Emekli Büyükelçi Nacı Koru: Batı’yla ilişkilerimiz bozulurken, Doğu’yla ilişkilerimizin güçlenmesi başarısızlığa işaret ediyor

Emekli Büyükelçi Nacı Koru: Batı’yla ilişkilerimiz bozulurken, Doğu’yla ilişkilerimizin güçlenmesi başarısızlığa işaret ediyor

Emekli Büyükelçi Nacı Koru, Batı ile ilişkilerin giderek bozulurken Doğu ile ilişkilerin güçlenmesinin başarısızlığa işaret ettiğini söyledi.

Karar yazarı Taha Akyol'a konuşan Koru, "ABD ve AB’yle ilişkilerimizin geldiği aşamayı herkes biliyor, görüyor. Bir başarı hikayesinin uzağına savrulduk. Dış politikamızın Batı’yla ilişkiler boyutu tıkandı, ilerleyemiyor. İlişkilerimizi günlük ilişkiler boyutunda alver münasebetine indirgedik. Demokrasi ve hukuk devleti uygulamalarındaki sicilimiz, temel hak ve özgürlüklerdeki kısıtlayıcı tercihlerimiz, siyasi alanı daraltıcı girişimlerimiz Batı’nın benimsediği temel değerlere ve ilkelere açıkça ters düşüyor. Özgürlükçü Batı’nın, otoriter Doğu’dan farkı işte burada yatıyor. Doğu, menfaati gerektirdiği ve tehdit oluşturmadığı sürece ilkesiz ilişkiden kaçınmaz. Zira inandığı yegâne düsturu, otoriter rejiminin varoluşsal güvenlik kaygılarıdır. Batı’da durum farklıdır. Batı’yla ilişkilerimiz bozulurken, Doğu’yla ilişkilerimizin güçlenmesi bir başarısızlığa işaret ediyor. Bu tespiti dürüstçe yapmalıyız" dedi. 

Koru ayrıca şu ifadeleri kullandı:

"Türkiye’ye bugüne dek yaşamadığı ölçüde bir yalnızlığı getirdi. Batı’dan yatırımı bir yana bırakın, turist bile alamıyoruz. Unutmayalım, AB Türkiye’yi ciddi ölçekte yaptırım uygulamakla uyardı. Bu nedenle artık Mavi Vatan’ın adı bile geçmiyor. ABD’nin yaptırımları zaten bir yıldır uygulanıyor"

"Rusya ve Çin’le ilişkilerimiz bu ülkelerin temsil ettiği otoriter, içine kapalı, dışlayıcı ve korumacı değerleri sahiplenmeyi, benimsemeyi gerektirmiyor. Batı’yla ilişkilerimiz, aslî ve belirleyicidir; ilkeseldir. Rusya ve Çin’le ilişkilerimiz ise ortak çıkarlara ve saygıya dayalı bir zeminde gelişmelidir."

"Avrupa Konseyi kararlarına uymak mecburiyetindeyiz, tartışmaya açık değil"

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin AİHM'in kararına rağmen Osman Kavala'nın tahliye edilmemesi nedeniyle Türkiye için başlattığı ihlal sürecine ilişkin olarak, "Taraf olunan ikili ve çok taraflı anlaşmalar anayasa maddesi hükmündedir, ulusal yasaların üzerinde bağlayıcılıkları vardır. Avrupa Konseyi kararlarına uymak mecburiyetindeyiz. Bu, tartışmaya açık bir konu değil. Siyasi açıklamalar, hukuki gerekçeler, hasmane tutum beyanları bu gerçeği değiştirmiyor. Son tahlilde, Avrupa Konseyi üyeliğinden tek yanlı çekilmek için egemenlik hakkımızı da kullanabiliriz tabiatıyla. Bununla birlikte böylesi bir tasarrufun sonuçlarının ülkemiz için ağır olacağını bilmeliyiz" dedi. 

Söyleşinin tamamı için tıklayın.