Emekli Büyükelçi Osman Korutürk, Türkiye'nin dış politikada yaşadığı yalnızlaşmanın, İsrail'le ilişkilerin normalleştirilmesine ittiğini belirterek, "Herkese kabadayılık yapmak diye bir dış politika yok. Bundan iki, üç sene önce ‘herkese kabadayılık yaparak bu işi yürütebilirim' zannı içindeydiler. Şimdi artık onun öyle olmadığını görünce bunun baskısıyla anlaşmayı yapmış oldu" diye konuştu.
Türkiye ve İsrail arasında uzun süredir sürdürülen normalleşme görüşmelerinde sona varıldı ve iki ülke, ilişkilerin normalleştirilmesi üzerinde mutabakata vardı. Eski CHP Genel Başkan Yardımcısı ve emekli büyükelçi Korutürk, İsrail'le varılan mutabakatın ‘olumlu' olduğunu ifade ederken, "İsrail-Türkiye ilişkileri hem Türkiye, hem İsrail hem de bölge açısından çok önemli. Bu gibi ilişkilerin uluslararası alanda hep sürdürülmesi, karşılıklı temasların muhafaza edilmesi ve görüşmelerin devam ettirilmesi istenen şeylerdir. Gelinmiş olan nokta hem İsrail açısından hem de Türkiye açısından zararlı olan bir noktaydı. Bunu yapmış olmaları kabul edilebilir bir şey" dedi.
tr.sputniknews.com'dan Yurdagül Şimşek'in haberine göre; Türkiye'nin normalleşme için özür, tazminat ve Gazze ablukasının kaldırılması şeklinde üç şartı olduğunu anımsatan Korutürk, "Netanyahu o özrü usulen, sözle diledi. Özür dilemedi de ‘Orada bizim tarafımızdan aşırı güç kullanımı tespit edilmiştir. Aşırı güç kullanımı eğer oradaki ölümlere sebep olduysa bundan üzüntü duyuyoruz' dedi. Çok sınırlı bir özür ama bunu özür olarak kabul ettiler. Tazminat konusunda bir sıkıntı olacağını ben de beklemiyordum açıkçası. Tazminatı da halletmiş oldukları anlaşılıyor" dedi.
Gazze konusunda varılan mutabakatın aslında yeni bir şey getirmediğini belirten Korutürk, "Gazze'de zaten bu şekilde devam ettiği takdirde bu yardımın yapılmasına bir engel yoktu. Çünkü İsrail ‘Bizim aracılığımızla yaptığınız takdirde bunu yapabilirsiniz' diyordu. Onu da bir anlaşma olarak gösteriyorlar. Ben ona da karşı değilim, diplomaside böyle bir şey yapılabilir. Var olan şeyi yeni bir şeymiş gibi ballayıp şekerleyip ortaya koyabilirsiniz sonuç eğer olumlu olacaksa. Ki olumlu oluyor bunun sonucu. Dolayısıyla burada sıkıntılı bir durum yok, iyi bir durum var diye düşünüyorum" dedi.
Türk Kızılay'ının Aşdod limanında bürosu bulunduğunu kaydeden Korutürk, "Yardımlar onun üzerinden yapılıyordu bildiğim kadarıyla. Sonradan belki kapatmışlardır, bilemiyorum ama bunların hiçbiri yeni bir şey değil. Yeni bir anlaşma yok, yeni hiçbir şey getirmiyor aslında" dedi.
Türkiye'nin çıkarları düşünüldüğünde İsrail'le ilişkilerin normalleşmesinin olumlu olduğunu vurgulayan Korutürk, şöyle konuştu: "Bu tabii yeni bir şey değil, bilinen bir şey, eskiden beri olan bir şeyi böyle gösteriyorlar. Ama neticede İsrail'le Türkiye'nin arası düzelirse birçok alanda Türkiye'nin etkili olma ihtimali artacaktır. Mesela Filistin konusunda Türkiye, İsrail üzerinde şimdiye kadar hep baskı yapardı. ‘Siz Filistin'e bunu yaparsanız biz sizinle ilişkimizi daha fazla sürdüremeyiz' söylemi İsrail'i etkilerdi, İsrail, Filistin'e çok daha yumuşak davranırdı. Bunu kestiğiniz zaman o imkânı kaldırıyorsunuz. Biz bölgenin başoyuncularından biriydik 2009'a kadar. Orada başoyuncu olmamızdaki unsurlardan biri de biz İsrail'le temas edebilen bir oyuncuyduk. Mesela İran da başoyunculardan biri ama İran'ın İsrail'le açık teması yok. Bütün bunlar bizim çıkarımıza şeyler, İsrail'in de çıkarına şeyler. Uluslararası alanda Ermeni konusu çıktığı zaman İsrail lobileri bize destek veriyordu. Onun için bunu böyle yapması bir şeyi saptırıyor, onu şekerleyip ballayıp söylüyor. Ama neticesine baktığınız zaman çıkarımıza oluyor diye düşünüyorum."
İsrail ile normalleşmenin, Türk dış politikasındaki sıkışmışlığı aşmanın bir başlangıcı olabileceği yorumlarını da değerlendiren Korutürk, "Aşmanın dersek çok fazla söylemiş oluruz. AKP'nin getirmiş olduğu dış politikayı aşmak öyle kolay değil. Ama bir-iki alanda belki çare bulmuş olacaklar. Yoksa o dış politika sadece bir alanda değil ki… Şu İngiltere'nin AB'den çıkışında söylenen sözlere bakın. Saddam hayatta olsaydı bunları Saddam da söylerdi, tamamen dışarıdan bakıyorlar, biz sanki içinde değilmişiz, bize hiç etkisi olmayacakmış gibi. Böyle bir dış politika olabilir mi…" diye konuştu.