 500 peşmerge ile 1500 Sünni Arap askeri eğitti.
IŞİD, bir süredir çevresini sarıp kampa da 8 km mesafeye kadar yaklaşınca Türkiye oradaki eğitmenlerini de korumak amacıyla birliğini güçlendirmek istedi ve ilk aşamada Siirt’teki 3. Komando Tugayı’ndan koruma görevinde bulunmak amacıyla 300-350 kişi kaydırdı, onlara zırhlı araç ve 18 tank desteği verdi.
Araç ve tank mürettebatı ile sayı 500’ü biraz aştı; bütün bunlar da Bağdat’la varılan mutabakata uygun gerçekleşti.
Bağdat’ın itirazı ise bölgede tehlikenin artması üzerine Ankara’nın, biraz daha takviyeyle bu sayıyı en fazla bin askere kadar çıkarma kararına...
Başbakan Davutoğlu da dün Irak Başbakanı Haydar El Abadi’ye bir mektup göndererek geçen mart ayından bu yana Musul’da uyguladığı eğitim programı ve buradaki kuvvetin yapısı hakkında bilgi verdi.
Başika’ya gönderilmesi planlanan gücün de gitmeyeceğini bildirdi.
Yani iddia edildiği gibi o güç ne Telafer savunması, ne de Musul’un ele geçirilmesi için oradaydı.
Sadece ama sadece eğitim amacıyla bulunuyordu.
Gönderilmek istenen güç de sadece kampta eğitim verenlerin güvenliğine, dolayısıyla o kampta bulunanların da güvenliğine destek amacıyla yollanacaktı.
O zaman bütün bunlar niye mi yaşanıyor?
Anlamak için Moskova ve Tahran’dan son dönem yapılan açıklamaları okumak yeterli...